YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1435
KARAR NO : 2021/11887
KARAR TARİHİ : 11.10.2021
Mahkemesi : … 2. İş Mahkemesi
Dava, boşandığı eski eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esasdan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, boşandığı eski eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptalini ve aylığının yeniden bağlanmasını talep etti.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, Davanın kabulüne, Davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığından bahisle babası Ömer Doğruyol sigortalılığından bağlanan yetim aylığını kesen Kurum işleminin iptaline, davacının almış olduğu yetim aylıkları nedeniyle Kuruma borçlu olmadığının tespitine, davacıya yeniden aylık bağlanması ve iptal tarihinden itibaren ödenmeyen her bir aylığın davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/ 1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, tutanak içeriğinin aksinin yazılı olarak ispat edilmediği, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır.
5510 sayılı Kanun’un “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlıklı 56.maddesinde; “…Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır…” düzenlemesi yer almaktadır.
01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan dava konusu düzenleme ilk kez 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yer almıştır.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı 59’uncu maddesinde, Kurumun denetleme ve kontrol yetkisinin belirtildiği, 59/2’inci maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının eski eşiyle 14.12.2011 tarihinde boşandıkları, muris babanın 10.11.1991 tarihinde vefat ettiği, 29.08.2013 tarihli kurum raporunda mahalle muhtarlarının beyanlarının alındığı ve davacının eski eşiyle birlikte yaşadığı kanaatine varıldığı, kurum raporunda beyanda bulunan muhtarların mahkemece tanık sıfatıyla alınan yeminli beyanlarında birlikte yaşamaya dair beyanda bulunmadıkları, davacıların boşandıktan sonra farklı adresleri beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Somut dosyada davacı 14.12.2011 tarihinde boşanmış olup, davacıya 19.03.2012-17.10.2013 dönemine ilişkin yersiz ödeme çıkartılmıştır. Davacının ve eski eşinin 2012 ve 2013 yıllarında ikamet ettikleri adreslerden zabıta araştırması yapılarak davacı ve eski eşinin bu dönemde birlikte yaşayıp yaşamadıkları tespit edilmeli, ayrıca söz konusu bu adreslerde ihtilaf konusu dönemde ikamet eden komşular tespit edilerek tanık olarak beyanları alınmalı, beyanlar arasında çelişki olması halinde bu çelişkiler giderilmeli, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 11/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi