YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1896
KARAR NO : 2023/7459
KARAR TARİHİ : 04.07.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/640 E., 2020/689 K.
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 5. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/44 E., 2020/4 K.
Taraflar arasındaki 05.06.2017 tarihinde meydana gelen olayın iş kazası olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf isteminin esastan kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne dair, karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … ile diğer davalı …Halı Gıda ve Tekstil San. Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin epilepsi hastası olduğunu, %40 maluliyeti bulunduğu için engelli devlet kadrosundan yararlanarak 2015 Mart ayında karşı taraf işyerinde meydancı olarak işe başladığını, 05.06.2017 tarihinde saat 09:00 sularında overlok makinesinde işleri yetiştirmeye çalışan müvekkilinin makinenin başında nöbet geçirdiğini ve çalışmakta olan overlok makinesinin üzerine düştüğünü, iş arkadaşlarının yardımıyla makine üzerinden zorlukla kaldırılan müvekkilinin uzunca bir süre kendine gelemediğini, yüzünden yaralanan ve hala nöbet geçirmeye devam eden müvekkilinin işveren tarafından hastaneye götürülmek yerine evine gönderildiğini, durumun düzeleceği umuduyla eve gelen müvekkilinin kısa bir süre sonra tekrar nöbet geçirdiğini, müvekkilinin annesi tarafından … Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne götürüldüğünü, 5 Haziran günü müvekkiline yapılan müdahaleler sonucunda doktorların müvekkilinin bir an önce ameliyat olması gerektiğini söylediklerini, bunun üzerine gerekli işlemler tamamlanarak müvekkilinin ameliyata alındığını, ameliyatta müvekkilinin beynine pil takıldığını, 35 gün hastanede yattığını, 16.01.2018 tarihli heyet raporu sonrası maluliyetinin %70 e ulaştığının belirtildiğini, işverenin müvekkilinin sağlığına ve maluliyetine uygun olmayan işler yaptırdığını, bu nedenle de müvekkilinin nöbet sıklığının giderek arttığını, dolayısıyla işyerinde meydana gelen iş kazasının işverenin mevzuata aykırı davranışı ve müvekkilinin sağlık durumuna uygun olmayan işler yaptırması nedeniyle meydana geldiğini, izah edilen nedenlerle, … SGK tarafından görevlendirilecek iş sağlığı ve güvenliği uzmanları aracılığıyla karşı taraf işyerinde meydana gelen 05.06.2017 tarihli iş kazasının tespiti için gerekli tüm araştırmaların yapılmasını talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; …’in 11.05.2017 tarihinde firmalarının engelli kadrosunda taşıma ve temizlik görevlisi unvanı ile çalışmaya başladığını, davacının müvekkili firmada saha temizlik personeli olarak çalıştığı esnada kesinlikle ağır ve tehlikeli bir iş verilmediğini, 11.06.2017 tarihinde SGK sisteminde hastalıktan dolayı raporlu olarak göründüğünü, davacı çalışanın iş kazası esnasında iş ve işçi sağlığı kurallarına riayet etmediğini, zira müvekkili şirketin iş sağlığı ve güvenliği bakımından 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereğince müvekkili işveren tarafından işçilere her türlü talimat ve eğitim verdiğinin açıkça görüldüğünü, davacının hasta olduğunu iddia ederek 11.06.2017 tarihinden 05.01.2018 tarihine kadar hastalık raporu aldığını ve müvekkili şirketin de çalışanına dinlenmesi için bütün kolaylıkları sağladığını, davacının hastalık raporu süresi bitince tekrar çalışmak istediğini beyan ederek müvekkili firmaya geldiğini ve yarım gün çalıştıktan sonra sağlığının çalışmaya elverişli olmadığını dile getirerek işten ayrılmak istediğini, müvekkili şirketin de davacının imzalı onayıyla alacaklarını ödediğini, işten çıkma işlemini gerçekleştirdiğini, davacının hastane raporlarını delil olarak öne sürmüş olsa da kazanın müvekkili işyerinde olduğu ile ilgili olarak herhangi bir emareye de rastlanılmadığını, açıklanan nedenlerle müvekkili şirkete kusur atfedilecek bir neden görülmediğini, somut olayın aydınlatılması için ayrıca gerekli kurum ve yerlerden gerekli incelemelerin yapılmasını da talep ettiklerini, arz ve izah olmaya çalışılan ve resen nazara alınacak nedenlerle, hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili ise, davacı hakkında Kurumca inceleme yapılmış ise de, davacının epilepsi hastası olduğunu, işe girmeden 6 yıl öncesinde davacının sunmuş olduğu dilekçede %40 maluliyeti olduğunun görüldüğünü, nöbetler geçirmesinin zaten olası olan davacının maluliyetine yaptığı işin sebep olmadığının açık olduğunu, kaldı ki kabul etmemekle birlikte durum böyle bile olsa bu hususun zamanında kuruma bildirilmemiş olduğundan müvekkili kurumca iş kazasının tespit edilemediğini, kurumlarının olaydan yaklaşık 2 yıl sonra yapılan başvuru neticesinde olay hakkında gerek bilgi ve gerekse belge yetersizliği bulunması ve yenilerinin de sunulmaması nedeniyle tespit yapılamadığından talebin reddine karar verildiğini, arz ve izah edilen ve mahkemece resen dikkate alınacak sebeplerle, huzurdaki işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…Dava konusu olayda; davacının 05.06.2017 tarihinde davalılardan …Halı Gıda ve Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait işyerinde çalışırken iş kazası geçirdiğini iddia ettiği, davacı vekilinin davalı kuruma yaptığı başvurunun … SGK İl Müdürlüğü İş Kazası ve Meslek Hastalığı Soruşturulması Hakkındaki Komisyon Kararı’nın 30.07.2018 tarih 828 sayılı kararı ile; kazazedenin 23.02.2018 tarih ve bila sayı dilekçesinin ünitecelerince değerlendirilmiş olduğu, 05.06.2017 tarihinde meydana gelen olayın 5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi hükümleri dahilinde meydana gelmemesi nedeniyle iş kazası sayılmamasına karar verildiği, davacıya ait tedavi evraklarının dosyaya gönderildiği, … Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliği’nin 10/10/2019 tarihli cevabi yazısında; davacı …’in 05.06.2017 tarihinde hastanelerine giriş kaydı bulunmadığının bildirildiği, Mahkememizce davacı vekiline … Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliği’nin cevabi yazısını inceleyip beyanda bulunmak üzere süre verildiği, davacı vekilince dosyaya ibraz edilen 18.11.2019 tarihli dilekçe ile de müvekkilinin 05.06.2017 tarihinde davalı işveren tarafından hastaneye götürülmek yerine evine gönderildiğini ve evde tekrar nöbet geçirmesi üzerine annesi tarafından Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesine götürüldüğünün beyan edildiği, iş kazasının gerçekleştiği iddia olunan tarihte davacının iddia edildiği gibi hastaneye giriş kaydı bulunmadığı anlaşıldığından…” davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekili, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne ve olayın iş kazası olduğunun tespitine dair karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…kaza tarihi olan 05.06.2017 tarihinde yürürlükte olan ve davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinde iş kazası;
“…a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay…” olarak tanımlanmıştır.
Açıklanan bu madde hükmüne göre, iş kazası; maddede sayılı olarak belirtilmiş hal ve durumlardan herhangi birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır.
Gerek uygulama ve gerek öğretide açıkça kabul edildiği ve madde metninden de anlaşıldığı üzere bu maddede sayılan hâller örnekleme niteliğinde değil, sınırlayıcı niteliktedir. Bu hallerden birine girmeyen sigorta olayı iş kazası sayılamaz. Sayılan bu hallerin birlikte gerçekleşme koşulu bulunmayıp, herhangi birinin gerçekleşmiş olması gerekli ve yeterlidir. Eş söyleyişle, iş kazası hukuksal nitelikte bir olay olup, bu olayın yukarıda açıklanan yasa maddesinde sınırlandırılan ve belirtilen hâllerden herhangi birinin oluşmasıyla ortaya çıkması gerekir.
Yeri gelmişken, iş kazasının unsurları üzerinde de kısaca durulmalıdır. Bunlar şöyle sıralanabilir: olaya maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi gerçekleşmeli, sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan bir olay biçiminde gerçekleşmeli; bu olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağı bulunmalıdır.
Hemen ifade etmek gerekir ki, yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hâl ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı hâlde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır.
Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hâle uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir.
Ne var ki, bir olayın kurum ya da işveren açısından iş kazası olarak kabul edilmemiş olması, harici etkenlerle veya aniden ortaya çıkıp çıkmaması, yasanın açık hükmü karşısında olayın iş kazası sayılmamasını gerektirmeyecektir. Zira; yasada açıkça ifade edildiği üzere, zararlandırıcı sigorta olayının, yasada sayılan hal ve durumlardan herhangi birisinde gerçekleşmiş olması, gerekli ve yeterlidir.
Dava konusu olayda; davacının 05.06.2017 tarihinde davalılardan …Halı Gıda ve Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.’ ne ait işyerinde çalışırken iş kazası geçirdiğini iddia ettiği, davacı vekilinin davalı kuruma yaptığı başvurunun … SGK İl Müdürlüğü İş Kazası ve Meslek Hastalığı Soruşturulması Hakkındaki Komisyon Kararı’nın 30.07.2018 tarih 828 sayılı kararı ile; kazazedenin 23.02.2018 tarih ve bila sayı dilekçesinin ünitecelerince değerlendirilmiş olduğu, 05.06.2017 tarihinde meydana gelen olayın 5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi hükümleri dahilinde meydana gelmemesi nedeniyle iş kazası sayılmamasına karar verildiği, davacıya ait tedavi evraklarının dosyaya gönderildiği anlaşılmıştır.
Davacı olan sigortalının dosya içeriği ve yeminli beyanları alınan bordro tanıkları Abdülhamit Polat, Ali Tekin, …’ın beyanları ile de sabit olduğu üzere, işyerinde çalışmakta iken epilepsi nöbeti geçirerek yaralanması 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 13 üncü maddesinin (A) fıkrasının (a) bendinde gösterilen “Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada meydana gelme” hâline uygun bir olay olduğu gibi, aynı maddenin (b) bendinde yer alan “işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelme” hâline de uygun olup; iş kazası sayılması gerekir. Maddede, başkaca bir şart ya da kısıtlamaya yer verilmemiş olduğundan, yasada olmayan bir kısıtlamanın yorum yoluyla getirilmesine de olanak yoktur. Bu durumda kazanın; 5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesindeki işyerinde işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana geldiği ve iş kazası olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle; ilk derece Mahkemesi kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinin 2’nci alt bendi kapsamında kaldırılmasına ve sigortalı davacının yaralanmasına neden olan 05.06.2017 tarihli kazanın iş kazası olduğunun tespitine dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili ile davalı şirket vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyizinde, esasen davacı hakkında hastalığına uygun bir yerde iş verildiğini, kendisinin iş kazası oluşumunda kusurunun bulunmadığını ve ayrıca meydana gelen olayın henüz dahi iş kazası sayılamayacağını, buna ilişkin şartları oluşmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı Kurum vekili ise, davacı hakkında Kurumca yapılan işlemlerin yerinde olduğunu, olayın meydana gelen olayın esasen iş kazası dahi sayılmadığını, buna göre ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın yerinde olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep ve dava etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 05.06.2017 tarihinde meydana gelen olayın iş kazası olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ilgiliden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.