Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/13017 E. 2022/973 K. 24.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/13017
KARAR NO : 2022/973
KARAR TARİHİ : 24.01.2022

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Asıl dava davacının yaşlılık aylığının iptaline yönelik Kurum işleminin iptali ile yeniden bağlanması, ödenmeyen aylıkların faizi ile tahsili, birleşen davalar ise; itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozmasına uyularak ilâmında belirtildiği şekilde, asıl davanın reddine, birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı (birleşen dava davalısı) ve davalı Kurum (birleşen dava davacısı) avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Asıl davada davacı, 01/04/2009 tarihinden itibaren kendisine bağlanan yaşlılık aylığının, Sosyal Güvenlik Denetmenliği’nin 29/11/2013 tarihli raporuna istinaden davacı adına 22/07/2004-24/02/2009 tarihleri arasında … sicil sayılı … Sigorta Ara. Hizm. Ltd. Şti. ne ait işyerinden bildirilen 1624 günlük hizmetinin fiili olmadığı gerekçesiyle iptal edilmesi sonucu, başlangıç tarihinden itibaren iptal edildiğini beyanla, yaşlılık aylığının iptaline yönelik Kurum işleminin iptali ile yeniden bağlanması, ödenmeyen aylıkların faizi ile tahsilini talep etmiş birleşen davalarda ise, Kurumca davacı adına tahakkuk ettirilen yersiz aylık ödemesi, yersiz sağlık karnesi kullanımı ve sağlık giderine ilişkin borçların tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itiraz nedeniyle itirazın iptalini, takibin devamı ile icra inkar tazminatının talep edildiği, yapılan yargılama neticesinde asıl davanın reddine, birleşen davaların kabulüne, icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Öte yandan, alacağın likit ve belli olması gerekir. Başka bir ifade ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Davalıya yapılan yersiz ödemelerin yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın %40’ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. (02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 11. maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmiştir.) İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, somut olayda, itirazın iptaline konu birleşen dava dosyaları yönünden, yersiz ödenen ve icra takibine konu yapılan aylık, sağlık gideri, sağlık karnesi kullanımından kaynaklı borçların takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının, belli ve sabit bir başka ifadeyle likit olup olmadığı konusunda, irdeleme yapılmaksızın Mahkemece, takibe konu alacağın tartışmalı olduğu ve yargılamayı gerektirdiği gerekçesine dayanılarak, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 24.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.