Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/7683 E. 2021/8541 K. 17.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/7683
KARAR NO : 2021/8541
KARAR TARİHİ : 17.06.2021

Mahkemesi : İzmir 1. İş Mahkemesi

Dava, 5510 sayılı Kanunun 4/a kapsamındaki sigortalılığının ve bağlanmış olan yaşlılık aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, davanın reddine, karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, davacının dahili davalı … nezdinde 24.01.2012 – 31.07.2012 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında geçen hizmetinin tespiti ile yaşlılık aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ve ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur, dahili davalı ise davaya cevap vermemiştir.
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “… T.C.kimlik ve … s.s. numaralı davacı …’ün;
-Dahili davalı işveren …’ye ait … İzmir İl Müdürlüğünde tescilsiz ve … adresinde kurulu “Ev Tekstili İmali” işyerinde 24.01.2012 – 31.07.2012 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında asgari ücretle 128 gün fiilen çalıştığı, 128 günlük çalışmasının diğer davalı Kuruma bildirilmediğinin,
-Bu durumda, 25.03.2015 tarihinden ödenmeyen yaşlılık aylıklarının yasal faizi ile birlikte davalı Kurumdan tahsilinin gerektiğinin tespitine,
-… sicil sayılı … Nak.Tic.Ltd.Şti.ne ait işyerinden 24.01.2012 – 31.01.2012 tarihleri arasında bildirilen 8 günlük, … sicil sayılı … Elektrik Plastik Mak.Kalıp İth.İhr.San.Tic.Ltd.Şti.ne ait işyerinden 01.04.2012 – 30.04.2012 tarihleri arasında bildirilen 30 günlük, … sicil sayılı …’ye ait işyerinden 01.05.2012 – 31.07.2012 tarihleri arasında bildirilen 90 günlük olmak üzere, toplam 128 günlük hatır sigortalılığının iptalinin gerektiğinin tespitine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Bölge Adliye Mahkemesince “dava konusu dönemde işçi istihdamını gerektirir kapsam ve kapasiteye sahip davalıya ait bir işyerinin varlığı ve bu işyerinde gerçekleşmiş çalışma olgusu kanıtlanamadığından hizmet süresine ilişkin tespitin reddi gerektiği gibi dosya kapsamına katılan belgelerden davacının dava konusu edilen dönem dışında da özellikle 2012 yılı 8. ayında çalıştığı işyerindeki çalışmasının da sahte işyeri çalışması nedeniyle iptal edildiği, bu durumda geçerliliği çekişmesiz bulunan 4830 günlü prim ödeme gün sayısına, eldeki dava kapsamında tespit edilen 128 günlük sürenin eklenmesi ile dahi yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli prim ödeme gün sayısı koşulunun gerçekleşmediği” gerekçesine dayanılarak davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak “davanın reddine,” şeklinde yeni bir karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili sunmuş olduğu temyiz dilekçesi ile tüm dosya kapsamından davacının 24.01.2012- 31.07.2012 tarihleri arasında kesintisiz, davalı …’ye ait ev tekstili işinde şoför olarak bizzat çalıştığının ortaya konulduğunu, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu özet olarak belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır.
Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re’sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, 01.05.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı alan davacı adına hizmet bildirimlerinde bulunan 24/01/2012-31/01/2012 tarihleri arasında … sicil numaralı dava dışı … Nak. Tic. Ltd. Şti. ünvanlı işyerinde, 01/04/2012-30/04/2012 tarihleri arasında … sicil numaralı dava dışı … Elektrik Plastik Mak.Ltd.Şti. ünvanlı işyerinde, 01/05/2012-31/07/2012 tarihleri arasında … sicil numaralı dava dışı … ünvanlı işyerinde Kurum müfettişlerince ayrı ayrı yapılan denetimler neticesi bildirilen tüm sigortalılık hizmetlerinin iptal edilmesi üzerine davacının da toplam 128 günlük hizmetinin iptali sonrası yaşlılık aylığı şartlarını sağlamadığından yaşlılık aylığı iptal edilerek 22.04.2015 tarihli yazı ile 24.06.2013 – 24.03.2015 tarihleri arasında yersiz olarak ödenen yaşlılık aylıkları tutarı olan 18.486,53.-TL. nin davacı adına borç kaydedilerek, bu tutarın davacıdan talep olunduğu, davacının ise eldeki davayı iptal edilen hizmetlerin geçtiği işyerlerinde değil, belirtilen dönemlerde dahili davalı …’ye ait … adresinde fiilen ve kesintisiz olarak çalıştığının tespiti amacıyla açtığı, Kurum müfetişlerinde 09.01.2013 ve 11.01.2013 tarihlerinde beyanına başvurulan dahili davalı … “15 yıldır dönem dönem okul servis şoförlüğü yaptığını” belirtmiş ise de Mahkemece her türlü şüpheden uzak bir biçimde dahili davalı … tarafından … adresinde kurulu işyerinin gerçekten var olup olmadığının, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığının her türlü şüpheden uzak bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; talep konusu dönemde davacının çalışmalarının fiili çalışmaya dayalı olup olmadığının tespiti noktasında yapılan araştırma yetersiz olup; dahili davalıya ait bu adreste kurulu bir işyeri Kurumda tescil edilmediğinden dahili davalı işyerinin faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını işyerine ait vergi kaydı, çalışma izni ve ruhsatı, elektrik, su, telefon faturaları ile araştırmalı, dahili davalı işyerinin bulunduğu taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğunu, işyerinin kiralanan yer olması halinde hangi süreler içerisinde kira sözleşmesinin yapılmış olduğunu tespit edilmeli, işyeri kapanmış ise kapandıktan sonra başkası tarafından açılıp açılmadığını araştırmalı, dava konusu dönemde davacının şoför olarak çalıştığı ilgili plaka no lu araç tespit edilerek araç adına düzenlenmiş trafik ceza tutanakları ile araca ait trafik kayıtlar, davacı adına düzenlenmiş trafik ceza tutanakları ilgili idari birimden celp olunmalı, davacıya ait ehliyet belgesi örneği istenmeli, ihtilaf konusu dönemde dahili davalının “Ev Tekstili İmalatı” faaliyeti ile ilgili olarak iş ilişkisinde bulunduğu, davacının da pazarlama faaliyetini yürüttüğü ilgili firmalar ile işyerine komşu işyerlerinin bordrolu tanıkları ve işverenleri, işyeri kayıt ve bordroları da celbedilmek suretiyle tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı, tanık beyanları arasında çelişki oluşursa giderilmeli, davacının ilgili dönemler itibariyle işyerindeki çalışmasının gerçek/fiili olup olmadığı ve niteliği yöntemince araştırılmalı ve uyuşmazlık konusu husus hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin “davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne” ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.