Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/1492 E. 2022/16340 K. 20.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1492
KARAR NO : 2022/16340
KARAR TARİHİ : 20.12.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
No :

Dava, aksi Kurum işleminin iptali ile kendi nam ve hesabında geçen sigortalılık süreleri nedeniyle davalı Kuruma ödenen primlerin güncellenmesi yolu ile kurumca toptan ödenmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karar karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; davacının, davalı kurumda … … ile sigortalılığının bulunduğunu, 06.07.2018 tarihli dilekçe ile yaşlılık aylığı bağlanması hususunda yaş şartını doldurduğu halde aylık bağlanmasına hak kazanamadığını, bu itibarla 5510 sayılı Yasanın 31. maddesi uyarınca güncel katsayı üzerinden tarafına toptan ödeme işlemi yapılmasını talep ettiğini, davalı kurumda 23.10.2018 tarihli dilekçesi ile olumsuz yanıt verdiğini ve muaraza meydana geldiğini, davacının talebinin hukuka uygun olduğunu beyanla davacının yaşlılık aylığının güncel katsayı üzerinden hesaplama yapılarak toptan ödeme yapılmasına ve davanın kabulüne, davalı yanca meydana getirilen muarazanın men’ine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davacının yaşlılık toptan ödemesi talebinde bulunduğu emektar sisteminde yaş koşulu nedeniyle toptan ödeme yapılamadığının görüldüğünü, 5510 sayılı Kanunun 31 inci maddesine yer verilerek kurumca yaratılan muarazanın mevcut olmadığını belirtilerek davanın hak düşürücü süre yönünden incelenmesi ve reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davacının ilk işe giriş tarihinin 05.03.1988 olduğu ve 23.5.2002 tarihini takip eden aybaşı olan 01.06.2002 tarihinde 3073 gün prim ödeme gün sayısına sahip olduğu, bu prim ödeme gün sayısının 8 yıl 6ay 13 güne karşılık geldiği ve 20 tam yıl prim ödeme gün sayısını doldurmasına 11 yıl 5 ay 17 gün kaldığı dikkate alındığında davacının 50 yaşını doldurması gerekmektedir. Davacının toptan ödeme talep tarihi olan 06/07/2018 ve 18/09/2018 tarihlerinde 51 yaşında olduğu ancak davacının 20 tam yıl prim ödeme gün sayısı olan 7200 günü doldurmadığı, bu nedenle de yaşlılık aylığı bağlanmasının Kanunun mümkün olmadığı ve davacının yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli 50 yaş şartını doldurduğu ve toptan ödeme talebinin olduğu dikkate alındığında davacıya toptan ödeme yapılması gerektiğinin ve 5510 sayılı Kanunun 31 inci maddesine göre davacının ödediği malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin her yıla ait tutarı, primin ait olduğu yıldan itibaren yazılı istek tarihi olan 06/07/2018 tarihine kadar geçen yıllar için, her yılın gerçekleşen¸ güncelleme katsayısı ile güncellenerek davacıya verilmesi gerektiğinin tespitine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm fıkrası kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın kabulü ile ;
Davalı Kurum tarafından yaratılan muarazanın men’ine,
Davacının yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli 50 yaş şartını doldurduğu dikkate alındığında davacıya toptan ödeme yapılması gerektiğinin ve toptan ödemenin, toptan ödeme talep tarihi olan 06/07/2018 tarihine kadar geçen yıllar için, her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek verilmesi gerektiğinin tespitine, dair hüküm tesis etmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
… Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince; Dosya içeriğinden; davacının 05/03/1988-30/06/1989, 09/08/1990-30/08/1990, 29/01/1991-14/03/1992, 18/05/1992-30/05/1998, 01/08/2006-05/12/2006 ve 16/12/2006- 30/04/2009 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun (5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi) kapsamında; 06/12/2006-15/12/2006, 19/05/2015-25/07/2015 ve 29/02/2016-06/06/2016 tarihleri arasında da 506 Kanun ile 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı olduğu, 04/07/2018 ve 21/09/2018 varide tarihli dilekçeleri ile toptan ödeme talebinde bulunduğu, 21/09/2018 varide tarihli dilekçesine 58 yaş koşulunu sağlamadığı gerekçesi ile olumsuz cevap verildiği anlaşılmaktadır.
Somut davada; ilk kez 04/07/2018 varide tarihli dilekçesi ile toptan ödeme talebinde bulunan davacının bu tarih itibariyle primi ödenmiş toplam gün sayısının 4047 olduğu, 01/06/2002 tarihi itibariyle 20 tam yıl prim ödeme süresinin tamamlanmasına 11 yıl 5 ay 17 gün kaldığı, bu nedenle 1479 sayılı Kanun’un Geçici 10/2. maddesinin (k) bendine göre 50 yaşını tamamlaması gerektiği, davacının 04/04/2017 tarihinde 50 yaşını ikmal ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının 5510 sayılı Kanun’un 31. maddesi uyarınca toptan ödeme talebi yerinde bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan, davacıya 5510 sayılı Kanun’un 31. maddesi uyarınca toptan ödeme yapılması gerektiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken hesabın ne şekilde yapılacağına ilişkin hüküm oluşturulması gereksiz olmuş ise de, hesaplamanın ne şekilde yapılacağı infaz aşamasında Kurum tarafından gözetilecek bir husus olduğundan sonuca etkili bulunmamıştır.
Sonuç olarak; dosya kapsamına, mevcut delil durumuna ve yukarıda belirtilen ölçütlere göre yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönlerden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, karar vermiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili davacı hakkında toptan ödeme koşullarının oluşmaması nedeniyle istemin reddine dair karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın temel yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun “Prim alınması” başlığını taşıyan 48’inci maddesinde, bu Kanun gereğince sigortalılara yapılacak her türlü yardımlarla yönetim giderlerini karşılamak üzere Kurumca bu Kanun hükümlerine göre prim alınacağı belirtilmiş, “Prim oranları ve hesaplanması” başlıklı 49’uncu maddesinde, bu Kanuna göre ödenecek sigorta primi oranı açıklanarak, sigortaya girişte bildirilen gelirin bir defaya özgü olmak üzere belli bir oranında giriş keseneği, basamak yükselmelerinde ise yükselme primi alınacağı, sigorta priminin, sigortalılığın başladığı tarihi izleyen aybaşından, sigortalılığın bittiği ayın sonuna kadar hesaplanmak suretiyle tam ay olarak alınacağı, bu kesenek ve primlerin tümünün, yılı içinde ödenmek kaydıyla vergi uygulamasında gider olarak gösterilebileceği bildirilmiş, anılan Kanunun 20.05.2006 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı … Kurumu Kanununun 43’üncü maddesiyle yürürlükten kaldırılan “Kurumun gelirleri” başlığını taşıyan 15’inci maddesinde de, prim gelirleri ile Kurum gelirlerinin değerlendirilmesinden elde edilen gelirlere yer verilmiştir.
5502 sayılı Kanunun 34’üncü maddesinde ise, Kurum gelirleri olarak, sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası prim gelirleri, sosyal sigorta ile genel sağlık sigortasına yapılan Devlet katkısı, primlerin ve diğer gelirlerin değerlendirilmesinden elde edilen gelirler sıralanmış, “Çeşitli malî hükümler” başlıklı 37’nci maddesinde, süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primlerinin, gecikme zamlarının, katılım paylarının Kurum alacağına dönüşeceği ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51’inci, 102’nci ve 106’ncı maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Davaya konu istemle ilgili olarak vurgulamalıdır ki, 1479 sayılı Kanunda sigorta primlerinin toptan geri ödenmesi iki durum ve sigorta kolu için öngörülmüştür. Kanunun “Yaşlılık sigortasından toptan ödeme ve hizmet ihyası” başlığını taşıyan 39’uncu maddesinde, sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılan, malûllük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan kadın ise 60, erkek ise 62 yaşını doldurmuş bulunan sigortalılara, ödedikleri primlerin, yazılı istekleri üzerine toptan ödeme şeklinde geri verileceği, “Ölüm sigortasından toptan ödeme” başlıklı 44’üncü maddesinde de, ölen sigortalının hak sahibi kimselerinden hiç biri bu Kanuna göre ölüm sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanamadıkları takdirde, sigortalının ödediği primlerin, hak sahiplerine toptan ödeme şeklinde geri verileceği hüküm altına alınmış olup, anılan yöndeki her iki düzenleme 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Yaşlılık toptan ödemesi ve ihya” başlığını taşıyan 31 ve “Ölüme bağlı toptan ödeme ve ihya” başlıklı 36’ncı maddesinde de korunmuştur.
Ayrıca; Anayasa’nın 60’ıncı maddesindeki, herkesin, … hakkına sahip olduğuna, Devletin, bu güvenliği sağlayacak gerekli önlemleri alacağı ve teşkilatı kuracağına ilişkin hüküm, 1479 sayılı Kanunun “Yazılma” başlığını taşıyan 26’ncı maddesinde yer alan, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, sözleşmelere, sosyal sigorta yardım ve yükümlülüklerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı yönündeki emredici kural bulunmaktadır.
Diğer taraftan; 1479 sayılı Kanunun “Yersiz olarak alınan primlerin geri verilmesi” başlığını taşıyan 55’inci maddesinde, yanlış ve yersiz olarak alındığı anlaşılan primlerin, alındığı tarihten itibaren 10 yıl geçmemiş ise sigortalıya geri verileceği bildirilmiş, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Prim borçlarına halef olma, gecikme cezası ve gecikme zammı ile iadesi gereken primler” başlıklı 89’uncu maddesinde kısmen benzer nitelikte düzenleme yapılarak, yanlış veya yersiz alınmış olduğu saptanan primlerin, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, payları oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine yasal faizi ile birlikte geri verileceği hüküm altına alınmış ise de, davacının 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığına dayalı olarak ödediği primlerin Kurumca yanlış veya yersiz tahsil edildiği ileri sürülemeyeceği gibi, Kurumun sağlık primi alma olanağı da dikkate alındığında, anılan sigortalılık sürelerinin kendisine yaşlılık aylığı bağlanması aşamasında değerlendirilmemesinin sonuca herhangi bir etkisinden de söz edilemez.
Bu açıklamalar karşısında, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, öncelikle davacı hakkında yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilerek, toptan ödeme koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulmalı, varlığı halinde ise, davacı hakkında sadece 1479 sayılı Yasanın geçici 10 maddesinin ikinci fıkrası kapsamı ile uygulama yapılması ile yetinilmeyerek, aynı maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine göre de tahsis yapılabilme ihtimali üzerinde durulup, davalı kurum işleminin yerindeliği irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.