YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/7757
KARAR NO : 2021/7698
KARAR TARİHİ : 07.06.2021
İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi
Dava, 27.01.2011 tarihli kazanın iş kazası olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin işyerinde meydana gelen 27.01.2011 tarihli kazanın iş kazası olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II- CEVAP
Davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, kaza günü işin yapılacağı yer gösterilerek …’ın da çalışmasına müsaade edilmesi karşısında kazalının işverence tanınmıyor olmasının işverenle aralarındaki işçi işveren ilişkisini ortadan kaldırmadığı, işin belli bir zaman dilimi içerisinde bitirilmesi hususunda anlaşılmış olduğu, kazalının ve …’ın işi davacı işverenliğin emir ve talimatları ile yürüttü, yapılacak iş karşılığından ücretin belirlenme biçiminin ve işin o gün içerisinde belirli bir sürede yapılması konusunda anlaşmanın taraflar arasındaki işçi işveren ilişkisine etkisinin bulunmadığı, olayın işverenin emir ve talimatları doğrultusunda işin görülmesi sırasında ve iş yerinde meydana geldiği bu nedenle iş kazası olduğu gerekçeleriyle;
“Davanın reddine” karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, kazanın işyerinde meydana gelmiş olması, işin işverenin denetim ve gözetimi altında ücret karşılığı yapılıyor olması nedeniyle iş kazası sayılmasının yerinde olduğu, Sakarya Bölge İdare Mahkemesi tarafından idari para cezası işleminin iptaline yönelik kararın Sosyal Güvenlik Mevzuatı kapsamında meydana gelen kazanın iş kazası olma niteliğini değiştirmeyeceği, kendi adına vergi kaydı veya işyeri tescil kaydı bulunmayan … ile davacı şirket arasında eser sözleşmesi yapıldığına dair herhangi bir delil bulunmadığı gibi yapılan işin niteliğinin de eser sözleşmesi yapılmasına uygun olmadığı, …’ın ve beraberinde getirdiği …’ın sigortasız çalıştırılan işçiler niteliğinde bulunduğu gerekçeleriyle;
“Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili, öleni tanımadıkları, işin anahtar teslimi olarak dava dışı …’a verildiği, öleni …’in getirdiği ve iş bittikten sonra çatıya çıkması sonucu kazanın meydana geldiği, arada iş kanunları kapsamında asıl-alt işveren ilişkisinin kurulmadığı, verilen idari para cezlarının İdare Mahkemesince iptal edildiği, davacı şirket yetkilisi hakkında ceza mahkemesince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve hukuk hakimi için bağlayıcı olmadığı ve sair gerekçelerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Kaza 27.01.2011 tarihinde, davacı şirkete ait işyerinin eternit olan çatısının sandviç panel olarak değiştirilmesi amacıyla dava dışı … İnşaat firmasıyla anlaşıldı, çatıda bulunan hurda halindeki güneş enerjisi sistemine … firmasının vinci yetişmediğinden piyasada bu işleri yaptığı bilinen … isimli kişinin davacı şirketçe çağrılarak işin kendisine verildiği, …’in ölen …’la birlikte gelip işi bitirdikten sonra …’ın çatıda bulunan ondülin kaplı plastik kısma basarak düşerek vefat ettiği olayda; her ne kadar ilk derece ve bölge adliye mahkemelerince aradaki ilişki hizmet akdi kapsamında kabul edilerek davanın reddine karar verilmişse de kazanın meydana geliş şeklinde uyuşmazlık bulunmayıp, uyuşmazlık taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinde ve kazanın davacı şirket yönünden iş kazası olup olmadığında toplanmaktadır.
Öncelikle davacı şirket ile ölen … arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin hizmet akdi – istisna akdi olup olmadığı, hizmet akdinin şartlarının oluşup oluşmadığı saptanmalıdır.
5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre; hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılırlar. Söz konusu Kanunda “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş, yalnızca Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesine atıfla yetinilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi (hizmet akdi) tanımlanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Borçlar Kanununun 313 – 354’üncü maddelerinde de bu konuda düzenlemeler yapılmıştır.
Borçlar Kanununda anılan sözleşme, “Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmış, aksine hüküm bulunmadıkça, hizmet akdinin özel şekle tabi olmadığı belirtilmiş, ücretin, zaman itibarıyla olmayıp yapılan işe göre verilmesi durumunda da işçinin belirli veya belirsiz bir zaman için alınmış veya çalışmış olduğu sürece akdin “parça üzerine hizmet” veya “götürü hizmet” altında varlığını koruduğu açıklanmıştır.
Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, hizmet akdinin ayırt edici ve belirleyici özelliği, “zaman” ile “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır. 5510 sayılı Kanunun 12’nci maddesinin birinci fıkrasında işveren aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında sigortalı sayılan kimseleri çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak tanımlanmış olup, hizmet akdi tanımı ile hizmet akdine tabi olarak çalıştıran kimse içiçe geçerek belirlenecek hususlardır.
Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinde hizmet akdi, “Hizmet akti bir mukaveledir ki, onunla işçi muayyen ve gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder” şeklinde tarif edilmiştir. Hizmet akdinden söz edebilmek için belirli bir işin, işverene bağımlı olarak çalışma karşılığında bir ücret mukabili yapılması gerekmektedir.
Borçlar Kanunu’nun 355 ve 356. maddelerinde düzenlenen istisna akdinde ise “belirli bir işin belirlenen bedel mukabilinde işverenin mesai kısıtlamasına tabi olmadan yapılıp veya başkalarına yaptırılıp teslim edilmesi” söz konusudur. Hizmet akdinde sürdürülen ve devam eden hizmet, istisna akdinde ise, işten hasıl olacak sonuç önemlidir.
Mahkemece, yukarıda anlatılanlar ışığında davacı ile ölen … arasındaki hukuki ilişkinin ve yapılan anlaşmanın niteliği, dosya kapsamında yer alan Kurum müfettiş raporu, ceza dosyası, tazminat dosyası, tüm tanık beyanları ve dosya içeriği dikkate alınmak suretiyle irdelenip, belirlenmeli varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 07.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.