YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10308
KARAR NO : 2022/294
KARAR TARİHİ : 12.01.2022
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen aylıkların istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili ile dava dışı … tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-6100 sayılı HMK’nun 341 maddesinde göre; İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği, aynı kanunun 362/1-f bendine göre “Geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlara” karşı temyiz kanunu yoluna başvuru yapılamayacağı belirtilmiştir
Bu durumda, HMK 389 ve sonraki maddelerinde düzenlenen tedbir kararları, söz konusu Kanunun 341 vd. maddelerine göre temyiz yolu ile incelenemediğinden, mahkeme kararına yönelik dava dışı …’ın temyiz hakkı bulunmadığından temyiz talebinin reddine,
2-Dosya kapsamı incelendiğinde, hakkında verilen boşanma kararı üzerine, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamındaki iştirakçi babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla anılan Kanun hükümlerine göre davalıya bağlanan yetim (ölüm) aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle 01.08.2013 günü itibariyle kesildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa’nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, her ne kadar mahkemece bir kısım araştırma yapılarak yazılı şekilde karar verilmiş ise de, aylığın kesilmesine esas tutulan denetim tutanağında adı geçen tanıkların bilgisine başvurulmalı, davalı …’nin aynı olay nedeniyle aksine kurum işleminin iptali istemli davasının sonucu araştırılmalı, bu kapsamda … 2. İdare Mahkemesinin 2016/474 E. nolu dava dosyası ikmal edilerek dosyadaki deliller irdelenip, kesinleşip kesinleşmediği de belirlenmek suretiyle, tüm deliller nazarında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.