Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/9800 E. 2022/6856 K. 10.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/9800
KARAR NO : 2022/6856
KARAR TARİHİ : 10.05.2022

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Dava, fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile bir kısım sigortalılığının geçersizliği sonucunda yaşlılık aylığı şartlarını kaybettiğinden bahisle yersiz olduğu iddiası ile yapılan kurum borç tahakkuku işleminin iptali ile Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair, karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 09/04/2015 tarihli karar, dairemizin Bozma ilamı ile; “…..öncelikle davalı Kurumca, davalı şirket nezdinde fiilen çalıştığı kabul edilen sigortalıların olup olmadığı hususu netleştirilmeli, var ise bu kişilerin ifadelerine başvurulmalı, davalı şirket hakkında vergi ve muhtasar kayıtlarının olup olmadığı ile kayıtlarda davacının adının geçip geçmediği hususu araştırılmalı, alınan beyanlardan gece bekçisi olarak çalıştığını iddia eden davacı hakkında kolluk kayıtlarında, Kimlik Bildirme Kanunu kapsamında, herhangi bir yazılı kaydın bulunup bulunmadığı ile Kurum işlemiyle 63 sigortalı hakkında sigortalılık iptali yoluna gidilmesi karşısında daha önceden davacı ile aynı yönde dava açan kişilerin araştırılması ile bu kişiler hakkında veya bu kişilerce Kurum işlemine karşı açılmış olan davalarda, kabul yönünde karar verilip de kesinleşmesi halinde bordrolu tanık vasfı kazanacağından, bu kişilerin de dinlenmeleri, Mahkemece, dinlenen tanıkların tamamının bildirimlerinin Kurumca iptal edilmesi karşısında, çalışılan yerde birden fazla işyeri olup olmadığı ile var ise bu işyerlerinde işveren veyahut kayıtlar ile tespit edilebilecek komşu işyeri çalışanlarının da beyanlarına başvurulmalı ve Kurum müfettiş raporu içeriğindeki iddialar irdelenmeli, çalışmayı tespit edebilecek nitelikte davacı lehine yazılı belgelerinin bulunup bulunmadığı hususu da ayrıntılı irdeleme sonucunda ve çalışmanın fiili olup olmadığı hususunda tüm deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi…” gereğine işaret edilerek araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Ayrıntıları Hukuk Genel Kurulunun 10.12.2019 günlü ve 2015/10-3241 Esas, 2019/1325 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere; mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 7.10.1990 gün 439-562; 19.2.1992 gün 635-82; 23.2.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. 2008/632 K ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. 2010/87 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Eldeki davada ise, bozma sonrasında, davacının çalışmalarının geçtiğini iddia ettiği gece bekçiliği işyerinde geçen çalışmaların varlığı açısından, uyulan bozma ilamı içeriği ile oluşan usuli kazanılmış hak çerçevesinde, davacı hakkında varlığı anlaşılan soruşturma dosyasının ve soruşturma aşamasında davacının verdiği ifade ve kayıtlarının getirtilmesi, iptale konu işyerinde vardiyalı çalışmaların olup olmadığı ve gece bekçiliğine ilişkin ihtiyacın varlığının araştırılması ile varlığı halinde kaç gün üzerinden bildirim yapılması gerektiği hususunun irdelenmesi, davacı hakkında Emniyet veya Jandarma karakol kayıtlarının olup olmadığı hususlarının irdelenmesi ile güvenlik açısından, işyerinden bildirime konu olan zaman diliminde her hangi bir adli olayın meydana gelip gelmediği gelmiş ise bu olaylarda davacının bir şekilde kayden belgelerinin bulunması gerekliliği ile, bildirimlerin yapıldığı tarih itibari ile 54 yaşında olan davacının herhangi bir eğitim veya sertifikasının varlığının irdelenmesi ile devamında fiili çalışma olgusunun tüm yönleri ile ve çalışma iddiasına göre işyerinin niteliği de dikkate alınarak irdelenmesi gerekirken, sadece bozma sonrasında beyanlarına başvurulan tanıkların ifadelerine göre yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde; davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.