YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5342
KARAR NO : 2022/12659
KARAR TARİHİ : 18.10.2022
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No :
Dava, iş kolu kodunun Kurumca değiştirilmesi ve bu işleme dayalı olarak fark prim tahakkukuna ilişkin işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak davanın reddine dair, karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, Mahkemece verilen karar Dairemizin bozma ilamı ile “…öncelikle, davacı şirketin 5510 sayılı Yasanın 83’üncü maddesi kapsamında yer alan itiraz prosedürü çerçevesinde, davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı belirlenmeli, sonrasında ise davacı şirketin aldığı ihalelerin nitelikleri ve sözleşme hükümleri dikkate alınarak, davacı şirketin işyerlerinde yapılmakta olan asıl işin belirlenmesi ve prim tarifesinin 6. maddesi gereğince asıl işin tabi olduğu prim oranı ve tehlike sınıfına tabi olması gereğinin dikkate alınması ile, alınan her iki ihale bakımından davalı Kurum raporundaki tespitlere göre 5510 sayılı Yasanın 59’uncu maddesi kapsamı da dikkate alınarak, alınan 2. İhalede Samsun … A.Ş. … Nak. Ltd. Şti’nden her türlü ekipman ve işçilik işini asıl işveren taşeron ilişkisi çerçevesinde yaptırıp yaptırmadığı, aynı şekilde ihaleli iş kapsamındaki gerekli … borularının yerleştirilmesi aşamasında boru altlarındaki yatakların hazırlanması, gömleklenmesi ve sıkıştırılması işinde de Samsun … AŞ ile … … İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti’ni taşeron sıfatıyla çalıştırıp çalıştırmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmalı, ayrıca Samsun … kuruma verdiği beyanları da dikkate alınmak suretiyle, davacı şirketin taşeron kodu ile teknik şartnamenin 10’uncu maddesine aykırı şekilde farklı işyerlerine ait sicil numaraları kullanarak davalı Kurum iddiasına göre prim kaybına neden olup olmadığı hususunda gerektiğinde keşif de yapılması suretiyle ilk bozma kararımız çerçevesinde, konusunda uzman bilirkişilerden davalı Kurum raporunun tamamını irdeleyen ve rapordan ayrılma yönlerini de denetime uygun şekilde ve sayısal verilerle belirtir şekilde uygun bir rapor aldırılması ile sonucuna göre bir karar tesis edilmesi…” gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. …, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. …, … …Yayınları No. 351 …, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Eldeki davada ise, bozma sonrası yapılan yargılamada, davalı Kurumun davacı şirkette yapılan geçici görevlendirme tarihlerini dikkate alarak 04.04.2007-31.10.2010 tarihleri arasında iş kolu kodlarının değiştirilmesi ile oluşan fark prim tahakkuku nedeniyle uyuşmazlığın çıktığı, yapılan yargılama sonucunda davacı şirketin ilk ve ikinci ihalelerin teknik şartnamelerinin 10. Madde hükümlerinin birbirinden farklı sonuçlar doğuracak niteliği, bu kapsamda alınan ikinci ihalenin ilk ihalenin devamı niteliğinin bulunmadığı ve daha ağır şartlarla davacı şirketin yükümlülük altına girdiği hususunun davalı Kurum tespitleri ve dosyadaki ihale dökümanları ile yapılan keşif özetleri ile ödenen hak edişlerin incelenmesinden anlaşılmakta olup, mahkemece, davacı şirketin iddialarının yerinde olmadığı buna göre kurum tahakkukunun iptali siteminin tamamen reddi gerekeceği kanaati ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de; esasen alınan ihale süresinin 04.04.2007-15.05.2008 tarihleri arasında kaldığının açıkça anlaşılması karşısında, davalı Kurumca yapılan tahakkukun bu dönem ile sınırlı olarak yerinde olduğu (2007/4-2008/4), bu dönemler dışında kalan süre bakımından yapılan tahakkukun iptali gerektiği hususu belirgindir. Buna göre, mahkemece ihale dönemleri ile sınırlı olarak yapılan tahakkukun yerindeliği göz önüne alınarak, sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 18.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.