Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/5683 E. 2021/10899 K. 23.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5683
KARAR NO : 2021/10899
KARAR TARİHİ : 23.09.2021

Mahkemesi : Ankara 19. İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarından dolayı 506 sayılı Kanunu uyarınca Yasada öngörülen miktardaki itibari hizmetten yararlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin (kapatılan) bozma ilamına karşı Mahkemece “uyma” kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesi davanın kabulü ile “davacının, davalı işveren nezlindeki, 01/06/1994 ile 29/02/2004 tarihleri arasında (başka iş yerinde geçen 01/11/1994-10/11/1994 tarihleri arasındaki süre haricinde) geçen çalışmalarının 506 sayılı Kanunun 5. maddesi kapsamında olduğunun, 506 sayılı Ek 6. maddesinde belirtilen şartların oluşması halinde davacının yasadan yararlanması gerektiğinin tespitine,” karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra ve Tetkik Hakimi ….tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
Uyuşmazlık, davacının davalı iş yerinde geçen çalışmaları yönünden itibari hizmetten yararlanıp yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
İtibari hizmet süresi, ağır ve yıpratıcı işlerde çalışanların erken yıpranmaları nedeniyle daha erken emekli olabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirlenmiş erken emeklilik sağlayan düzenlemelerden biridir. İtibari hizmet süresi fiilen olmayan ancak kanun koyucu tarafından verilen imkân nedeniyle varsayılan bir sürenin sigortalılık süresine eklenmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun’un Ek 5’inci maddesi:
“506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, aşağıda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.
Sigortalılar Hizmetin Geçtiği Yer Eklenecek Süre
I-a)212 sayılı Kanunla değiştirilen 5953 sayılı basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetleri düzenliyen kanun kapsamına tabi olarak çalışan sigortalılar.
5953 sayılı Kanunu Değiştiren 212 sayılı Kanunun birinci maddesi kapsamıma giren, 90 gün,
b) Basın kartı yönetmeliğine göre basın kartına sahip olmak suretiyle gazetecilik yaparken, kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevlerde istihdam edilen sigortalılar.
Basın müşavirlikleri
II – (Değişik bent: 20/06/1987 – 3395/13 md.)
Basım ve gazetecilik işyerlerinden 1475 sayılı Kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar,
a) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz veya diğer zehirleyici maddelerle çalışılan iş yerleri,
b) Fazla gürültü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerle çalışarak iş yapılan işyerleri,
c) Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz bulunarak çalışılan işyerleri,
d) Fazla ve devamlı adali gayret sarf edilerek iş yapılan işyerleri,
e) Tabii ışığın hiç olmadığı ve münhasıran suni ışık altında çalışılan işyerleri,
f) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat 20.00’den sonra çalışılarak yapılan işyerleri
III – (Ek bent: 20/06/1987 – 3395/13 md.) Denizde Gemi adamları, gemi ateşçileri, kömürcüler, dalgıçlar.
IV – (Ek bent: 20/06/1987 – 3395/13 md.)
1. Çelik, demir ve tunç döküm, (…)*, fabrika,
2. Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz da çalışanlar, maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde,
3. Patlayıcı maddeler yapılmasında,
4. Kaynak işlerinde çalışanlarda,
Kesirlerin hesaplanmasında tam yıl 360 gün olarak alınır. Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.” düzenlemesini içermektedir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun Ek 5’inci maddesidir. Anılan maddeye göre, sigortalıların itibari hizmetten yararlanabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekir. Birinci koşul sigortalının Basım ve gazetecilik iş yerlerinde çalışması, ikinci koşul ise; II. bendin (a-f) alt bendlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerin ve olumsuz çalışma koşullarının olayda ayrıca gerçekleşmesidir. Söz konusu maddede, basım ve gazetecilik iş yeri birlikte ifade edilmişse de, gazetecilik işi yapılmayan sadece basım işi yapılan iş yerlerinde çalışan sigortalılarda, maddenin alt bentlerinde sayılan koşullardan herhangi birisi oluştuğu takdirde itibari hizmetten yaralanacakları açıktır. Ancak “Basım” işinin matbaa iş yerinde mevkute çıkarmaya yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2015/21-3371 Esas, 2018/129 Karar sayılı 07/02/2018 tarihli ilamı da bu yöndedir.
Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2). fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir, hükmü öngörülmüştür.
Bu bağlamda, 506 sayılı Yasanın Ek 5. maddesinin 3. fıkrasının “… Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.” hükmü dikkate alınarak infaza elverişli bir hüküm kurulmalıdır.
Eldeki davada, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin (kapatılan) bozma ilamı sonrası bordrolu tanıkların beyanına başvurulduğu, davalı şirket vekilince sunulan yazılı belge ile işyerinin mevcut olmadığı yinelenerek ilgili döneme ait işyeri ortamına ilişkin alınan raporlar ile işyeri ortamını gösteren resimlerin dosyaya sunulduğu, alınan bilirkişi heyet raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmkatadır.
Somut olayda, bozma ilamı sonrası duruşmalarda dinlenilen bordrolu tanıkların genel olarak “işyerinin bodrum katında çalışıldığını” beyan etmiş olmaları, 29/05/2012 tarihli keşif esnasında dinlenen bordrolu tanıkların ise “imece usulü yılın 9 ayında pencerelerle kaplı açık alanda, 3 ayında kapalı alanda çalıştığını” beyan etmiş olmalarına göre davacının çalıştığı işyeri ortamı ve yapılan işin niteliği dikkate alındığında ihtilaf konusu dönem içerisinde geçen tüm sigortalı çalışmalarının itibari hizmetten yararlanmayı gerektirecek nitelikte bir çalışma olup olmadığı hususunun her türlü şüpheden uzak bir biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, Mahkemece “ 506 sayılı Ek 6. maddesinde belirtilen şartların oluşması halinde davacının Yasadan yararlanması gerektiğinin tespitine,” şeklinde kurulan hükmün şarta tabi olup 506 sayılı Yasanın Ek 5. maddesi ile kazanılan hizmetlerin, işveren tarafından primi ödenmiş hizmetler üzerinden kazanılacağı gözetilmeden, maddede öngörülen formül ile hesaplanmadan oluşturulduğu ve dolayısıyla açık ve anlaşılır bir tespiti içermeyen hükmün H.M.K.’nun 297. maddesi hükmü gereği infaz kabiliyetinin olmadığı da belirgindir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; Mahkemece, davacının, 01/06/1994-29/02/2004 tarihleri arasındaki kesintili çalışmaları yönünden işyerinde çalıştığı birim ve yaptığı işin niteliği dikkate alınarak tanık beyanları arasında oluşan çelişki giderilmeli, buna yönelik olarak davacı ile aynı dönemde çalışma kaydı bulunan bordrolu tanıkların beyanlarına yeniden başvurulmalı, sonrasında işyerindeki incelemeden elde edilen bulgular gözetilerek, davacı yönünden yapılan iş, işyeri ortamı ve görev tanımı dikkate alınarak 506 sayılı Kanunun Ek 5. maddesi kapsamındaki iş/işyerlerinden ve sigortalılardan olup olmadığını somutlaştıran bir rapor alınmalı, tüm dosya kapsamından varılacak sonuca göre 506 sayılı Yasanın Ek 5. maddesinin 3. fıkrasının “… Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.” hükmü gereği, davacının tespit edilen günlerinin x 0,25 formülüyle hesaplanan itibari hizmet süresinin sigortalılık süresine eklenmesi gerektiğinin tespiti göz önünde bulundurularak infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Basım Matbaacılık Gazetecilik Yayıncılık Amb. San Tic. A.Ş.’ye iadesine, 23/09/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.