YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10731
KARAR NO : 2021/17019
KARAR TARİHİ : 30.12.2021
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
24.12.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle açılan bu davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir. Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar…” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, özellikle kaza mahallinin yeterince aydınlatılıp aydınlatılmadığı ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Eldeki dava dosyası incelendiğinde, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosya içinde bulunan ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen davaya konu olayda ölen diğer sigortalıya ait rücuen tazminat dava dosyasının ve bu dosyada ki, hükme dayanak bilirkişi raporunda belirtilen hususların irdelenmediği, anılan raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmediği gibi, bu raporlarda bulunan farklı kusur oranlarının izahının yapılmadan kusur takdirine gidildiği görülmekle, anılan tüm bu hususlar dikkate alınarak, olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden uygun bir kusur raporu alınarak, raporlar arasındaki çelişkiler giderilerek, sonucuna göre karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Ayrıca hükmün karar başlığında işverenin sıfatı … olarak yazılmışsa da, davacının talebine ve işverenin gerçek unvanına göre eksik ve yanlış taraf sıfatı kullanılması da yanlıştır. Bunun yanında alt işveren Türksan şirketi yetkilisinin açılan ceza davasında kusurlu bulunarak hakkında verilen hükmün kesinleştiği anlaşılmakla, alınacak kusur bilirkişi raporunda bu durumda değerlendirilerek, tarafların kusur durumları ile sorumluluk oranları belirlenmeli ve bu esaslara uygun kurulacak hükümde, kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilmelidir.
O hâlde, davacı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.