Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/12544 E. 2023/113 K. 10.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12544
KARAR NO : 2023/113
KARAR TARİHİ : 10.01.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ: Lüleburgaz İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki meslek hastalığı iddiasına dayanan maddi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı işyerinde 01.04.2002 tarihinde işe başladığını, işe başlamadan önce tüm yönleri ile sağlıklı olduğuna dair sağlık raporları aldığını ve bunun üzerine işe kabul edilip işbaşı yaptığını, müvekkilinin davalı iş yerinde sürekli olarak yerdeki cam kırıklarını toplayıp palet üzerine koyma işini yapması nedeniyle devamlı yere eğilip kalkmasına bağlı olarak meslek hastalıklarından kabul edilen bel fıtığı olduğunu, başvurusu üzerine SGK’nın müvekkilinin
bu nedenle %13,10 oranında sürekli iş göremezlik oranı bulunduğunu tespit ettiğini, bu maluliyet oranına müvekkilinin itiraz ettiğini, itirazı üzerine maluliyet tespit çalışmalarının Yüksek Sağlık Kurulun’ca sürdürüldüğünü, malul kalması sebebiyle meslekte kazanma gücünün bir kısmını kaybeden müvekkilinin Türk Borçlar Kanunu’na göre davalı işverene karşı maddi tazminat talep hakkını kazandığını, müvekkiline ödenen aylık ücretlerin bordrolarında aynen gösterildiğini beyanla 5.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yapmış olduğu işin anılan meslek hastalığına yakalanmasını gerektirecek bir iş olmadığını, davacının temper şefliği bünyesinde Şubat 2016 – Nisan 2017 tarihleri arasında çalıştığını, temper gabarilerinin üretime hazırlanması işinin verildiğini, gün içinde yaptığı işin üretimde kullanılan gabarilerin kullanım açısından uygunluğunu kontrol etmek, uygun olmayanların bakımını yapmak olduğunu, bakımdan kastın; ağırlıkları 100 – 200 gr. arasında olan komparatör saatlerinin eksiklerini tamamlamak ve bozuk olanları tamir etmek olduğunu, oturarak çalıştığını, gabarileri kendi gücüyle taşıması veya itmesinin söz konusu olmadığını, forklift ve transpalet yardımıyla taşındıklarını, çalışma süresi boyunca temper kalıp atölyesinde diğer kalıp ustaları ile aynı ortamda çalıştığını, davalı tarafından, davacı dahil tüm çalışanlara koruyucu malzemeler verildiğini, işyeri dosyasında yer alan eğitim katılım formları ve diğer bilgi/belgelerin bu durumu kanıtladığını, davacının meslek hastalığına yakalandığı ve bunun kusurunun işverene ait olduğu yolundaki iddialarının mesnetsiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı hakkında SGK tarafından bildirilen maluliyet oranını kabul etmediklerini, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte; davanın kabulüne karar verilecek ise, dava konusu meslek hastalığı nedeni ile SGK tarafından davacıya ödenen tutarlarının tespit olunarak, bu tutarların belirlenecek olan tazminat tutarından indirilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında davacının bel fıtığı hastalığının mesleki olmadığının Adli Tıp Kurumu tarafından tespit edildiği, davacının hastalığının davalı nezdindeki çalışmasından dolayı ortaya çıktığının ispat edilemediği, ilgili Adli Tıp Kurumu raporlarında da belirtildiği üzere bel fıtığının böyle bir işte çalışmayan kişilerde de görülebileceği, iş yeri dışındaki herhangi bir eylem sırasında da ortaya çıkabileceği, bu bağlamda davacının yakalandığı hastalıktan dolayı davalının kusurundan söz edilemeyeceği, 22/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda olayın iş kazası olmadığının belirtildiği, meslek hastalığı ile ilgili açıklama yapılmadığı, raporun soyut ve gerekçesiz olduğu, işverene hangi gerekçe ile kusur izafe edildiğinin yeterince açıklanmadığı, davacının hastalığının mesleki olmaması nedeniyle davalıya kusur izafe edilen bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceği göz önüne alınarak; söz konusu hastalığın mesleki olmaması ve davalı işverenin kusurunun bulunmaması gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkilinin % 13,10 maluliyetinin tespit tarihi olan 10.06.2015 tarihi ile % 0 maluliyet tespit tarihi olan 11/09/2017 tarihi arasında malul olduğunu, SGK’nın müvekkiline maluliyet aylığı ödediğini, müvekkilinin daha önce hiçbir yerde çalışmadığını, sağlık raporu aldıktan sonra 01.04.2002 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığını, yaptığı işin her gün zeminden 600-700 kez 2-7 kg ağırlığındaki camları kaldırıp 70-80 cm yüksekliğindeki palete koyma ve ayrıca 25 kg ağırlığındaki boya bidonlarını kaldırma taşıma, 30 litre ağırlığındaki alkol bidonlarını kaldırma taşıma işi olduğunu, davacının bu işleri yaparken bel ağrılarının meydana geldiğini, Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nden alınan 06/07/2007 tarihli raporunda lomber disk hernisi hastalığına yakalandığının, ağır işlerde çalışmasının sakıncalı olduğunun belirtildiğini, … Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde de disk hernisi hastalığının mesleki olduğunun tespit edildiğini, SGK Sağlık Kurulu’nun 02/08/2016 tarihli kararı ile davacıda meslek hastalığı olduğunun, iki yıl sonra kontrol kaydı ile %13,10 derecesinde malul kaldığının, meslek hastalığının başlama tarihinin 10/06/2015 olduğunun tespit edildiğini, davacının bu tarihten sonra bir süre daha çalıştığını ve ağrıları ve çalışmasının sağlığı açısından sakıncalı olduğunu anladığından 05.04.2017 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, işten ayrılmasından sonra … Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde 12.06.2017 tarihli kontrol muayenesinde maluliyetine neden olan hastalıklarının azalması ile maluliyetinin kalmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin kontrol muayenesinden 3-4 ay önce işten ayrılmamış olsa maluliyetinin devam edeceğini, Yüksek Sağlık Kurulu’nun 10.01.2018 tarihli kararı ile müvekkilinin hastalığının mesleki olduğunu, maluliyetinin bulunmadığına karar verildiğini, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nin 15.04.2019 tarihli raporunda müvekkilinde lomber discopati hastalığının bulunduğu, disk hernisinin işi dışında herhangi bir eylem sırasında da ortaya çıkabileceği, hastalığın mesleki olup olmadığının belirlenemediği, maluliyet oranı hakkında görüş bildirilemediğinin belirtildiğini, Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunun 12/03/2020 tarihli raporunda da benzer şekilde görüş bildirildiğini, bu kararın önceki kararın tekrarı niteliğinde olduğunu, müvekkilinin askerlik hizmetinin bitiminden sonra tam teşekküllü hastaneden sağlık raporu aldığını, davalı işyerindeki işten başka bir işte çalışmadığını, SGK kayıtlarından da bu hususun belli olduğunu, davacının çalışmasını sürdürürken %13,10 oranında malul kaldığının tespit edildiğini, lomber disk hernisi hastalığının başka işlerde çalışma sonucunda meydana gelebilmesinin müvekkilinin hastalığının yaptığı işten kaynaklanmadığının kabulünü gerektirmeyeceğini, Adli Tıp Kurumu tespitlerinin varsayımlara dayalı olduğunu ve müvekkilinin durumuna uygun düşmediğini, mahkemenin davacının hastalığının çalıştığı işten kaynaklanıp kaynaklanmadığının üzerinde durması gerektiğini, müvekkilinin 10.06.2015- 11.09.2017 tarihleri arasında %13,10 oranında malul olduğunu, Adli Tıp Kurum raporlarının müvekkilinin bu dönemde malul olmadığı anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin bu iki tarih arasındaki dönem için tazminat talep hakkı bulunduğunu istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, davalı sigortalının çalışma şekli iş güvenliği uzmanı makine mühendisi bilirkişi eşliğinde yapılan keşifte dinlenen tanık beyanlarıyla belirlenmiştir. Dolayısıyla Yüksek Sağlık Kurulu ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’ndan alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu İkinci Üst Kurulu’ndan alınan raporda da davacı sigortalının hastalığının mesleki olup olmadığının belirlenemediğinin belirtilmiş olması karşısında mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının yerinde olduğundan bahisle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, müvekkilinin % 13,10 maluliyetinin tespit tarihi olan 10/6/2015 tarihi ile % 0 maluliyet tespit tarihi olan 11.09.2017 tarihi arasında malul olduğunu, SGK’nın müvekkiline maluliyet aylığı ödediğini, müvekkilinin daha önce hiçbir yerde çalışmadığını, sağlık raporu aldıktan sonra 01.04.2002 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığını, yaptığı işin her gün zeminden 600-700 kez 2-7 kg ağırlığındaki camları kaldırıp 70-80 cm yüksekliğindeki palete koyma ve ayrıca 25 kg ağırlığındaki boya bidonlarını kaldırma taşıma, 30 litre ağırlığındaki alkol bidonlarını kaldırma taşıma işi olduğunu, davacının bu işleri yaparken bel ağrılarının meydana geldiğini, Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nden alınan 06.07.2007 tarihli raporunda lomber disk hernisi hastalığına yakalandığının, ağır işlerde çalışmasının sakıncalı olduğunun belirtildiğini, … Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde de disk hernisi hastalığının mesleki olduğunun tespit edildiğini, SGK Sağlık Kurulu’nun 02/08/2016 tarihli kararı ile davacıda meslek hastalığı olduğunun, iki yıl sonra kontrol kaydı ile %13,10 derecesinde malul kaldığının, meslek hastalığının başlama tarihinin 10/06/2015 olduğunun tespit edildiğini, davacının bu tarihten sonra bir süre daha çalıştığını ve ağrıları ve çalışmasının sağlığı açısından sakıncalı olduğunu anladığından 05/04/2017 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, işten ayrılmasından sonra … Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde 12/06/2017 tarihli kontrol muayenesinde maluliyetine neden olan hastalıklarının azalması ile maluliyetinin kalmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin kontrol muayenesinden 3-4 ay önce işten ayrılmamış olsa maluliyetinin devam edeceğini, Yüksek Sağlık Kurulu’nun 10/01/2018 tarihli kararı ile müvekkilinin hastalığının mesleki olduğunu, maluliyetinin bulunmadığına karar verildiğini, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nin 15/04/2019 tarihli raporunda müvekkilinde lomber discopati hastalığının bulunduğu, disk hernisinin işi dışında herhangi bir eylem sırasında da ortaya çıkabileceği, hastalığın mesleki olup olmadığının belirlenemediği, maluliyet oranı hakkında görüş bildirilemediğinin belirtildiğini, Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunun 12/03/2020 tarihli raporunda da benzer şekilde görüş bildirildiğini, bu kararın önceki kararın tekrarı niteliğinde olduğunu, müvekkilinin askerlik hizmetinin bitiminden sonra tam teşekküllü hastaneden sağlık raporu aldığını, davalı işyerindeki işten başka bir işte çalışmadığını, SGK kayıtlarından da bu hususun belli olduğunu, davacının çalışmasını sürdürürken %13,10 oranında malul kaldığının tespit edildiğini, lomber disk hernisi hastalığının başka işlerde çalışma sonucunda meydana gelebilmesinin müvekkilinin hastalığının yaptığı işten kaynaklanmadığının kabulünü gerektirmeyeceğini, Adli Tıp Kurumu tespitlerinin varsayımlara dayalı olduğunu ve müvekkilinin durumuna uygun düşmediğini, mahkemenin davacının hastalığının çalıştığı işten kaynaklanıp kaynaklanmadığının üzerinde durması gerektiğini, müvekkilinin 10/06/2015-11/09/2017 tarihleri arasında %13,10 oranında malul olduğunu, Adli Tıp Kurum raporlarının müvekkilinin bu dönemde malul olmadığı anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin bu iki tarih arasındaki dönem için tazminat talep hakkı bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, işverenlik sıfatının tespiti giderek dava … Cam Otomotiv A.Ş.’ne karşı açılmış olmasına karşın farklı tüzel kişiler hakkında hüküm kurulmasının yerinde olup olmadığı noktalarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’ncü maddesinin birinci fıkrasının d bendi, aynı yasanın 297’nci ve 371’nci maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosya kapsamından, davacı vekilinin 04/04/2017 tarihli dava dilekçesinde davalı olarak … Cam Otomotiv A.Ş.’yi davalı olarak gösterdiği, İlk Derece Mahkemesi’nin tensip zaptının düzenlenmesinden itibaren davalının ticaret ünvanını dava dilekçesinden farklı olarak … Cam Sanayi A.Ş. Otocam Fabrikası olarak belirtmeye başladığı, yine dava dilekçesinin tebliğ edildiği mazbataya dahi davalı olarak … Cam Sanayi A.Ş. Otocam Fabrikası yazıldığı, sonrasında davalı tarafın aşamalardaki vekilleri Av….ile Av….’in dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … Cam Otomotiv A.Ş. adına vekaletname ibraz ettikleri ancak adı geçen vekillerin dahi davaya cevap dilekçeleri ve aşamalardaki diğer dilekçelerinde davalı olarak … Cam Sanayi A.Ş.’yi gösterdikleri, dosya kapsamında yer alan ve davacıya ait olan iş yeri tarafından düzenlenmiş belgelerde davacının işvereni olarak … Cam Sanayi A.Ş. olarak görünse de davacının hizmet döküm cetvelininin UYAP üzerinden elektronik olarak temin edilip incelenmesi neticesinde işverenin 2002 yılından günümüze kadar … Cam Otomotiv A.Ş. olarak tespit edildiği, İlk Derece Mahkemesi’nin davanın reddine dair kararının karar başlığında davalının … Cam Sanayi A.Ş. Otocam Fabrikası olarak gösterildiği, istinaf aşamasında davalı vekili tarafından ibraz edilen dilekçe ile … Cam Fabrikası A.Ş.’nin Türkiye … ve Cam Fabrikaları A.Ş.’ye devredildiği ve bu suretle anılan şirketin tüzel kişiliğinin sonlandığının belirtildiği ve dilekçe ekinde Türkiye … ve Cam Fabrikaları A.Ş. adına vekaletname ibraz edildiği, bölge adliye mahkemesinin davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının başlığında ise davalı olarak Türkiye … ve Cam Fabrikaları A.Ş.’nin gösterildiği, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … Cam Otomotiv A.Ş. yönünden davacı tarafça 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. Maddesi kapsamında verilmiş bir dilekçe bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bir davada hükmün ancak davanın tarafları hakkında kurulabileceği açık olduğuna göre somut olayda dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … Cam Otomotiv A.Ş. dışındaki başka tüzel kişiler hakkında karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; … Cam Sanayi A.Ş. ile Kurum kayıtlarında davacının işvereni olarak görünen ve dava dilekçesinde de davalı olarak belirtilen … Cam Otomotiv A.Ş. arasında devir, intikal, bölünme ya da birleşme ilişkisi bulunup bulunmadığını, keza Bölge Adliye Mahkemesi’nce hakkında hüküm kurulan ve karar ilamı başlığında da davalı olarak gösterilen Türkiye … ve Cam Fabrikaları A.Ş. ile … Cam Sanayi A.Ş. ve … Cam Otomotiv A.Ş. arasında aynı şekilde bir devir, intikal, bölünme veya birleşme ilişkisi bulunup bulunmadığını, giderek davacıda meslek hastalığına yol açtığı iddia olunan çalışmaların dönemleri dikkate alınarak o dönemlerde davacının hangi işverenin/işverenlerin sigortalısı olduğunu tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlemek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.