Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/1345 E. 2021/10651 K. 21.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1345
KARAR NO : 2021/10651
KARAR TARİHİ : 21.09.2021

Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi

Dava, iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalı ve annesinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın … yönünden açılmamış sayılmasına, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

I-İSTEM:
Davacılar vekili 17.07.2007 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı iş sahibi …’na ait …-…’deki arsa üzerinde inşaat imalatı yapmakta iken 10.06.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda sol ayağının topuktan bileğe gelecek şekilde kesildiğini, davacının bu nedenle çalışamadığını ve işgücü kaybı meydana geldiğini, ayrıca bir kısım tedavi giderlerini kendisinin karşılaması gerektiğini, müvekkilinin bu nedenle ekonomik geleceğinin sarsıldığını, ayrıca annesi …’ ın da olay nedeni ile büyük bir acı ve ızdırap yaşadığını beyanla fazlaya yönelik talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davacı … için 10.000,00.-TL maddi, 50.000,00.-TL manevi ve annesi Devlet için 20.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılamanın devamında HMK 124 kapsamında davalılardan … yerine …’na karşı taraf değişikliğiyle yargılamaya devam olunmuştur. Davalı … hakkındaki davanın ise takip edilmediği beyan edilmiştir.
Davacılar vekili maddi tazminat istemini 86.530,47 TL’ye artırmıştır. Islah dilekçesi davalı … ve … vekiline 21.06.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
II-CEVAP
Davalı … ve … vekili; davanın görev ve yetki yönünden reddi gerektiğini, esas yönünden ise davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, müvekkilinin diğer davalı … Paz. İnş. Ltd. Şti.’ne arsasında inşaat yapılması konusunda yetki verildiğini, kaba inşaat için inşaat ustası Duran genç ile 20.000,00.-TL’ye anlaştığını, inşaat yapılırken …’in … diye bir çatı ustası tuttuğunu, davacının bu ustanın işçisi olduğunu, müvekkilinin davacıdan haberi bile olmadığını, davacının kullanmasını bilmediği bir aleti kullanarak kendine zarar verdiğini, davacının kullandığı canavar testerenin müvekkiline ait olmadığını beyanla davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili ıslaha karşı 07.07.2017 tarihli cevap dilekçeleriyle zamanaşımı definde bulunmuşlardır.
Davalı şirket cevap dilekçesi sunmamıştır.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” 86.530,47-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar… Gıda Paz. Ltd. Şti. ile davalı …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’a verilmesine.
Kazanın oluş biçimi, kusur oranları, maluliyet oranı, davacının kazadan duyduğu elem, üzüntü dikkate alınarak sebepsiz zenginleşmeyi yer vermeyecek şekilde olmak üzere takdiren, 20.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/06/2007 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılar … Gıda Paz. Ltd. Şti. İle davalı …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’a verilmesine.
5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/06/2007 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılar … Gıda Paz. Ltd. Şti. İle davalı …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’a verilmesine.
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davanın … yönünden atiye bırakılmış olmakla ve 3 aylık süre de dolmuş olmakla açılmamış sayılmasına,” karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
İlk Derece Mahkemesi kararının davalı … tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince “Somut olayda, davaya konu iş kazasının 10.06.2007 tarihinde meydana geldiği, davacı … Karan yönünden talep edilen maddi tazminat miktarının arttırılması yönünde, 12.06.2017 tarihinde ıslah dilekçesi verildiği, ıslah harcının ise 14.06.2017 tarihinde yatırıldığı, yukarıda anlatılan yasal düzenlemeler karşısında -davacı … Karan için hükmolunan maddi tazminat açısından -ıslah edilen miktar yönünden- 10 yıllık zamanaşımının geçtiği görülmektedir. (Islah dilekçesinin mahkemeye verildiği tarih itibarı ile de ıslah harcının yatırıldığı tarih itibarı ile de 10 yıl geçmiş olmakla) Mahkemece bu husus göz ardı edilerek verilen karar hatalı, davalı …’nun istinaf başvurusu yerindedir.” gerekçesiyle
“A-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile … 7. İş Mahkemesinin 17/09/2018 tarih, 2018/111 Esas-2018/333 Karar sayılı kararının HMK. 353/b-2 maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına,
B-Yeniden esas hakkında;
1-Davanın … yönünden açılmamış sayılmasına,
2-Davanın, davalılar … Gıda Paz. İnş. Ltd. Şti. ile … yönünden kısmen kabulüne;
a-10.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/06/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … Gıda Paz. İnş. Ltd. Şti. ile …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
b-20.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/06/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … Gıda Paz. İnş. Ltd. Şti. ile …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
c-5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/06/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … Gıda Paz. İnş. Ltd. Şti. ile …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
d-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle: zamanaşımı süresinin dolmadığını, ıslahın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde yapıldığını, ıslaha karşı cevap dilekçesinin süresinde olmaması nedeniyle zamanaşımı def’inin süresinde olmadığından zamanaşımı defi kabul edilerek ıslahın reddedilemeyeceğini, davalı … lehine vekalet ücreti takdir edilemeyeceğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili davacı temyizine cevapla verdiği temyiz dilekçesinde özetle tazminat miktarlarının yüksek tayin edildiğini, kusur oranında tazminatın ödetilmesine hükmedilmesi gerektiğini, ıslahın kabul edilmemesine karşın ıslah harcının yargılama giderinin yükletilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
A)Davalı … vekilinin manevi tazminatlara yönelik katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”.
HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. – 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge Adliye Mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 – 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL’dir.
HMK 366.maddesinin yollamasıyla uygulanmakta olan HMK 348.maddesi gereğince İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.
Somut olayda dava dilekçesinde sigortalı lehine 50.000 TL, annesi lehine 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğu gerek ilk derece mahkemesince gerek bölge adliye mahkemesince manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile sigortalı lehine 20.000 TL, annesi lehine 5.000 TL manevi tazminata hükmedildiği, karar tarihi itibariyle manevi tazminat miktarlarının davacı yönünden ayrı ayrı 58.800 TL’lik kesinlik sınırı altında kaldığı anlaşılmakla katılma yoluyla temyiz başvurusunda bulunan davalı yönünden de kesinlik nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
B) Davacı ve Katılma yoluyla Davalı … vekilinin maddi tazminat hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, 10.06.2007 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125-140. maddeleri ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146-161. maddeleri arasında düzenlenen zamanaşımı hakkın ileri sürülmesini engelleyici niteliktedir. Alacak hakkı alacaklı tarafından, yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle, dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır. Zamanaşımına uğrayan alacağın tahsili hususunda Devlet kendi gücünü kullanmaktan vazgeçmekte, böylece söz konusu alacağın ödenip ödenmemesi keyfiyeti borçlunun iradesine bırakılmaktadır. Şu halde zamanaşımına uğrayan alacak ortadan kalkmamakla beraber, artık eksik bir borç haline gelmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması, onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli olmayıp bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def’ide bulunması gerekir.
Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamalarına ve doktrine göre, zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olup; usul hukuku anlamında ise, bir savunma aracıdır.
İş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanmakta iken 6100 sayılı HMK’nın 447. maddesi ile diğer kanunların sözlü yahut seri yargılama usulüne atıf yaptığı hallerde bu Kanunun basit yargılama usulü ile ilgili hükümlerinin uygulanacağının düzenlenmesi karşısında iş mahkemelerinde artık basit yargılama usulü uygulanmaktadır. Basit yargılama usulü HMK’nın 316 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup yasanın 322. maddesinde de basit yargılama usulü ile ilgili hüküm bulunmayan hallerde yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Buna göre;
Dilekçelerin verilmesi başlıklı 317. maddesi uyarınca “Dava açılması ve davaya cevap verilmesi dilekçe ile olur.
Cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhal bildirilir.”
İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı başlıklı 319. maddesine göre de, “İddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.”
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda zamanaşımı defi ileri sürülebilirken, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca, ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine davalının iki haftalık süre içinde ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Somut olayda, davacı vekilinin maddi tazminat istemini 12.06.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle artırdığı, iş bu dilekçenin davalı … vekiline 21.06.2017 tarihinde tebliğ edildiği ve bu davalı vekilinin ıslaha karşı cevap ve zamanaşımı def’inin sürülmesi için geçerli iki haftalık süre geçtikten sonra 07.07.2017 tarihinde zamanaşımı def’inde bulunduğu anlaşılmakla süresinden sonra sunulan zamanaşımı def’inin dikkate alınarak ıslah talebinin zamanaşımına uğradığının kabul edilmesi hatalı olduğu gibi, kabule göre de zamanaşımı def’i dermeyan etmeyen davalı … Pazarlama İnşaat Ltd. Şti.’nin zamanaşımı def’i ileri sürdüğü kabul edilerek hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalı …’ndan alınmasına, 21.09.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.