Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/8212 E. 2021/7716 K. 07.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/8212
KARAR NO : 2021/7716
KARAR TARİHİ : 07.06.2021

Mahkemesi : Ankara 17. İş Mahkemesi

Dava, kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, yapılacak iş kapsamında başvurusuyla teşvik belgesi düzenlenip sigorta primi işveren hissesi desteğinden 5 yıl süreyle yararlanabileceğinin belirtildiğini, bu belgeye istinaden 2014 yılı 4. ayına kadar destekden yararlandırıldığını SGK Konya İl Müdürlüğünce gönderilen yazıyla davalı bakanlığın 21/05/2014 gününün yazılarından bahisle 6322 sayılı yasayla yapılan değişiklik üzerine 15/06/2012 tarihi itibariyle sigorta prim desteğinden faydalanmaması gerektiğini belirttiğini, buna göre 2012/5 ile 2014/4 ayları arası prim borcu tahakkuk ettirildiğini, işlemin iptali için davalıya yapılan başvurunun reddedildiğini, yapılan işlemin kazanılmış hak ilkesine aykırı olduğunu, sonradan yapılan mevzuat değişikliğiyle kazanılmış hakkın ortadan kaldırılamayacağını. 5510 sayılı Yasa ek 2. Maddesinde 6322 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle müvekkilinin destekden yararlanamayacağına ilişkin düzenleme getirmediğini, kurum işleminin iptali istemiyle idari yargıda açılan davanın adli yargı (iş) mahkemelerinin görevli olduğu belirtilip, reddedilip kesinleştiğini, bu nedenle davacının yatırım teşvik belgesinde yer alan sigorta primi işveren hisse desteğinin çıkartılması ve sigorta prim işveren hisse desteğinden yararlanmaması gerektiği yönündeki davalı işlemiyle bu işlemin kaldırılmasına dair davacı şirketin talebinin reddine ilişkin davalı işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili, davacı ile ilgili sigorta primi işveren hissesi desteğinden yararlandırılması ile ilgili işlem yapıldıktan sonra 15/06/2012 tarihinde davacı firmanın %50 sinden fazlasının kamuya ait olduğunun tespiti ile destekten yararlandırılmaması gerektiği amacıyla kuruma bildirim yapıldığını, 5510 sayılı yasanın ek 2. maddesinde bu hususun açıkça düzenlendiğini, kurum işlemlerinin yerinde ve yasal mevzuata uygun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davanın reddine karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, davacının istinaf başvurusunun esasdan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davalı idarenin davaya konu işleminin açıkça hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
İnceleme konusu dosyada; davacı şirketin 26/08/2009 tarihli dilekçe ile Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ve Uygulama Genel Müdürlüğü’ne müracaat ederek “Konya ilinde mevcut hastane binasına yatırım yapmak istediklerini ve firma adına Teşvik Belgesi düzenlenmesinin talep ettikleri, Hazine Müsteşarlığının 02/09/2009 tarih 37832 sayılı yazısı ile müracaata konu yatırım projesinin değerlendirildiği ve Yatırım Teşvik Belgesi’nin gönderildiği, davacı şirketin müracaatı üzerine Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nün 27/12/2011 tarih 63596 sayılı yazı ile teşvik belgesinin yatırım tamamlama vizesi yapılarak 94067 D sayılı teşvik belgesinin düzenlendiğinin belirtildiği görülmektedir.
Sosyal Güvenlik Kuıumunun 11/02/2014 tarih 239126 sayılı yazısıyla Ekonomi Bakanlığı’ndan 5510 sayılı Kanunun ek 2. maddesinde yapılan değişiklik sonrasında, daha önce teşvik belgesi alarak teşvikten yararlanan kamu işyerlerinin teşvikten yararlanmaya devam edip etmeyeceği yönünde görüş talep edildiği, Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nün SGK Başkanlığına hitaben yazılan 21/05/2014 tarih 34421 sayılı yazısı ile 5335 sayılı Kanunun 30. maddesi kapsamında olduğu tespit edilen (davacı şirketin de içinde bulunduğu) firmaların 6322 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 15/06/2012 tarihi itibariyle sigorta primi işveren desteğinden faydalanmaması gerektiğini, bu firmaların destekten yararlanıp yararlanmadığı ve yararlanmış ise gerçekleştirilecek işlemler hakkında başkanlığa bilgi verilmesinin istendiği, SGK Başkanlığı tarafından Ekonomi Bakanlığına yazılan 04/12/2014 tarihli yazı ile talep gereğinin yapılarak Özel Büyükşehir Hastanesi A.Ş’nin 2012/5 inci aydan itibaren teşvikten yersiz yararlandıkları tutarın geri alınmasını teminen işlem yapıldığının belirtildiği, söz konusu işlem gereği de SGK Başkanlığı tarafından davacı şirkete 27/06/2014 tarihinde yazılan yazı ile Ekonomi Bakanlığının yazısı gereğince 15/06/2012 tarihi itibariyle prim desteğinden faydalandırılmayacağından öncesinde düzenlenen aylık prim ve hizmet belgelerinin iptal ve iptal edilecek dönemlere ilişkin asıl nitelikte aylık prim ve hizmet belgelerinin düzenlenmesi talep edilmiştir. Davacı şirketin 24/02/2015 tarihli dilekçe ile Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne müracaat ederek firmanın yürürlükteki mevzuat kapsamında yatırım teşvik belgesi aldığını, ve belgede 5 yıl süre ile ilave 40 istihdamla sigorta primi işveren hissesi desteğinden yararlanmanın uygun bulunduğunu, yapılan işlemin kazanılmış hak ilkesine aykırı olduğunu, müdürlüğün işleminin iptali ile teşvik belgesi kapsamında sigorta primi işveren hissesi desteğinden yararlandırılmayı talep ettiği, Ekonomi Bakanlığı Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nün 03/04/2015 tarih 87153778-449-43690 sayılı yazısı ile davacının talebinin reddedildiği anlaşılmıştır.
İş Mahkemeleri 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş olan istisnai nitelikteki özel mahkemelerdir. Yasal düzenleme 5521 sayılı Yasa’nın 1. maddesidir. Anılan maddede; işçiyle iş veren veya işveren vekili arasında iş aktinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının İş Mahkemelerinde çözümleneceği hükmü öngörülmüştür. Maddede belirtildiği üzere. İş Mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur. a)Uyuşmazlığın tarafları işçi ve işveren (ya da işveren vekili) olmalıdır. b)Uyuşmazlık iş sözleşmesinden veya İş Kanunundan kaynaklanmalıdır. Yine 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 5. maddesine göre de İş mahkemeleri;
a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,
c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.
Sigorta primi işveren desteğinden yararlandırılmaya ilişkin iş kazasının tespitine dair,
Sigorta primi işveren hissesi desteğinden yararlanma talebine ilişkin işbu davada, elde edilecek hükmü infaz edecek olması nedeniyle, Sosyal Güvenlik Kurumu yasal hasım konumundadır. Bu nedenle eldeki davada da hükmün sonuç doğurabilmesi, Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden de hüküm kurulmasını zorunlu kıldığından, HMK 124.madde kapsamında Sosyal Güvenlik Kuruntunun davaya katılımı sağlanıp, savunma ve delilleri toplandıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi isabetsiz bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi