YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5443
KARAR NO : 2021/7841
KARAR TARİHİ : 08.06.2021
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava; davacının 15.05.1989 – 30.10.2009 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasa kapsamında olan çalışmaları ile çakışan 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın iptali, davacının 28.02.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi..
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar.
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Belirtilen açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde, Mahkeme 12/03/2015 tarihli ilk hükmünde “davanın kısmen kabulü ile, davacının 01/05/2008 ile 30/10/2009 tarihleri arasındaki Bağ-Kur ve 5510 Sayılı Kanunun 4/b maddesi kapsamındaki sigortalılığının iptaline, davacının 01/04/2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, buna aykırı Kurum işleminin iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, “ şeklinde karar verildiği ve söz konusu hükmün davalı Kurum tarafından temyiz edilmesi sonucu, (kapatılan) 21.Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verildiği, mahkemece uyulan bozma sonrası işbu temyize konu kararı ile “davanın kabulü ile, davacının 12/04/2001 – 31/12/2002 tarihleri arasındaki Bağ-Kur ve 5510 sayılı Kanunun 4/B maddesi kapsamındaki sigortalılığının iptaline, davacının talep tarihini takip eden 01/03/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, buna aykırı kurum işleminin iptaline, 2012 yılından sonraki hizmetlerin Sosyal Güvenlik Destek Primine çevirilmesi gerektiğinin tespitine,”şeklinde hüküm kurulmak suretiyle, ilk hükmün davacı tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle davalılar yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeden bozmadan sonra, Mahkemece davacının 12/04/2001 – 31/12/2002 tarihleri arasındaki Bağ-Kur ve 5510 sayılı Kanunun 4/B maddesi kapsamındaki sigortalılığının iptaline, davacının talep tarihini takip eden 01/03/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı tespitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.