Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/10975 E. 2022/11757 K. 04.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10975
KARAR NO : 2022/11757
KARAR TARİHİ : 04.10.2022

Mahkemesi :İş Mahkemesi
No :

Dava, yersiz ödendiği iddiası ile davalı hakkında yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilâmında belirtildiği şekilde; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen ilk karar, dairemizin Bozma ilamı ile; “…; öncelikle davalı hakkında davacı kurum tarafından 5510 sayılı Yasa’ya 6385 sayılı Yasa ile eklenen geçici 47’nci madde kapsamında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, ayrıca 03.03.2007-18.06.2007 tarihleri arasında geçen çalışma ile 04.04.2010-31.12.2011 tarihleri arasında geçen çalışmalar ve … sicil numaralı işyerinin de kime ait olduğu hususu üzerinde durularak 5335 sayılı Yasa kapsamına girip girmediği hususunda irdeleme yapılması ile … AŞ’ye ait olduğunun anlaşılması halinde bu dönemde yapılan ödemelerin de iadesinin gerektiğinin gözetilmesi ile davacı hakkında yapılan sosyal güvenlik destek primleri ödemeleri ve somut olayın özellikleri dikkate alındığında davalı kurum alacağının 5510 sayılı Yasa’nın 96’ncı maddesinin “b” bendi kapsamında belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi…”gereğine işaret edilerek araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. …, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. …, … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 …, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Eldeki davada ise, bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmakta olup, mahkemece, uyulan bozma ilamı ile oluşan usuli kazanılmış hak çerçevesinde, öncelikle davalı Kurumdan 5510 Sayılı Yasanın geçici 47. maddesi kapsamında davacı hakkında tahakkuk ettirilen borcun 6111 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan yapılandırma ile borcun miktarının değişip değişmediği, devamında ise, davacının 5335 sayılı Yasanın 30. maddesi hükmü kapsamı dışında özel işyerleri nezdinde geçen çalışma dönemleri içerisinde kalan borç tutarı bakımından, iade sebebi oluşmamakla, tahakkuk ettirilen borç kapsamından çıkartılması ile 5510 sayılı Yasanın 96. maddesinin “b” bendine uygun şekilde bir uygulama ile sonucuna göre takibin hangi miktar üzerinden devam etmesi gerektiği ve alacak likit olmakla, icra inkar tazminatına hükmedilmesi gereği, davalı kurum işlemleri netleştirilmek suretiyle ve açıklıkla belirlendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca araştırma ve irdeleme yapıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalıya iadesine, 04.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.