YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5986
KARAR NO : 2021/1180
KARAR TARİHİ : 04.02.2021
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olay incelendiğinde, davalı Kurum tarafından dava dışı … Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı adına işlem gören “bekçilik” işyerinden kaynaklanan prim borçları nedeni ile davacı …’a 29.07.2009-16.03.2010 dönemine ilişkin ödeme emrinin tebliğ edildiği, davacı tarafından yasal süresi içinde ödeme emrinin iptali davası açıldığı, dosyada bulunan … Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığının Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na hitaplı 14.09.2011 tarihli yazısından, davacının 29.07.2009-16.03.2010 döneminde … Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı “Yönetim Kurulu Başkanı” olarak görev yaptığı, mahkemece davacının üst düzey yönetici olarak temsil ve ilzam yetkisi bulunması nedeniyle prim borçlarından sorumlu olduğu, ancak, borcun Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı nezdinde tahsil imkanı ve kabiliyeti kalmadığına ilişkin Kurum iddiasının yerinde olmadığı; Kurum takip dosyasının incelenmesinde, mal bildirim belgelerinden üye çiftçilerin üyelik keseneklerinin bulunduğu belirtildiği halde bu keseneklere yönelik herhangi bir haciz işleminin yapılmamış olmasının yönetim kurulu başkanlarına ve üyelerine husumet yöneltilmesinin ön şartının gerçekleşmediği anlamına geleceğinden, açılan davanın kabulü ile davaya konu ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmüştür.
Ödeme emrine konu prim borçları yönünden, tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu; mülga 506 sayılı Kanunun 80.maddesi, bazı maddeleri dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88.maddesi ile 6183 sayılı Kanunun 35. ve mükerrer 35. maddelerinde düzenlenmiştir.
506 sayılı Kanunun 80/12 maddesi, “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüş, 5510 sayılı Kanunun 88/20 maddesi de bazı farklar dışında anılan maddeye paralel düzenleme getirmiş olup, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. ” hükmünü getirmiştir.
6183 sayılı Kanunun 35. maddesinde; limited şirketlerin ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları düzenlenmiş; Mükerrer 35. maddesinde ise; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarıyla sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Yukarıdaki düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, Kurumun prim alacağına ilişkin olarak işveren ile birlikte müteselsilen sorumluluk koşullarının oluşması için, işveren kamu kurum ve kuruluşu ise, kamu görevlilerinin tahakkuk ve tediye ile görevli olması, tüzel kişiliğe haiz diğer işyerlerinde ise üst düzey yönetici ya da yetkilisi ve kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunulması gerekir. Ancak, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi burada bir ayrıma giderek özellikle şirket yönetim kurulu üyelerinin, temsil ve ilzam yetkisi aranmaksızın (haklı sebepleri olmazsa) müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklarını ayrıca belirtmiştir.
Diğer yandan, 506 sayılı Kanunun 2. maddesi, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacaklarını, 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması hakkındaki Kanuna göre çalıştırılan Koruma Bekçilerinin de bu kanuna tabi olacağını hükme bağlamıştır. Anılan Kanunun 4.maddesi ise; 2.’nci maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerin “İşveren”, işveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimselerin ise “İşveren vekili” olduğunu, bu kanunda geçen işveren deyiminin işveren vekilini de kapsayacağını ve işveren vekilinin bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumlu olacağını, çiftçi mallarını koruma bekçileri hakkında, işverenlerin bu kanunda belirtilen yükümlerinin, bunları tayine yetkili makam tarafından yerine getirileceğini, hükme bağlamıştır. Söz konusu yetkili makam ise 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanunda düzenlenmiştir.
4081 sayılı Kanunun 4. maddesi, Murakebe heyeti ve Koruma Meclisi üyeleğine seçilme koşullarını, 6. maddesi, kararların ne şekilde alınacağını, 7. maddesi, Koruma Meclisinin yetki ve görevlerini düzenlemiştir. Buna göre, köy ve kır bekçiliğine ehil gördüklerini seçerek tayinlerini vali ve kaymakamın tasdikine arzetmek, bekçilerin adetlerini, çalışma müddet ve şartlarını tespit etmek, vazife görecekleri mıntıkaları ayırmak, bunlara para veya mal olarak verilecek aylık veya yıllığı kararlaştırmak, vazifelerini iyi görmeleri için lüzumlu tedbirleri almak, hayvanlar için müşterek çoban tutmak Koruma Meclisinin görevleri arasındadır. Öte yandan, anılan Kanunun 15. madde hükmüne göre de, yıllık koruma tarifelerini belirlemek, koruma ücretlerini, Tahsili Emval Kanununa göre tahsil etmek, bekçilerin maaşının yıllık artış miktarını belirlemek vs. gibi görevleri vardır. 4081 sayılı Yasanın genel düzenlemesine bakıldığında, Koruma Meclisinin, Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı’nın yetki görevlerini yerine getirebilmesini sağlayan yetkili icra organı olduğu, Koruma Meclisi üyelerinin, üst düzey yönetici sıfatının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında, özel hüküm olması nedeniyle somut olayda uygulanması gereken 5510 sayılı Kanunun 88. maddesine göre, ticaret şirketlerinden farklı olarak, sorumluluğun söz konusu olması için, iptali istenen ödeme emrine konu dönemlerde yönetim kurulu üyelerinin temsil ve ilzam yetkisi olması gerekmekte ise de davacının anılan dönemde yönetim kurulu başkanı olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca, 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanunun 22. maddesi, “korunma sandığının” mevcudunun devlet malı hükmünde olduğu ve korunma sandığındaki paraya haciz konulamayacağına dair düzenleme yer almaktadır. Söz konusu amir hüküm uyarınca, işveren … Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığından prim alacağının tahsili davalı Kurum yönünden imkansız hale gelmiş iken, mahkemece üye çiftçilerin üyelik keseneklerine yönelik herhangi bir haciz işleminin yapılmamış olmasına dayalı kabul kararının kanuni düzenlemeye aykırı olduğu belirgindir.
Bu itibarla, 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanunun 22. maddesinde yer alan hüküm gözardı edilerek, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.