YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3285
KARAR NO : 2021/9971
KARAR TARİHİ : 08.07.2021
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava; davacının, davalı … İşletme Müdürlüğü nezdinde 01.03.2006-25.02.2009 ve 01.05.2010-13.02.2013 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozmasına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile “davacının 01.03.2006 -01.10.2011 tarihleri arasında ( her ay 30 gün üzerinden 180 gün) olmak üzere toplam 840 gün asgari ücretle geçen çalışmalarının 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı çalışma olarak tespitine, fazlaya dair talebin reddine” şeklinde, yılın Nisan ve Ekim ayları arasında dönemsel olarak çalıştığı kabul edilerek ve askerlikte geçen süreler dışlanmak suretiyle ilamında yazıldığı şekilde hüküm kurulmuştur.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyuşmazlık; ihtilaf konusu dönem yönünden fiili çalışma olgusunun ortaya konulmasında yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya elverişli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava hizmet tespiti davası olup 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki dava dosyasında, davacıya ait davalı işyerinde geçtiği iddia olunan çalışmaların tespitine yönelik olarak yapılan araştırma neticesi, davalı işyerince davacı adına Kuruma herhangi bir hizmet bildiriminde bulunulmadığı, davalı işyeri tarafından sunulan kayıt ve belgelerden 2010-2013 yılları arası döneme ilişkin istifleme işine ait taahhütname, istifleme raporu, istihkak sahipleri isim listesi, genel üretim giderleri föyü, ödeme emirleri gibi kayıt ve belgelerde davacıya ait kaydın yer aldığı, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporlarının dosyaya sunulduğu, duruşmalarda kamu tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü Mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)
Somut olayda, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri Orman İşletmeleri Müdürlüğüne ait bir kamu işyeridir. Bu tür kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Dairemizin yerleşmiş görüşleri de bu yönde olup davalı işverence ihtilaf konusu döneme ait bir kısım çalışma ve ücret ödeme belgelerinin sunulması (2010-2013 yılları arası) ve duruşmalarda dinlenen tanık beyanları, 506 ve 5510 sayılı Yasaların öngördüğü şekilde hizmet akdine dayalı olarak eylemli veya gerçek biçimde, hükümde yazıldığı şekilde ihtilaf konusu tüm dönemde çalışmanın varlığının ispatı açısından yeterli görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; bozma ilamında da belirtildiği üzere davalı işyerinin bir kamu kuruluşu olduğu, çalışmalarının ve ücret ödemelerinin yazılı belgeye dayanmasının asıl olduğu göz önünde bulundurularak; ihtilaf konusu dönem içerisinde davacının sigortasız çalıştığı, davacıya çalışmasının karşılığının davalı işverence banka kanalı ile ödeme şeklinde yapıldığının açık olması karşısında, ihtilaf konusu dönemi kapsayan davacıya ait banka hesap dökümünü getirtmek, davacının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının ve ücret ödemelerinin hangi nedenlerle kayıtlara geçmediğini ya da hangi nedenlerle bildirim dışı kaldığını gereğince ve yeterince araştırmak, davalı idare nezdinde davacının çalışmalarına ilişkin herhangi bir kayıt içeren belgelerin bulunmamasının haklı ve izah edilebilir bir nedene (sel, yangın v.b. nedenlerle kaybolması gibi) dayanması halinde dinlenen tanık beyanlarına itibar etmek ve toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirerek sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.07.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.