Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/11747 E. 2021/16930 K. 29.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/11747
KARAR NO : 2021/16930
KARAR TARİHİ : 29.12.2021

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamımızda, “…mahkemece, 5510 sayılı Yasanın 96/a maddesi uyarınca değerlendirme yapılıp zamanaşımı hususu da irdelenerek karar verilmesi gerekirken …” hususları belirtilmiş olup, bozma sonrası mahkemece, davaya konu alacağın zamanaşımına uğramadığı kanaatine varılmakla birlikte, bir önceki kararın gerekçesiyle aynı olan “…Davacıya ölüm aylığını 1990, yaşlılık aylığının 1973 yılında bağlanması göz önünde bulundurulduğunda sonradan yürürlüğe giren yasal düzenlemelerin önceki kanunla oluşan yasal düzenlemeleri ortadan kaldıramayacağı yönündeki temel hukuk kuralı gereği davacı hakkında uygulanamayacağı değerlendirilmekle davanın reddine…” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar bir ara kararı olsa da; Mahkemece, Yargıtay’ın bozma ilamına uyulması durumunda, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve Mahkeme bu kararından dönemeyeceği gibi bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorundadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usûl işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Nitekim; Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117; 07.10.1990 gün 439-562; 19.02.1992 gün 635-82; 23.02.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 Esas 2006/573 Karar; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 Esas 2008/632 Karar ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 Esas 2010/87 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, mahkemece uyulan bozma ilamımızda da belirtildiği üzere, 5510 sayılı Yasa’nın 96/a maddesi kapsamında değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 29.12.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.