Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/4574 E. 2021/11837 K. 07.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4574
KARAR NO : 2021/11837
KARAR TARİHİ : 07.10.2021

Bölge Adliye Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No :

İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı davalı birleşen dava davacısı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı birleşen dava davacısı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Asıl dava dosyasında davacı, kesilen yaşlılık aylığının yeniden bağlanması, ödenmeyen aylıkların ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava dosyasında davacı Kurum vekili, yersiz ödenen aylık ve sağlık giderleri nedeniyle … 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1284 esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe davalının yöneltmiş olduğu itirazının iptali ile en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP:
Asıl dava dosyasında davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, Kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen dava dosyasında, davalı vekili, asıl davada verilen beyanlar doğrultusunda yanıtlarının değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince asıl dava dosyası yönünden “davacının davasının kabulüne, davacıya 2/6524297 tahsis nolu dosyadan bağlanan yaşlılık aylığının iptali ile 01/12/2014-08/02/2016 tarihleri arasında almış olduğu aylıkların borç kaydedilmesine ilişkin kurum işleminin iptaline,davacının anılan işlem nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, davacının kesilen yaşlılık aylığının yeniden bağlanması gerektiğine, ödenmeyen aylıkların herbir aylığın hak ediş tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Kurum’dan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde; birleşen dava dosyası yönünden ise “davanın reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince davalı/birleşen dava dosyasında davacı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353-(1)-b.1 maddesi gereğince “esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı, birleşen dava dosyasında davacı Kurum vekili tarafından özetle; Kurum tarafından yapılan işlemlerde herhangi bir usulsüzlük olmadığı, davanın reddinin gerektiği ileri sürülerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, İlk Derece Mahkemesince yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Somut olayda, 01.04.2016 tarihinde açılan eldeki asıl davadan sonra davacının 01.04.2012-30.06.2012 tarihleri arasında 2 4771 01 01 1117534 010 01-78 sicil numaralı dosyada işlem gören dava dışı Nevzat Karga unvanlı işyerindeki hizmetlerinin de iptal edildiği anlaşıldığından davacının tahsis talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı şartlarını taşıyıp taşımadığının değerlendirilebilmesi noktasında, dava dışı “Nevzat Karga” ünvanlı işyerinde geçen hizmetlerinin geçerliliği yönünde yöntemince inceleme ve araştırma yapılmaksızın Mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi hatalı bulunmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle davalı Kurumca düzenlenen ve davacının 01.04.2012-30.06.2012 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin iptal edilmesi gerektiğini de belirten 24.12.2015 tarih, 2015/EE/12 sayılı denetmen raporu sonrası Kurumca gerçekleştirilen işlemleri de gösteren davacıya ait yaşlılık aylığı tahsis dosyası celb edilmeli, davacıya 01.04.2012-30.06.2012 tarihleri arasında geçen sigortalı çalışmalarının hangi işverenlik nezdinde geçtiği, bu işyerinde geçen çalışmalarının da davacının açıklayacağı dava dışı işyerinde geçmiş olması halinde gerçek/fiili duruma uygun olması açısından dava dışı… unvanlı işyerinde geçen hizmetlerinin iptalini, ihtilaf konusu dönemde asıl çalıştığını iddia ettiği işyerinde geçen hizmetlerinin tespiti şeklinde düzeltilmesini isteyip istemediği ayrıntılı olarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31 inci maddesi kapsamında açıklattırılmalı, hizmetin iptalini isteyip asıl işverenlik nezdinde çalıştığı şeklinde düzeltmesini istemesi halinde, açılan davanın gerek dava dışı işverenlerin hak alanını ilgilendirmesinden gerek kamu düzenine ilişkin niteliği gereği HMK.124. maddesi dikkate alınmak suretiyle, adı geçen her iki dava dışı işyeri sahiplerine karşı husumet yöneltmesi için davacıya mehil vermek, davaya katılımı sağlanan işyeri sahibi/sahiplerinin göstereceği bütün delilleri toplamak, ihtilaf konusu dönem (01.04.2012-30.06.2012 tarihleri arasında) yönünden davacının çalışmasının geçtiğini iddia ettiği işyerinde çalışması geçen diğer bordrolu tanıklar ile söz konusu işyerinde muhasebeci olarak çalışan kişiler tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı, tanık beyanları arasında çelişki bulunması halinde giderilmeli, gerek duyulması halinde komşu işyerleri sahipleri ile çalışanları Sosyal Güvenlik Kurumu, Vergi Dairesi, Emniyet, Belediye, Ticaret Odası ile Terziler ve Konfeksiyoncular Odası aracılığıyla tespit edilerek bu kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, buna göre tahsis talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı şartlarını taşıyıp taşımadığı değerlendirilmeli, sonuç olarak davacının gerçek/fiili duruma uyan hizmetini açıkça ortaya koyan, infaza da elverişli bir karar verilmelidir.
O hâlde, davalı birleşen dava dosyasında davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.