Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/12928 E. 2022/1107 K. 26.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12928
KARAR NO : 2022/1107
KARAR TARİHİ : 26.01.2022

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı Kurum, iş bu davada, iş kazası sonucu sürekli iş görmezlik durumuna düşen sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masraflar ile aynı kazada ölen başka bir sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tahsil istemiş, birleşen esasta ise hak sahiplerine bağlanan gelirlerde meydana gelen artışların tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak asıl davanın yazılı biçimde kısmen kabulüne, birleşen davanın ise artışlara yönelik davanın reddine hükmedilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).
Önceki bozma ilâmında ” Somut olayda, davalı işverene ait ve sigortalısı … idaresindeki tır, arıza nedeniyle taşıt yolunun sağ şeridi üzerine ve yola taşmış durumda park edilmiş, arkadan gelen ve aynı işverene ait olup sürücüsü malul sigortalı … olan ve …’ın da refakatçi personel olarak içinde bulunduğu tır, yardım etmek üzere park halindeki tırın önüne geçip durmuş, … arızalı araca gaz vererek, … ve arızalı aracın sürücüsü … ise taşıt yolunda motorun havasını almaya çalışırken, davalı üçüncü kişi … idaresindeki tır, önce park halindeki arızalı tıra yandan çarpmış, sonra … ve …’ye daha sonrada yardım için duran bir öndeki tıra çarpmış, 16.01.2000 tarihinde meydana gelen anılan trafik iş kazası sonucu, sigortalı sürücü … ile sigortalı personel … vefat etmiş, diğer sigortalı sürücü … de sürekli iş göremezlik durumuna girmiştir. Ceza davası, davalı sürücü … ile dava dışı malul sürücü … aleyhine açılmış, birbirini teyit eden Adli Tıp ve Fen Heyeti raporlarında, davalı sürücü …’ya 2/8, ölü sürücü …’e 5/8, ölü personel …’a 1/8 oranında kusur izafe edilmiş, …’in kusurunun bulunmadığı belirtilmiş, …’nın mahkûmiyetine, …’in beraatine dair karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Mahkemece alınan 19.02.2010 tarihli heyet raporunda ise; davalı işverene %20, davalı sürücüye %25, ölü sürücü …’ye %40, malul sürücü …’e %15 oranında kusur verilmiştir.
506 sayılı yasanın 26/1. maddesine göre işverenin rücu alacağından sorumluluğu ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Anılan maddede işverenin sorumluluğunu gerektiren eylem ve davranışlar ise “İşverenin kastı”, “İşverenin işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğiyle ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi” ve “İşverenin suç sayılır eylemi” olarak belirtilmiştir. Anılan maddenin ikinci fıkrası ise; iş kazasının üçüncü bir kişinin kasıt veya kusurundan kaynaklanması halinde kurumca yapılan sigorta yardımlarının zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edileceğini düzenlemiştir. Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmüne göre de; hukuk hâkimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi kusurun takdiri ve zararının miktarını tayin hususunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Kuşkusuz, ceza ilamının maddi olguların tespitine ilişkin kısmı hukuk hâkimini bağlar. Temyize konu davaya dayanak teşkil eden kusur raporu, 506 sayılı Yasanın 26. maddesine uygun olarak düzenlenmiş bir rapor niteliğini taşımamaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre gerek davalı işverenin gerekse diğer davalının, ölümle ve maluliyetle sonuçlanan kazalar yönünden 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamında kusur durumlarının irdelenip oran ve aidiyetinin belirlenmesi yönünde uzman bilirkişi kurulundan kusur raporu alınması, bu belirleme yapılırken iş kazasının meydana gelmesinde kastı veya kusuru bulunup da aynı iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine kurumca rücu edilemeyeceğine ilişkin 506 sayılı Yasanın 26. maddesinin son bendi hükmünün de gözden uzak tutulmaması gerekir. Diğer yandan, ilk peşin değerli gelirlerin miktar ve onay tarihleri gereği gibi araştırılıp açıklığa kavuşturulmaksızın hükmü temyiz eden taraflar aleyhine olacak şekilde miktar ve onay tarihleri esas alınarak yazılı biçimde karar tesis edilmesi yerinde görülmemiştir. Kuşkusuz hükmü temyiz etmeyen davalı sürücü yönünden davacı kurum lehine oluşan usulü kazanılmış hak durumu göz önünde bulundurulmalıdır. .” şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.
Eldeki davada ise; Bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereği mahkemece tam olarak yerine getirilmemiştir. İnceleme konusu davada, dava dışı sürücü …’ün %60, davalı sürücü …’ün %40 kusurlu olduğunu bildiren kusur raporu hükme esas alınmış ve hüküm kurulmuştur. Dosyadaki bilgi ve belgelerden ise, aynı kazada vefat Eden … hak sahipleri tarafından açılan … 1 İş Mahkemesinin 2004/1060 E sayılı dosyasında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün %20, …’ün %25, …’ün %40, …’in %15 kusurlu olduğuna dair kusur raporu alındığı, yine aynı kaza olayı ile ilgili açılan … 3 İş Mahkemesinin 2003/1695 E sayılı dosyasından alınan olaya ilişkin kusur raporunda Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün %20, …’ün %25, …’ün %40, …’in %15 kusurlu olduğunun bildirildiği, Ceza davasında ise, hükme esas alınan kusur raporunda davalı sürücü …’ün 2/8, ölü sürücü …’ün 5/8 ve personel … Güngen’in 1/8 oranında kusurlu olduğunu bildiren kusur raporunun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin hükme esas aldığı kusur raporunda, ceza yargılamasında alınan kusur raporu ile hak sahipleri tarafından açılan davalarda alınan kusur raporlarında ki kusur oran ve aidiyetlerindeki çelişkinin giderilmediği anlaşılmakla, önceki bozma ilamında belirtilen hususlarda dikkate alınarak, oluşan usuli müktesep hakkın da gözetilmesi suretiyle olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden uygun bir kusur raporu alınmalı ve mevcut raporlar arasındaki çelişkiler giderilerek elde edilecek sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 26/01/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.