YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/8924
KARAR NO : 2021/8176
KARAR TARİHİ : 14.06.2021
Mahkemesi : Kocaeli 2. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı fer’i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, fer’i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, murisi …’ın davalı … …’a ait işyerinde 01.02.2013-17.08.2013 tarihleri arasında kesintisiz olarak döner satışı işinde çalıştığını, ancak davalının 01.02.2013-20.03.2013 tarihleri arasındaki çalışmalarını kuruma bildirilmediğini, dolayısıyla işi giriş tarihinin 01.02.2013 olması gerekirken 20.03.2013 olarak gösterildiğini, bu nedenle murisi …’ın 01.02.2013-20.03.2013 tarihleri arasında davalı … …’a ait 1098604.41 sicil sayılı işyerinde hizmet akdiyle sürekli ayda 30 gün çalıştığının tespitene karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı … … duruşmada beyanında; davayı kabul etmediğini, …’ın dilekçede belirtilen sürede yanında çalıştığını ancak çalışmasının sürekli olup olmadığını bilmediği için bir deneme süreci koyduğunu, bu nedenle o dönemde kuruma bildirim yapmadığını beyan etmiştir.
Feri Müdahil kurum Vekili, Usul yönünden hizmet tespiti davasının 5 yıllık süre içerisinde açılmadığından hakdüşürücü süre sebebiyle, esas yönünden resmi kayıt sayılan kurum belgelerinin karşısına tanık delili ile çıkılamayacağından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARAR
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne, davacının davalıya ait 1098604 4101 sicil sayılı işyerinde 01.02.2013-20.03.2013 tarihleri arasında kesintisiz hizmet akti iye çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, feri müdahil Kurum vekilinin istinaf isteminin kabulüne, Kocaeli 2. İş Mahkemesinin 19/07/2018 tarih, 2017/276 Esas- 2018/206 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulüne, davacının murisi …’ın davalıya ait 1098604 4101 sicil sayılı işyerinde 01.02.2013-20.03.2013 tarihleri arasında kesintisiz hizmet akti ile çalıştığının tespitine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı fer’i müdahil kurum vekili çalışmanın ispatlanamadığı,davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönlerinden davanın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, hizmet tespitine ilişkindir. Davacı, murisi …’ın 01.02.2013-20.03.2013 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmektedir. …’ın nüfus kaydına mirasçılarının eşi davacı, çocukları … olduğu, davacı …’ın sadece kendi adına vekaletname verdiği anlaşılmaktadır.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s.288).
HMK 59 ve 60. maddelerde hangi hallerde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olacağı belirtilmektedir. Bu durumda maddi hukuka göre bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi halinde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğu, mecburi dava arkadaşlığında ancak birlikte dava açılabileceği veya aleyhlerine de birlikte dava açılabileceği görülmektedir.
Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı var ise, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava, bütün dava arkadaşlarına karşı değilde, bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, bu halde davalı durumundaki kişinin ya da kişilerin, bu davada yalnız başına taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yoktur; davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Ancak bu halde dava sıfat yokluğundan reddedilmez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davacı kendisine verilen kesin süre içinde davasını diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmez ise o zaman dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Somut dosyada, mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekirdi. Bu itibarla HMK 124. Maddesi gereğince davacıya davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil etmesi için süre verilmeli, mirasçıların davaya katılımı sağlanmalı, bu şekilde taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmeli, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
O halde, fer’i müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi