Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/7174 E. 2021/9173 K. 29.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/7174
KARAR NO : 2021/9173
KARAR TARİHİ : 29.06.2021

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

İş kasası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının tazmini davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince ilâmda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı davacılar ve davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü, kısmen reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın davacılar ve davalılardan… Dayanıklı Tüketim Mad. Tur. Eml. ve İnş. San. Tic. A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi ve davalılardan… Dayanıklı Tüketim Mad. Tur. Eml. ve İnş. San. Tic. A.Ş. vekili tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29/06/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan… Dayanıklı Tüketim Mad. Tur. Eml. ve İnş. San. Tic. A.Ş. adına Av. … ile davacılar adına Av. … geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
I- İSTEM:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi sigortalının 27.04.2015 tarihinde geçirdiği iş kazası neticesinde müvekkillerinin destekten yoksun kaldığı iddiasıyla belirsiz alacak davası niteliğinde sigortalının eşi … ve çocuğu…lehine ayrı ayrı 25.000,00 TL’şer maddi tazminat ile eş lehine 120.000,00 TL, çocuk lehine 80.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi oranında davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacılar vekili talep artırım dilekçesiyle maddi tazminat istemini neticeten eş için 250.044,32 TL’ye ve çocuk için 120.694,05 TL’ye artırmıştır.
II- CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafça açılan davayı kabul etmediklerini, dava dilekçesinde idda edilen tüm hususlara ayrı ayrı itiraz ettiklerini, davaya konu iş kazası ile ilgili … 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/364 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açılmış olduğunu, halen derdest olduğunu, iş bu dosya sonucunun bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, müvekkil şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösteren ve istihdam yaratan saygın bir kuruluş olduğunu, uzun yıllardır inşaat sektöründe çalışan davalı şirketin iş güvenliğine ve işçi sağlığına verdiği önem nedeni ile bu hususta parlak bir sicile sahip olduğunu, davacı tarafın çalışma koşullarına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, hakkaniyete aykırı iddialar olduğunu, kazanın olduğu iş yerinin “İşveren Sorumluluk Sigorta Poliçesi” kapsamında sigortalanmış olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müteveffanın vekil eden gözetiminde çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin meydana gelen iş kazasında işin yürütülmesi ve gözetilmesi, iş güvenliğinin sağlanması konusunda görevli ve yetkili olmadığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi müvekkilinin işlerin bitirilmesi için talimat vermesinin mümkün olmadığını ve müteveffanın kendisinin işi bitirmek istediğini ve bunu müvekkiline söylediğini, kazı işleri dahil bütün işlerde bu konularda tüm tedbirlerin alınıp uygulandığın ve işin yürütülmesini takip etmek üzere işveren tarafından sorumlu şantiye şefi olarak inşaat mühendisi ve şantiye şefi Demet Keskin’in görevlendirildiğini, müteveffa işçinin kazanın meydana geldiği işin yürütülmesinde vasıfsız işçi olarak görevli olmayıp, bizzat işin yürütülmesinde diğer işçiler üzerinde gözetim, emir ve talimat yetkisi olan teknik sorumlu olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen kararda özetle “1-Davacı … için 250.044,32 TL maddi tazminat ile 35.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacı … için 120.694,05 TL maddi tazminat ile 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacılar ve davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda özetle “1-Davalı … ve davalı… Dayanıklı Tüketim Mad. Tur. Eml. ve İnş. San. Tic. A.Ş.’nin istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına,
3-Davanın kısmen kabulü ile;
a)Davacı … için 250.044,32 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b)Davacı … için 120.694,05 TL maddi tazminat ile 35.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemenin müteveffa …’ı %25 kusurlu kabul etmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin ve …’nın %100 kusurlu kabul edilmesi gerektiğini, maddi tazminata esas ücretin hatalı asgari ücrete oranlayarak asgari ücret katını yanlış hesap ettiğini, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının olayın oluş şekli, tarafların kusuru ve müvekkilleri … ve …’ın çektiği elem ve ızıdırabı karşılar nitelikte olmadığını, son derece düşük olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; ceza dosyasının sonucu beklenilmeden, kusur raporuna yaptıkları itirazları giderilmeden düzenlenen hesap raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan hesap raporundaki maddi hatalara yönelik itirazları mahkemece dikkate alınmadığını, vekil edeni aleyhine fahiş miktardaki tazminata hükmedildiğini, müteveffa işçinin aylık net ücretinin kaza tarihinde geçerli olan asgari ücret net miktarına oranlanmasında hata yapıldığını, müteveffa işçinin olay tarihindeki yaşının 39 olmasına karşın hükme esas alınan raporda müteveffanın yaşının 38 olarak kabul edilerek yapılan tüm hesaplamalarda vekil eden aleyhine olacak nitelikte fahiş miktarların ortaya çıkmasına neden olunduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava sigortalının iş kazasında vefatı nedeniyle hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında kusurun aidiyeti ve oranı noktasında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere gerek kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu 53. Maddesi gerekse de yargılama sırasında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Öte yandan, insan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğu iken, 4857 sayılı Kanun’un 77. ve devamı bir kısım maddeleri 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 37. maddesiyle, 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere yürürlükten kaldırılmış olup, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma yükümünü daha ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir.
Buna göre, 6331 sayılı Kanun’un “İşverenin Genel Yükümlülüğü” kenar başlıklı 4. maddesinde:
“İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
a)Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
b)İş yerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
c)Risk değerlendirmesi yapar ve yaptırır.
ç)Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu gözönüne alır.
d)Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışında ki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 5. maddesinde de risklerden korunma ilkeleri düzenlenmiştir. Buna göre maddede, “İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde aşağıdaki ilkeler göz önünde bulundurulur:
a)Risklerden kaçınmak,
b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek,
c)Risklerle kaynağında mücadele etmek,
ç)İşin kişilere uygun hale getirilmesi için iş yerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek,
d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak,
e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek,
f)Teknoloji, iş organizasyonu çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek,
g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine öncelik vermek,
ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek.” hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, işverenin çalışanlarla ilgili sağlık ve güvenliği sağlama yükümünün genel çerçevesi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesinde çizilmiştir. Bu çerçevede işverenin, “çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü” olduğu belirtildikten sonra, yapacağı ve uymakla yükümlü bulunacağı birtakım esaslara yer verilmiştir. Bunun gibi 5. maddede, işverenin anılan yükümlülükle gerçekleştireceği korunma sırasında uyacağı ilkeler belirlenmiştir. 10. maddede ise, işyerinde sağlık ve güvenlik sağlanırken, işverenin yapacağı risk değerlendirmesi çalışmasında dikkate almakla yükümlü bulunduğu hususlar belirlenmiştir (Hukuk Genel Kurulu’nun 09.10.2013 tarih 2013/21-102 Esas 2013/1456 sayılı kararı).
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. ve 5. maddeleri ile bunu uygun olarak çıkarılan iş güvenliği yönetmelikleri hükümleri, işverenin sorumluluğunu objektifleştiren kriterler olarak değerlendirilmelidir. Bu sebeple mevzuatta yer alan teknik iş güvenliği kurallarına uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir. Ancak, işveren sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalıdır.
Aynı zamanda, objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onu kusursuz sorumluluk haline dönüştürmez. Çünkü, bu halde dahi işverenin sorumluluğu için kusurun varlığı şarttır. Kusurun objektifleştirilmesi kriterinin yanısıra, Türk Borçlar Kanunu’nun 417/2. maddesinin, Anayasa hükümleri ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesi kapsamında yorumlanması da işverenin sorumluluğunu oldukça genişletecektir..
Somut olayda, sigortalı …’ın davalı işveren… Dayanıklı Tüketim Mad. Tur. Eml. ve İnş. San. Tic. A.Ş. tarafından yapımı devam eden otel inşaatında makine teknikeri olarak çalıştığı, olay günü gece saatlerinde, otel inşaatının kanalizasyon borularının şebekeye bağlanması işi için açılan çukurda, borulardaki suyun şebekeye akabilmesi için gereken eğimi ölçmek için çalıştığı sırada, çukur yan yüzünün üzerine çökmesi neticesinde vefat etmiştir. Davalı …’nın ise bu aşamada dosya içeriğindeki delillere göre proje müdürü olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır. Davaya konu iş kazası olayı ile ilgili Alanya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/364 Esas sayılı dosyasında davalı şirket yetkili, davalı … ve diğer ilgililerin yargılamalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Temyize konu dava dosyasında iş kazasının gerçekleşmesinde 05.06.2017 tarihli heyet raporuna göre davalı işveren şirket %75 oranında kusurlu, davalı …’nın şahsi kusuru açıkça belirtilmemekle beraber, kusurunun diğer davalı şirket kusuru içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, müteveffa sigortalının ise %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş iken; 23.08.2017 tarihli heyet raporunda davalı işveren şirketin %75 oranında kusurlu, davalı … kusursuz ve müteveffa sigortalı %25 oranında kusurlu bulunmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda, davaya konu iş kazası ile ilgili Ceza Mahkemesinde görülmekte olan dava sonucuna göre maddi olgunun açıklığa kavuşacağı, ceza dava dosyasında belirlenecek olan olgular ile ulaşılacak maddi gerçeğin, iş bu yargılamaya konu tazminat dava dosyasında kusurun aidiyeti ve kusur oranlarının miktarları üzerinde etkisinin olduğu açıktır. Öte yandan yargılama süresince davacı ve davalı tarafların ceza dava dosyasındaki maddi olgulara dayandıkları da anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece anılan ceza dava dosyası sonucu beklenip, tespit edilen maddi olgularla, iş bu dava dosyasındaki bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirilip, dava taraflarının ve iş kazasına etkisi olan dava harici üçüncü kişilerin kusur oranlarının kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre alması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerin neler olduğu, hangi tedbirleri aldıkları hangilerini almadıkları noktasında somut tespitlere dayanır nitelikte rapor düzenlenmesi için dosyanın kazanın gerçekleştiği alanda uzman A Sınıfı iş güvenliği uzmanlardan oluşturulacak üçlü heyete tevdii ile sonucuna göre tespit edilecek kusur oranlarına göre tarafların tazminat sorumlulukları hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan kusurun tespitini müteakip, tazminatların belirlenmesinde de taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hak göz önünde tutulmalı, iş bu kararda itibar edilen kusur oranlarından farklı kusur oranlarının tespiti halinde, bu oranları temyize konu hükme esas alınan 05.02.2018 tarihli hesap raporuna uygulamalı bu raporda esas alınan işlemiş devre tarihi ileri çekilmemeli ve sonradan yürürlüğe giren asgari ücretler rapora yansıtılmamalıdır.
Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekili ile davalı… Dayanıklı Tüketim Mad. Tur. Eml. ve İnş. San. Tic. A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bu aşamada temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacılar avukatı yararına takdir edilen 3.050,00 TL. duruşma avukatlık parasının davalılardan… Dayanıklı Tüketim Mad. Tur. Eml. ve İnş. San. Tic. A.Ş. yükletilmesine, davalılardan… Dayanıklı Tüketim Mad. Tur. Eml. ve İnş. San. Tic. A.Ş. avukatı yararına takdir edilen 3.050,00 TL. duruşma avukatlık parasının davacılara yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılar ve davalılardan… Dayanıklı Tüketim Mad. Tur. Eml. ve İnş. San. Tic. A.Ş.’ye iadesine, 29/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.