Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/2692 E. 2022/15863 K. 13.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2692
KARAR NO : 2022/15863
KARAR TARİHİ : 13.12.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2019/218-2020/1619

İlk Derece
Mahkemesi : … Anadolu 18. İş Mahkemesi
No : 2016/293-2018/258

Dava, yaşlılık aylığının eksik hesaplandığı iddiası ile yeniden miktarının tespit edilmesi ve fark aylıkların davalı Kurumdan yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında özetle; müvekkilinin 2104348050 tahsis numaralı ile bağlanan yaşlılık aylığının davalı kurum tarafından hatalı ve düşük belirlenmiş olması nedeni ile yaşlılık aylığının yasalara uygun olarak belirlenmesine ve 01.01.2006 tarihinden itibaren müvekkile eksik ödenen aylık miktarların toplamının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini, müvekkilinin davalı kuruma başvuruda bulunduğunu ve kurum başvuru dilekçesini reddettiğini, tüm bu nedenlerle iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, eksik ödenen aylık miktarların toplamının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline, dava masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, davacının dilekçesinde talep ettiği şekli ile sosyal güvenlik haklarından yararlanmasının yasal olarak mümkün olmadığını, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkememizce yapılan incelemede; SGK dan emeklilik sicil dosyası ve tüm kayıtlar celp edilmiş ve bilirkişi raporu ve itirazların değerlendirildiği ek rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda:
“Sigortalının aynı dönemde birden fazla işverenle iş sözleşmesi kurarak çalışmasının, her bir çalışılan işveren tarafından çalışılan süre kadar gün ve kazanç bildirimi yapılmasının sosyal sigorta hukukuna aykırılık teşkil etmediği gibi bildirim yapılmasının yasal zorunluluk olduğu açıktır. 506 sayılı Kanunun “Sigortalı sayılanlar“ başlıklı mülga 2 inci maddesinde, “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar.” hükmü gereğince bir kişinin birden fazla işyerinde iş/hizmet akdiyle çalışması halinde her bir işyerinden ayrı ayrı sigortalı bildirilmesi zorunludur.
Aylık tahsisi işlemlerinde de çakışan günlere ilişkin sürelerdeki kazançlar tavan prime esas kazancı aşmamak üzere dikkate alınırken, gün sayılarında çakışan günler dikkate alınmamaktadır. (her bir ay 30 gün ve her bir yıl 360 gün olarak dikkate alınmaktadır.)
Bu nedenle davalı Kurumun 1997 yılındaki farklı işyerlerindeki sigortalılığın sadece gün sayısı fazla olan kısmı dikkate alınır, az olan süre dikkate alınamaz şeklindeki itirazının sosyal güvenlik mevzuatında karşılığı bulunmamaktadır.
1997 yılında toplam 410 gün sigortalı bildiriminde bulunulduğu,
Bunun 360 gününün prim ödeme gün sayısı olarak dikkate alınabileceği,
Davalı Kurumun 1997 yılı prim ödeme gün sayısını 1 gün eksik ve 359 gün olarak dikkate aldığı,
1997 yılı prim ödeme gün sayısına 1 gün ilave edilerek aylık bağlamaya esas prim ödeme gün sayısının 7606 günden 7607 güne yükseltilmesi gerektiği,
1997/1 inci döneminde tavan sigorta primine esas kazancın 168.726.900.- ETL,
1997/2 inci dönemimde tavan sigorta primine esas kazancın 213.237.120.- ETL,
1997/3 üncü dönemde tavan sigorta priminde esas kazancın 248.989.080.-ETL, olduğu,
4/1-(a) (SSK) sigortalıları için 01.10.2008 tarihinden önceki sürelere ilişkin aylık hesabı 506 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmaktadır.
Buna göre aylık hesabı;
1- 2000 yılı öncesi kısmi aylığın (A1) hesabı
2- 2000-2008/Eylül (dâhil) arası kısmi aylığın (A2) hesabı
3- Kısmi aylıkların birleştirilmesi
Olmak üzere iki aşamalı olarak hesaplanmaktadır.
Davalı kurum tarafından bağlanan 2006 yılı Ocak ayı aylığı 531,14 TL’ dir.
Gelinen yer itibarıyla 2006/Ocak aylığında 6,58 TL fark zuhur etmiştir.
Davacı vekili tarafından 2006 yılından itibaren eksik ödenen tutarlar ile faizin hesaplanması istenilmiş ise de 2006 yılından günümüze kadar geçen sürede;
Emekli aylıklarına her altı ayda bir değişen oranda ve değişen tutarlarda zam yapıldığı,
Bazı dönemler sadece % oran üzerinden zam yapılırken bazı dönemlerde % oran, gelişmişlik oranı, enflasyon farkı, telafi edici ödeme, aylık tutarının miktarına göre değişen oranda ek ödeme yapılması gibi kümülatif yöntemle zam uygulamalarının olduğu, Ayrıca dava dosyasındaki banka ve kurum aylık ödeme sistemi çıktılarında, davacıya her ay yapılan net ödemelerin yer aldığı, Tutarların farklı farklı olduğu ve aylık tutarlardan hastane, ilaç, doktor muayenesi vs. gibi çeşitli kesintilerin de olduğu, aylık düzenlemesi yapıldıktan sonra toplam 2430,37 TL fark aylığın olduğu” tespitleri yapılmıştır.

Davacı vekili dava dilekçesini bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah etmiş ve 2.430,37 TL fark aylığın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davanın kabülü ile, 2.430,37 TL fark aylığının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı kurumdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
… Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi; dava; yaşlılık fark aylığının tahsili istemine ilişkindir. Dosyadaki kayıt ve belgelere göre; 27.12.1961 doğumlu davacı …’ın 2104348050 sicil numarasıyla 4/a kapsamında sigortalılığından dolayı 01.01.2016 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı aldığı, hizmet cetvelinde 4/a uzun vade prim ödeme gün sayısının 7657 gün olduğu, davalı Kurum tarafından 7606 gün üzerinden aylık bağlandığı, aradaki farkın davalı Kurumun farklı iş yerlerindeki sigortalılığın sadece gün sayısı fazla olanı dikkate alarak hesaplama yapmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve yeterli olduğu, 7657 gün prim ödeme gün sayısı dikkate alınarak 1 ayda 30 günden fazla bildirimi yapılan hizmetlerin 30 gün ile sınırlandırılarak aynı ya da birden fazla iş yerinden yapılan sigorta primine esas kazançların ise aynı dönemin tavan kazancını geçmemesi şartıyla her bir işveren tarafından yapılan bildirimlerin toplanması suretiyle ay/dönem/yıl kazancına ulaşılacağı gözetilerek yapılan hesaplama ile tespit edilen yaşlılık fark aylığının davalı Kurumdan tahsiline ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında; mahkemece, davanın kabulü ile 2.430,37 TL fark aylığının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı Kurumdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesinin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan taraf ve istinaf sebepleri gözetilerek davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 bendi uyarınca oy birliğiyle esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili, Kurum işlemlerine herhangi bir hatanın mevcut olmadığını davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davada, 27.12.1961 doğumlu davacı …’ın 2104348050 sicil numarasıyla 4/a kapsamında sigortalılığından dolayı 01.01.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı aldığının anlaşılması ve davacının iddiasının yerindeliğinin tespit edilmesi bakımından, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 61 ve geçici 82. maddeleridir.
506 sayılı Yasanın 61. maddesine göre, yaşlılık aylıklarının hesabında 31.12.1999 tarihine kadar katsayı esasına dayalı gösterge sistemi uygulanmakta iken, 4447 sayılı Yasa ile anılan maddede değişiklik yapılması sonucu, 01.01.2000 tarihinden itibaren katsayı esasına dayalı gösterge sistemi yürürlükten kaldırılmış, sigortalının her takvim yılına ait prime esas kazancı, kazancın ait olduğu takvim yılından itibaren aylık talep tarihine kadar geçen takvim yılları için, her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak bulunan yıllık kazançlar toplamının, toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama günlük kazancın 360 katı, aylığın hesaplanmasına esas ortalama yıllık kazancı oluşturması esası getirilmiştir. Ancak bu sistem, 01.01.2000 tarihinden sonra sigortalı olarak çalışmaya başlayıp, emekli olanlara uygulanacağından, 506 sayılı Yasaya 4447 sayılı Yasanın 17. maddesi ile eklenen geçici 82. maddesi ile, 01.01.2000 tarihinden önce çalışmaya başlayıp, bu tarih sonrası da çalışmaya devam edenler için, eski ve yeni sistemin birleşiminden oluşan karma sisteme göre aylık bağlanacağı hükme bağlanmıştır.
506 sayılı Yasanın Geçici 82/a bendi, “ a) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar prim ödeme sürelerine ait aylığı aşağıdaki şekilde belirlenir.
Sigortalının aylık talep tarihine kadarki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi itibariyle ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki hükümlere göre hesaplanacak aylığının sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki prim ödeme gün sayısı ile orantılı bölümü, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren aylık başlangıç tarihine kadar geçen takvim yılları için, her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak hesaplanır.
Hesaplanan yaşlılık aylığı, aylık bağlanması için yazılı başvurunun yapıldığı yılın Ocak ayı ile aylığın başladığı takvim yılının başlangıç tarihi arasında geçen her ay için Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranları kadar artırılır.” hükmünü getirmiş, 4447 sayılı Yasa ile mülga 506 sayılı Yasanın 2422 sayılı Yasanın 7. maddesi ile değişik 61. maddesinin birinci fıkrasının A bendinin a alt bendinde 5000 günden fazla primi ödenen her 240 gün için % 60 oranına ilave olarak 1’er puan arttırılarak yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı oranının tespit edileceği, b alt bendinde ise, “(Değişik: 11/12/1981-2564/2 md.) sigortalının, 5000 günden noksan ödediği her 240 günlük malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi için % 60 oranı 1 eksiltilerek,” hesaplama yapılacağı hüküm altına alınmış, ek 20. maddede de “Bu Kanuna göre gelir ve aylıkların hesaplanmasında katsayı esasına dayalı gösterge sistemi uygulanır.
Göstergeler, derece ve kademeler halinde, gösterge ve üst gösterge tablolarında belirtilir.  506 sayılı Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların hesaplanmasında 657sayılı Kanuna tabi Devlet memurlarının aylıklarına uygulanan katsayı uygulanır.
Bu Kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödenekler ile bağlanacak gelir ve aylıkların hesaplanmasına esas gösterge ve üst gösterge tabloları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca tesbit edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu çerçevede, 01.01.2000 öncesi ve sonrasında çalışmaları bulunan sigortalı yönünden 2000 yılı öncesi aylığı için, 5510 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinin ikinci fıkrası gereği sigortalının gösterge tespitine giren yıl sayısına göre düzenlenen gösterge tespit tabloları esas alınarak, sigortalının 2000 yılından önceki prime esas kazançları toplanıp primi ödenmiş yıl sayısına bölünerek ortalama yıllık kazanç bulunur. Sonrasında sigortalının çalışmalarının geçtiği kuruma göre özel yada kamu sektörü için primi ödenmiş yıl sayısına göre hazırlanan üst gösterge tablosunda karşılığı aranır, bulunmadığı takdirde özel yada kamu sektörü için primi ödenmiş yıl sayısına göre hazırlanan gösterge tablosuna bakılarak gösterge tespiti yapılacaktır. Bulunan gösterge x katsayı x aylık bağlama oranı formülü ile 2000 yılı öncesi aylığı belirlenerek, 506 sayılı Yasanın 4447 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki 96.maddesinin, “Bu Kanuna göre Malüllük ve Yaşlılık sigortalarından bağlanacak aylıklar ile ölüm sigortasından hak sahibi kimselere bağlanacak aylıkların hesabına esas tutulan aylığın alt sınırı, gösterge tablosundaki en düşük göstergenin katsayı ile çarpımının %70’den az olamaz” hükmü gereği, alt sınır aylığının: 9475 x 12000 x %70 = 79.590.000 TL (yeni 79,59 TL) olduğu gözetilerek, bulunan aylık miktarı 79,59 TL’den az ise öncelikle bu miktara yükseltilecek ve 2000 öncesi hizmetine oranlanarak kısmi yaşlılık aylığı belirlenerek, Türkiye İstatistik Kurumundan, celp edilecek tüketici fiyat endeksi artış oranı ile gelişme hızı oranları (ait oldukları yıllarda geçerli olan yönteme göre hesaplanan ve ait oldukları yılların akabinde yayınlanan) nazara alınarak, bulunan aylık 1999/Aralık ayı TÜFE ve Gelişme Hızı ile 2000 yılına taşınacak ve 2008 Ocak ayına kadar her yıl TÜFE ve Gelişme Hızı ile çarpılmak suretiyle güncellenecektir(A1). Yine 1999 Aralık ayında hesaplanan tam aylığı da 2008 yılı Ocak ayına kadar TÜFE ile güncellenecek, böylelikle sigortalının 2000 öncesi hizmetleri esas alınmak ve gösterge sistemi uygulanmak suretiyle hesaplanan eski tam aylığı ve eski kısmi aylığı 2008 yılı Ocak ayına güncellenecektir.
01.01.2000 sonrası hizmetlere yönelik aylık tutarı ise 506 sayılı Yasanın Geçici 82. maddesinin (b) bendine göre hesap edilir. Anılan bentte, “b) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki prim ödeme sürelerine ait aylığı ise, sigortalının aylık talep tarihine kadar toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden bu Kanunun 61 inci maddesi hükümlerine göre hesaplanacak aylığının, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır.”hükmü getirilmiştir.
4447 sayılı Yasa ile değişik 506 sayılı Yasanın 61. maddesi hükmüne göre, yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde 2000 ve sonrası her takvim yılına ait prime esas kazanç, kazancın ait olduğu takvim yılından itibaren 2008 yılına kadar geçen her takvim yılı için önce Aralık ayına göre açıklanan TÜFE’deki artış oranı daha sonra Gelişme Hızı kadar arttırılarak güncellenir. 2007 ve 2008/Ocak-Eylül (dahil) kazançlar güncellenmeden olduğu gibi alınarak, güncellenen kazançlar toplamı 2000 sonrası gün sayısına bölünerek günlük ve bulunan günlük kazancın 360 katı alınarak yıllık kazanç bulunur. Ortalama yıllık kazancın toplam gün sayısı üzerinden tespit edilen aylık bağlama oranı çarpımının 12’de biri üzerinden (OYK X ABO / 12) bulunan tutar, 01.01.2000-01.10.2008 arasındaki gün sayısına orantılı bölümü alınarak kısmi aylık (A2) hesap edilecektir.
Aylık bağlama oranı, 4447 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeye göre, sigortalının tahsis talep tarihi itibariyle tespit edilen toplam prim ödeme gün sayısının ilk 3600 gününün her 360 günü için %3.5, sonraki 5400 günün her 360 günü için %2 ve daha sonraki her 360 gün için %1.5 oranlarının toplamı alınarak bulunmaktadır. Buna göre 2008 yılı Ocak ayı itibarıyla tam aylığı belirlendikten sonra 4447 sayılı Yasa ile değiştirilen 96. maddede belirtilen alt sınır kontrolü yapılacak, her iki aylık mukayese edilerek yüksek olan aylık belirlenerek hesaplamaya devam edilecektir. 4447 sayılı Yasa ile değişik 96.maddeye göre alt sınır ise, 2000-2008/Ekim arası hizmetlere göre hesaplanacak aylık 2008 yılı Ocak ayında geçerli olan prime esas günlük kazanç alt sınırının aylık tutarının %35’inden az olamaz.
Alt sınır kontrolü yapıldıktan sonra, kısmi aylık miktarı hesap edilerek her iki kısmi aylık toplanacak (A1+A2)ve bulunan bu aylık iki miktar ile mukayese edilecektir.
1-İki kısmi aylığın toplamı, öncelikle sigortalının 1999 yılı tam aylığının 2008 yılı Ocak ayına kadar TÜFE rakamı ile güncellenerek bulunan aylığından daha az olamayacaktır.
2-Diğer bir mukayese ise, bulunan aylık, 506 sayılı Yasanın geçici 89. maddesine göre 4447 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki 96. maddeye göre hesaplanıp, bu tarihten sonra gelir ve aylıklarda yapılan artışların eklenmesi sonucunda tahsis talep tarihine kadar getirilen miktarın altında olamaz.
Bu açıklamalar ışığında tahsis talebinde bulunulan yılın ocak ayı itibariyle bulunacak yaşlılık aylığı miktarı, anılan Yasanın Ek 38. maddesinin “Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar ile geçici 76 ncı maddeye göre yapılan telafi edici ödemeler, her ay ödeme tarihlerinde bir önceki aya göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksi artış oranı kadar artırılarak belirlenir.” hükmü gözetilerek yıllara göre belirlenmeli, ancak Kanun Koyucunun 01.01.2003 sonrası yaptığı yasal düzenlemelerle (4784, 5073, 5282, 5454, 5565 sayılı Yasalar gibi) anılan maddenin uygulamasını bertaraf ederek farklı artış oranları belirlediği gözetilmeli ve bu çerçevede yıllara göre ödenmesi gereken aylık tutarları belirlenmelidir.
Eldeki davada ise, öncelikle davacının tüm hizmetleri içerisinde davalı kurumca mükerrer hizmet ve prime esas kazanç olacağı belirtilen dönem ve hizmetler belirlenmeli, buna göre mükerrer hizmet ve prime esas kazanç bildirimine imkân verilmeksizin yeniden davacının tüm hizmet ve aylıkta esas gün sayısı tespit edilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davalı Kurumun mükerrer olacağını bildirdiği günlerin varlığı dikkate alındığında hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu söylenemeyecektir.
Hal böyle olunca, Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden öncelikle davalı kurumun belirtilen iddiasının araştırılması ve davacının fazla günü olduğuna ilişkin iddiasının bulunması halinde dava açma imkânı tanındıktan sonra aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yasal mevzuata aykırı şekilde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de, davacı hakkında davacının aylık miktarının yeniden tespiti istemi bakımından, öncelikle aylığın başlangıç tarihi olan 01.01.2006 tarihi itibari ile olması gereken taban aylığının miktarının tespit edilmeksizin fark aylık alacaklarının belirlenmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.