Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/12083 E. 2022/3814 K. 17.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12083
KARAR NO : 2022/3814
KARAR TARİHİ : 17.03.2022

Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : … Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Dava, Kurum işleminin iptali tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına,
dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üye …’ın muhalefetine karşı; Başkan V. … Üyeler; …, … ve …’ün oylarıyla ve oyçokluğuyla 17/03/2022 gününde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık, “daha önce fiili birlikteliği nedeni ile kız çocuğu hak sahibi sıfatı ile murisinden aldığı aylığın mahkeme kararından sonra kesilmesi üzerine, kuruma birlikte yaşanmadığı, ayrı yaşandığı belirtilerek yeniden aylık bağlanması başvurusu üzerine, kurumun önceki karara dayanarak aylık bağlamama işleminin hukuka uygun olup olmadığı, bu konuda kurumca araştırma yapılmadan hak sahibi kız çocuğunun mahkemeye başvurarak karar almasının gerekip gerekmediği, kurumun araştırma yapmadığı durumda mahkemenin bu araştırmayı yapıp yapmayacağı, kısaca maddi olguya dayalı ve mahkeme kararı ile sadece karar verilen dosyada davadan önceki fiili birlikteliği saptayan ilamın aylık bağlamama koşulları içinde yer alıp almadığı” noktasında toplanmaktadır.
2. Sosyal Güvenlik Hakkının niteliği: Anayasa’nın 60. Maddesi uyarınca “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”. Belirtmek gerekir ki; Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir anayasal haktır ve kamu düzenindendir.
3. 5510 sayılı Kanunu’nun 34/.b.3 maddesine göre “Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının, her birine % 25’i oranında aylık bağlanır”. Hak sahiplerinin aylıklarının başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanmasını düzenleyen 35. maddesinde ise “Hak sahiplerine bağlanan aylıklar 34 üncü maddede belirtilen şartların ortadan kalktığı tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilir” ve “Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde, 34 üncü maddede belirtilen şartlar saklı kalmak kaydıyla, müracaat tarihini takip eden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır” düzenlemesi yer almıştır.
4. Anılan kanunun 56. maddesindeki “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır” hükmü istisnai bir hükümdür. 34 üncü madde hakkın kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla kanun sistematiğine sonradan eklenmiş, tartışmalara karşı olan bir kesme nedenidir. Aylık bağlanma işleminden sonra Kurum denetim elemanları aracılığıyla yapılan denetim sonucunda boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilen eşin aylığı kesilmektedir. Bu birliktelik fiili bir durum olup boşanan kadının aylığını tamamen ortadan kaldıran bir neden değildir. Fiili birlikteliğin sona ermesinden sonra başvuru halinde aylık derhal bağlanmalıdır. Aylık bağlanma koşullarında boşanma kararı hukuki geçerliliğini koruduğundan, davacının ilk defa aylık bağlanma işlemlerinden farklı bir işlem yapmasına gerek yoktur. Bunun aksine işlemler kanun koyucunun iradesi dışında ayrı bir aylık bağlama nedeni ihdası olup, bu yargının görevi değildir. Kanun koyucu aylık bağlama koşulları içinde 34 üncü maddede “dul kalan kızların kocaları ile birlikte yaşamama” saymamıştır. Esas olan aylığın hemen bağlanmasıdır.
5. Belirtmek gerekir ki, fiili birlikteliği belirleyen, maddi olguya dayalı mahkeme kararı bir tespit kararı niteliğinde olup, sadece kendi dönemi için dikkate alınır ve kesin delil niteliğine taşır. Karara konu dönemden sonra gerçekleşecek fiili durumları kapsamaz.
6. Diğer taraftan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun aylık bağlama koşulları arasında, “boşandığı eşi ile fiili birlikte yaşama” sayılmamış, aksine anılan kanunun 56. maddesinde bu bir kesilme nedeni olarak sayılmıştır. Anılan kanunda, kesilmeden sonra bağlanması için başvuru halinde yeniden bağlanma için bu koşul sayılmadığı gibi mahkemenin bu konuda bir kararının gerektiği de düzenlenmemiştir. Örneğin kız çocuğu olarak hak sahibi kadının fiili birlikte yaşadığı saptanan eşinin ölümü halinde, kurum önceki karara dayanarak aylık bağlamayacağını belirtemeyecektir. O halde kız çocuğu hak sahibi olarak ayrı yaşadıklarını belirterek aylık bağlanmasını talep ettiğinde, bu istemi de doğrudan reddedilmelidir. Kurum aylık bağlamalı, ancak fiili birlikteliğin devam ettiği yönünde bir inceleme ve denetimden sonra aylık bağlama işlemini iptal etmelidir.
7. Ayrıca belirtmek gerekir ki kurumun idari nitelikte bir işlemdir. Temel hak ve özgürlükleri sınırlayan, onlara müdahale niteliği taşıyan işlemlerde ve verilmiş bir hakkı, izni veya yetkiyi geri alan işlemlerde bu işlemlerin başvuranlar yönünden ağır sonuçlar doğuracağı hususu dikkate alındığında, kurumun 5510 sayılı mevzuat hükümlerine uyarak işleminde yasal mevzuat içinde kalarak gerekçe yükümlülüğüne uyması gerekmektedir. Zira kurum, davacı hak sahibi kadının aylık bağlama talebi üzerine bağlamama işlemini, gerçek ve hukuka uygun, sebep ya da sebeplere dayandırmak zorundadır. Kurumun dayandığı sebebin gerçek olması, usulüne uygun olarak yapılan tespitlerle ortaya konulmuş bulunmasını anlatır. Hak sahibi kadın karardan sonra da boşandığı eşi ile ayrı yaşadığını iddia ediyor ve murisinden dolayı yetim aylığı bağlanmasını talep ediyor ise kurumun daha önceki kararı dayanak yaparak aylık bağlanmayacağı işlemine gitmesinin ve araştırma yapmamasının yasal mevzuat içinde bir yeri bulunmamaktadır. Bu kurumun işlemini neden ve gerekçe açısından, hukuka aykırı kılacaktır.
8. Somut uyuşmazlıkta, daha önce fiili birlikteliği mahkeme kararı ile sabit olan davacı, aylık bağlama koşullarını tekrar taşıdığını, ayrı yaşadığını belgelendirerek kuruma başvurmuştur. Kurumun sosyal güvenlik hakkını ortadan kaldıracak şekilde aylık bağlama şartları içinde yer alamayan ve önceki maddi olguyu saptayıp, kesin hüküm teşkil etmeyen karara dayanarak aylık bağlanması işlemini reddetmesi hukuka aykırıdır. Kararın bu gerekçe ile bozulması gerekirken, aylık bağlanma şartı olmayan ve kurumca kesme nedeni olarak araştırılması gereken fiili birlikteliğin, mahkemece araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin yerinde olduğu yönünde onama gerekçesine katılınmamıştır.