YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6355
KARAR NO : 2021/16815
KARAR TARİHİ : 29.12.2021
Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi…. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet ve prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı, davalı …, davalı …, tereke idare memuru ve davalı Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı, davalı …, davalı …, tereke idare memuru ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacının davalıya ait ev iş yerinde 15.08.1997-25.02.2012 tarihleri arasında tam zamanlı olarak ve aylık net 3000 TL ile çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesiyle, davacının çalışmaları bakımından müvekkil kurum kayıtlarının esas olduğunu, davacının huzurdaki dava ile ileri sürdüğü iddiaların müvekkil kurum kayıtlarına eş değerde belgelerle kanıtlanması gerektiğini, davacının işyerinde devamlı olarak hizmet akdi ile çalışmış olduğunu tanık beyanları dışında resmi , yazılı ve sağlıklı deliller ile ispatlanması gerektiğini, hizmet akdi ile davalı işverene bağlı olarak fiilen çalışıldığı, çalışmanın niteliği ve ödenen ücretin somut deliler ile ispat edilmesi gerektiğini, kurumun resmi kayıtlarının incelenmesi, sadece tanık beyanlarına dayanılarak hüküm verilmemesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, 5510 sayılı kanunun 4a ve 92.maddelerinde açıkça belirlendiği üzere sigortalılığın oluşumu yönünden fiili çalışma olgusunun varlığının zorunlu olduğunu, fiili ve gerçek çalışmanın varlığı saplanmadıkça hizmet sözleşmesine dahi dayanılarak sigortalılıktan söz edilemeyeceğini, 5510 sayılı kanunun 86. maddesinin 8. fıkrası gereği aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde iş mahkemesine başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirse bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır hükmü karşısında davacının beş yıllık hak düşürücü süreyi aşan taleplerinin süresinde yapılmadığından reddinin gerektiğini, davacının bildirdiği aylık net ücretin dahi yüksek ve yaptığını iddia ettiği işe göre fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalı … vekili 25.4.2018 havale tarihli cevap dilekçesi ile; görev itirazında bulunmuş, diğer taraftan hak düşüm süresinin bulunduğu gibi devletin sorumluluğunun sadece miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde olduğunu, murisin …’in Beşiktaş 4. Noterliği’nde düzenlenen 12.3.1991 tarih 13481 yevmiye ve 31.8.1988 tarihli 46302 yevmiye nolu vasiyetname ile tüm mal varlığını …’na bağışladığını, …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/241 Esas 2017/443 Karar sayılı kararı ile vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine karar verildiğini, … tarafından açılan mirasçılık belgesi verilmesi talepli davada verilen … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/226 Esas – 2017/819 Karar sayılı kararı ile …’in mirasının tamamının hâzineye aidiyetine karar verildiğini, … tarafından bütün mal varlığı Eğitim Vakfı’na bağışlandığından ve hâzineye intikal ettirilmiş herhangi bir mal varlığı bulunmadığından hâzineye yönelik davanın reddini talep etmiş olup, ayrıca Kurum ile davacı arasında herhangi bir işçi işveren ilişkisi bulunmadığından bu davada idarenin taraf gösterilmesinin yerinde olmadığını beyan etmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalı … vekili 18.5.2018 havale tarihli cevap dilekçesiyle; hak düşüm süresi itirazında bulunduğu gibi husumet yönünden de itirazda bulunmuş olup, zira davanın hukuken müvekkili vakfa yöneltilmesinin mümkün olmayıp, tarafın tereke mahkemesi olduğunu, esas yönünden ise mahkeme huzurunda ikame edilen işbu dava ile 15.8.1997-25.2.2012 tarihleri arasında aralıksız ve tam zamanlı olarak aylık net 3.000TL ücret karşılığı çalıştığının iddia edildiğini, bunun kabulünün mümkün olmadığını, zira davacı tarafın müteveffaya ait evde zaman zaman haftada en fazla 1-2 gün olmak üzere ayda 5-6 gün ile sınırlı olmak üzere temizliğe yardımcı olduğunu, bu doğrultuda davacının aylık 3.000TL ücretle, tam zamanlı ve devamlı olarak müteveffa nezdinde çalıştığının mümkün olmadığını, aksinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Yüksek Yargıtay kararını da savunmasına derc etmek suretiyle Yargıtay içtihatları ışığında davacı tarafın yazılı delillerle ispatlanmayan tamamen soyut ifadelerden öteye geçmeyen fahiş aylık ücret iddiasını da kabul etmediklerini ve esasen mübrez tarafına tebliğ edilmeyen bilirkişi ek ve kök raporlarında aleyhe olan hususları kabul etmediğini, tebliğ halinde süresinde itiraz edeceklerini belirtip, gerek hak düşüm süresi, gerek husumet ve esas bakımından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, Davanın davalılar SGK ve Hatice Tacıser Engin terekesi yönünden kısmen kabulüne,
Davacının;
15.8.1997-31.12.1997 arası 135 gün, günlük 1.23 TL
1.1.1998-30.6.1998 arası 180 gün, günlük 1.66 TL
1.7.1998-30.9.1998 arası 90 gün, günlük 2.10 TL
1.10.1998-31.12.1998 arası 90 gün, günlük 2.33 TL
1.1.1999-30.6.1999 arası 180 gün, günlük 3.11 TL
1.7.1999-31.12.1999 arası 180 gün, günlük 3.79 TL
1.1.2000-31.3.2000 arası 90 gün, günlük 4.00 TL
1.4.2000-31.7.2000 arası 120 gün, günlük 5.00 TL
1.8.2000-31.3.2001 arası 240 gün, günlük 5.00 TL
1.4.2001-31.12.2001 arası 270 gün, günlük 7.00 TL
1.1.2002-31.3.2002 arası 90 gün, günlük 7.40 TL
1.4.2002-30.6.2002 arası 90gün, günlük 9.26 TL
1.7.2002-31.3.2003 arası 270 gün, günlük 10.91 TL
1.4.2003-30.6.2003 arası 90 gün, günlük 13.10 TL
1.7.2003-1.1.2004 arası 180 gün, günlük 15.26 TL
1.1.2004-30.6.2004 arası 180 gün, günlük 18.32 TL
1.7.2004- 31.12.2004 arası 180 gün, günlük 14.80 TL
1.1.2005-31.12.2005 arası 360 gün, günlük 16.29 TL
1.1.2006-31.12.2006 arası 360 gün, günlük 17.70 TL
1.1.2007-31.6.2007 arası 180 gün, günlük 18,75 TL
1.7.2007-31.12.2007 arası 180 gün, günlük 19.50 TL
1.1.2008-31.6.2008 arası 180 gün, günlük 20.28 TL
1.7.2008-31.12.2008 arası 180 gün, günlük 21.29 TL
1.1.2009-30.6.2009 arası 180 gün, günlük 22.20 TL
1.7.2009-31.12.2009 arası 180 gün, günlük 23.10 TL
1.1.2010-30.6.2010 arası 180 gün, günlük 24.30 TL
1.7.2010-31.12.2010 arası 180 gün, günlük 25.35 TL
1.1.2011-30.6.2011 arası 180 gün, günlük 26.55 TL
1.7.2011-31.12.2011 arası 180 gün, günlük 27.90 TL
1.1.2012-25.2.2012 arası 55 gün, günlük 29.55 TL ücretten davalı müteveffa Hatice Tacıser Engin’e ait işyerinde işçi olarak çalıştığının tespitine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Dahili davalılar Hazine ve TEV yönünden mirasçılık sıfatları henüz kesinleşmediğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına, karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi, … İş Mahkemesi’nin 22/01/2020 tarihli, 2012/208 Esas – 2020/38 Karar sayılı kararı ile; usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekili, davalı Kurum vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, şeklinde karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasını istemiştir.
Davalı kurum vekili davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasını istemiştir.
Davalı tereke idare memuru vekili davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasını istemiştir.
Davalı … vekili mirasçılık sıfatlarının kesinleşmesi dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak HMK.’nun 27. maddesi hükmü uyarınca, hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur.
Taraf ehliyeti dava şartıdır, davanın her aşamasında hakim tarafından incelenebilir, taraflar da davanın sonuna kadar bunu ileri sürebilirler. Bu itibarla, davanın taraflarından birinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Türk Medeni Kanunu’nun 605 ve devamı maddelerinde mirasın reddi düzenlenmiş olup, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir. Mirasın reddi halinde, mirası reddedenler yönünden davaya devam edilemez. Bu halde mirası reddetmeyerek mirasçılığı devam edenlerin katılımı ile davaya devam edilir. Mirasçıların tamamının mirası reddetmeleri halinde Türk Medeni Kanunu’ nun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Bu durumda, yargılama sırasında vefat eden davalının dava ehliyeti sona erdiğinden ve yasal mirasçıları tarafından da davalının mirası reddedildiğinden mirasın, Türk Medeni Kanunu’ nun 612. maddesi gereğince sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi gerekir. Mirasın tasfiyesi işlemleri talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedilmesinin anlaşılması ile res’en yapılması gereken işlemlerdendir. HGK’nun 03.07.2002 tarih E.15-572 K.577 sayılı kararında da açıklanan bu ilkelere değinilmiştir.
5510 sayılı Kanun sosyal güvenlik hakları bakımından işçileri korumayı amaçlamaktadır. İşveren çalıştırdığı işçilerin sigorta primlerini de ücretleri gibi ödemek zorundadır. Çünkü ödenmeyen pirimler Sosyal Güvenlik Kurumu için gelir kaybı olmanın ötesinde, sigortalıların gelecekteki emeklilik haklarını, en temel sosyal güvenlik haklarını ellerinden almaktadır.
Somut davada, davalı …’in yargılama devam ederken 01.03.2016 tarihinde vefat ettiği,
… 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/241 esas 2017/443 karar sayılı kararı ile vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine karar verildiği, … tarafından açılan mirasçılık belgesi verilmesi talepli davada …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/226 esas – 2017/819 karar sayılı kararı ile …’in mirasının tamamının hâzineye aidiyetine karar verildiği, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/10 Esas sayılı dosyasında görülen vasiyetnamenin iptaline ilişkin davanın uyap sorgulamasında ret ile sonuçlandığı, istinafa tabi kararın henüz kesinleşmediği, eldeki davada Mahkemece, her ne kadar davacı vekilince davalı …’in vefatı sonrasında Hazine ve … davaya dahil edilmiş ise de, dahili davalıların mirasçılık sıfatlarının kesinleşmediği ve … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/10 Esas sayılı dosyasında görülen vasiyetnamenin iptaline ilişkin davanın derdest olduğu, iş bu davaya emsal Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 11/04/2019 tarih 2018/4108 Esas, 2019/2835 Karar sayılı kararında Hazine ve … arasındaki vasiyetnamenin iptali davası sonucuna göre doğacak maddi sonuçların rücu edilebilmesinin mümkün olduğu ve davacının sosyal güvenlik hakkının öncelikle değerlendirilmesinin gerektiği belirtildiği gerekçesiyle; dahili davalılar yönünden mirasçılık sıfatları henüz kesinleşmediğinden karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir
Somut olayda muris mirasçılarının mirasçılık sıfatlarının kesinleşmediği anlaşılmakla, ve prim borçlarından sorumluluğu açısından da işverenlik sıfatlarının belirlenmesinin gerekliliği karşısında, yapılması gereken iş; mahkemece muris mirasçıların belirlenmesi için açılan davanın bekletici mesele yapılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı, davalı …, davalı … terekesi idare memuru ve davalı kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi ….Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ :… Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle sair hususlar incelenemeksizin BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davacı ve tereke idare memuruna iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 29.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.