Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/4988 E. 2021/13810 K. 10.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4988
KARAR NO : 2021/13810
KARAR TARİHİ : 10.11.2021

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı şirkete ait beyaz eşya mağazasında satış görevlisi olarak 20.10.2005 tarihinde işe başladığını, asgari ücretle çalıştığını, iş akdinin 27.11.2011 tarihinde işverence feshedildiğini, davalı firmada 5 yıl 1 ay 8 gün sigortasız çalıştırıldığını ileri sürerek; 20.10.2005 – 27.11.2011 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacı tarafından işveren aleyhine …. İş Mahkemesinin 2015/659 Esas sayılı dosyasıyla açılmış olan işçilik alacakları davasında işyerinde çalışmasının sona erdiği tarihi 27.11.2010 olarak gösterdiği halde eldeki davada bu süreyi uzatarak 27.11.2011 olarak gösterildiğini, hak düşürücü süreyi engellemeye matuf olduğunu, işçilik alacakları davasında da davacının 01.05.2008-26.07.2011 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalılık kaydının bulunduğunun saptandığını ileri sürerek; davanın reddini istemiştir.
Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davalı işyerinden davacı adına bildirilmiş hizmet bulunmadığını, çalışma olgusunun varlığının yöntemince araştırılarak saptanması gerektiğini ileri sürerek; davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece,”… Dava konusu dönemde davacı adına dava dışı 1157665 sicil sayılı iş yerinden 27.07.2011 tarihli işe giriş bildirgesi verildiği, 10.04.2014 tarihine kadar bu iş yerinden sürekli biçimde 30 gün üzerinden hizmet bildirimi yapıldığı tespit edilmiştir.
… 3. İş Mahkemesinin 2015/569 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı işverene karşı açılmış işçilik alacakları davası olduğu, davacının iş yerinde çalışma süresini 20.10.2005 – 27.11.2010 tarihleri olarak beyan ettiği tespit edilmiştir. …Davacının iddia ettiği döneme ilişkin olarak, iş yerinden ayrıldığı belirttiği, yılının sonu olan 27.11.2010 ile davanın açıldığı 25.04.2016 tarihi arasında, yasanın 79/10 maddesinde öngörülen 5 yıllık ” Hak düşürücü süre ” fazlası ile geçmiş olmakla, dava süresinde açılmadığından, . ..” gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, hizmet tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Sigortalılığa ilişkin “hizmet tespiti” davaları, sosyal güvenlik hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan davalardır. Yasal dayanağını 5510 sayılı Yasa açısından ise 86/9.maddesinden almaktadır. “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re’sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden;davalı işveren şirkete ait 1300 sicil no.lu, 059 sicil no.lu, 252 sicil no.lu, 089 sicil no.lu ve 582 sicil no.lu olmak üzere 5 adet işyeri olduğu, davacının davalı işyerlerinden herhangi bir bildirimi olmadığı, ancak davacının bu sicil no.lu işyerlerinden hangisi ya da hangilerinde çalıştığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığı, öte yandan davacının dava dilekçesindeki talebinin 20.10.2005-27.11.2011 tarihleri arasındaki çalışmasının tespiti olmasına rağmen, davacının işçilik alacağı davasında çalışma süresini 20.10.2005 – 27.11.2010 tarihleri olarak beyan ettiği, davacının … ÇSGB İş Müfettişliğine davalı işveren hakkında verdiği şikayet dilekçesinde işe giriş tarihini 2005 yılı, çıkış tarihini ise 2010 yılı olarak beyan ettiğinden bahisle, işten çıkış tarihinin 2010 olması gerektiği yönünde yapılan değerlendirme ile buna göre dava tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine dair karar verilmiş olup, verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Mahkemece, öncelikle davacının çalışmasının hangi sicil no.lu davalı işyerinde geçtiği davacının beyanı da alınmak suretiyle belirlenmeli, ayrıca dava konusu dönemde davacının dava dışı 665 sicil no.lu …unvanlı işyerinden 27.07.2011-10.04.2014 tarihleri arasındaki sigorta bildirimi olması nedeniyle davacının söz konusu sigortalılığına ilişkin beyanı da alınmalı,buna göre belirlenecek işyerinde dava konusu dönemde çalışmış bordro tanıkları ile komşu işyeri sahipleri ve çalışanları tanık olarak dinlenilmeli, bu kişilerin çalışmalarına ilişkin bilgi ve belgeler celp edilmek suretiyle beyanları denetlenmeli, bu suretle toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çalışma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği tayin ve tespit edilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmelidir.
Öte yandan, 5510 sayılı Yasanın 59. maddesinin 2. fıkrasında “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. İşverenler ve sigortalılar ile işyeri sahipleri, tasfiye ve iflâs idaresinin memurları, işle ilgili gerçek ve tüzel kişiler, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarına bilgi verilmek üzere çağrıldıkları zaman gelmek, gerekli olan defter, belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek, görevlerini yapmak için her türlü kolaylığı sağlamak ve bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürler. Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları görevlerini yaparken, tüm kamu görevlileri gerekli kolaylığı gösterir ve yardımcı olurlar.” yer alan düzenleme dikkate alındığında, davacı tarafından ÇSGB İş Müfettişliğine verilen şikayet dilekçesi içeriğinin anılan yasa maddesinde belirtilen aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerden olmayıp bu kapsamda, davacının şikayet dilekçesinde çalışma süresi sonunu 2010 yılı olarak belirtmesi gerekçesine dayalı olarak çalışama süresi sonunun 2010 yılı olarak kabul edilerek bu kapsamda, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmiş olması da isabetsiz görülmüştür.
İlk Derece Mahkemesince, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : … Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.11.2021 gününde karar verildi.