Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/6251 E. 2022/11269 K. 27.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6251
KARAR NO : 2022/11269
KARAR TARİHİ : 27.09.2022

Mahkemesi : … 9. İş Mahkemesi

Dava, meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilen kararın, davac vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, sigortalının meslek hastalığı nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğradığı iddiasıyla 1.000,00-TL maddi, 5.000,00-TL manevi tazminatın meslek hastalığı tespit tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davacının hastalığının meslek hastalığı olmadığı, davacının maddi ve manevi tazminat talebinin sübuta ermediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 353-(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının yakalandığı hastalıklar ile iş yeri çalışma şartları arasındaki nedensellik bağının inceleme yapan kurumlar ve mahkemece görmezden gelinmesinin ve mahkemece davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, ATK raporunun hükme esas teşkil edilebilir nitelikte olmadığını, SGK ‘nun yargılamanın hiçbir aşamasında, çalışma şartlarına ilişkin bir tespit ya da değerlendirme yapılmamış olduğunu,Yüksek Sağlık Kurulu ve Adli Tıp Kurumu Sağlık Kurulu raporlarının usulüne uygun hazırlanmaması dolayısıyla hükme esas alınmaması gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, sigortalının davalı iş yerinde geçen tüm çalışmalarından dolayı iltihaplı eklem romatizması, bel fıtığı ve mide ülseri rahatsızlıklarına yakalandığı iddiasıyla sözü edilen rahatsızlıklara genç yaşta yakalanması ve yaşadığı işgünü kaybı nedeniyle maddi ve manevi tazminat ödetilmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesidir. 5510 sayılı Kanun’un “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde ( 506 sayılı Kanun’un 109. maddesinde) hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S. Yüksek Sağlık Kurulu’na itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.02.2010 gün ve 2010/21-60 Esas, 2010/90 Karar sayılı ilamı ile 06.10.2010 gün ve 2010/10-390 Esas, 2010/448 Karar sayılı ilamların da belirtildiği üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın ilgili ihtisas kurulu ile üniversitelerin tıp fakülteleri ilgili bilim dalı başkanlıklarınca ya da S.S. Yüksek Sağlık Kurulu’nca düzenlenen raporlar arasında çelişkinin mevcut olması halinde, çelişkinin Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp Üst Kurulu tarafından giderilerek, sigortalının sürekli iş göremezlik oranı ve başlangıç tarihi kesin olarak karara bağlanması da zorunludur.
Öte yandan, insan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren; Çalışanlarının işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede, risklerden kaçınmak, kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek, risk değerlendirmesi yapmak, yaptırmak, teknik gelişmelere uyum göstermek, tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek, mesleki riskleri önlemek, eğitim ve bilgi verilmek dahil her türlü tedbiri almak, gerekli araç ve gereçleri sağlamak, sağlık ve güvenlik tedbirlerini değişen şartlara uygun hale getirmek ve mevcut iş yerinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapmak, diğer bir deyişle işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 25/07/2016 tarihli Meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespitine ilişkin sağlık kurulu kararında; 12.11.2015-1013 tarih sayılı … MHH sağlık kurulu raporu ve diğer belgelere göre adı geçende Servikal ve Lomber diskopati hastalıklarının mesleki olmadığına karar verildiği, itiraz üzerine alınan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun 19/10/2016 tarihli kararında; Sigortalıdaki “Servikal diskopati” hastalığının ve “Lomber diskopati” hastalığının, SB … Meslek Hastalıkları Hastanesinin 12.11.2015 tarih, 1013 sayılı sağlık kurulu raporu ve Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre mesleki olduğuna, maluliyet gerekmediğine, başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığına, kontrol muayenesi gerekmediğine, oy birliği ile karar verildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 15/11/2017 tarihli kararında ve itiraz üzerine alınan Adli Tıp İkinci Üst Kurulu’nun 24/01/2019 tarihli raporunda; Servikal diskopati” ve “Lomber diskopati” hastalığının kişinin yaptığı işin ve çalışma şeklinin disk hernisi açısından etkisinin olabileceği ancak disk hernilerinin böyle bir işte çalışmayan kişilerde de azımsanmayacak oranda görüldüğü, ayrıca disk hernisinin işi dışında herhangi bir eylem sırasında da ortaya çıkabileceği dikkate alındığında hastalığının mesleki olup olmadığının belirlenemediği, ancak halihazırda mevcut belge, son tarihli çekilmiş grafi ve muayene bulgularına göre kişinin arızasının maluliyet gerektirecek düzeyde olmadığı, oy birliği ile mütalaa olunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun 19/10/2016 tarihli kararında “sigortalıdaki “Servikal diskopati” hastalığının ve “Lomber diskopati” hastalığının, mesleki olduğuna, maluliyet gerekmediğine“ tespitinin yapıldığı, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu ile Adli Tıp İkinci Üst Kurulu raporlarında ise “sigortalının hastalığının mesleki olup olmadığının belirlenemediği” tespitinin yapıldığı; böylelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile çelişkinin giderilemediğinin anlaşılması karşısında işbu çelişkinin giderilmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu Adli Tıp İkinci Üst Kurulundan davacı sigortalının hastalığının meslek hastalığı olup olmadığına yönelik ek rapor almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
2-Kabule göre de, % 0 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalılar sürekli iş göremez duruma gelmese dahi, üzüntü ve elem duyacağı, ruh bütünlüğünün ihlali, sinir bozukluğunun da bedensel zarar kavramına dahil bulunduğu gözetilerek, tedavi gördüğü süre dikkate alınarak haklarında uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin, … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.