Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/4035 E. 2021/4237 K. 30.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4035
KARAR NO : 2021/4237
KARAR TARİHİ : 30.03.2021

Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, 1991 – 28.02.1999 tarihleri arası dönemdeki vergi mükellefiyet süreleri dikkate alınarak; 1991 – 28.02.1999 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazları olduğunu, davacının, vergi ve oda kaydı bulunması nedeniyle 1991 yılından itibaren sigortalı sayılmasının kanunen mümkün olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, davacının, davalı kurum tarafından kabul edilen hizmet süresine ek olarak vergi kaydının bulunduğu 08.05.1991 – 31.12.1991 ve 03.05.1994 – 25.09.1995 tarihleri arasında 5510 sayılı yasa 4/1-b(Esnaf Bağ-Kur-1479 sayılı yasa) kapsamında Bağkur Sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V-TEMYİZ NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, mevzuat ve Yargıtay içtihatlarına aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun olduğunun kabulü gerekir.
1479 sayılı Kanunda 506 sayılı Kanun’un 79’uncu maddesine paralel nitelikte bir düzenleme bulunmadığı için kural olarak hizmet tespiti davası açılmasının mümkün olmadığını dikkate alan yasa koyucu, sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde Kuruma tescil edilmemiş kişilere zaman zaman tescil imkânı tanınmış ve ayrıca istek halinde primi ödenmek şartıyla geçmişteki çalışmaların değerlendirilmesi sağlanmıştır.
Bu amaçla ilk defa 2654 sayılı Kanun ile 1972 – 1982 yılları arasındaki vergiye kayıtlı süreler için borçlanma imkânı getirilmiş (ek geçici 13’üncü madde) ve daha sonra çıkarılan 3165 sayılı Kanun ile 2654 sayılı Kanunda öngörülen başvuru süresi uzatılmıştır. Daha sonra bu kapsamda 619 sayılı Kanun hükmünde Kararname’nin geçici 1’inci maddesi ile kayıt ve tescilsiz sigortalılara 04.10.2000 tarihinden itibaren yeniden tescil imkânı getirilmiş, ancak söz konusu Kanun Hükmünde Kararname Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiştir. Son olarak 02.08.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun’un 47’nci maddesi ile 1479 sayılı Kanun’a eklenen geçici 18.inci maddede, “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982 – 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49’uncu ve ek 15’inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, davacının 26.03.1999 tarihi itibariyle isteğe bağlı sigortalılığının başladığı, isteğe bağlı sigortalılık kapsamında ilki 26.04.1999 tarihi olmak üzere prim ödemesinin bulunduğu, 08.05.1991-31.12.1991 ve 03.05.1994-25.09.1995 tarihleri arasında vergi mükellefiyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemelerdeki “kayıt ve tescilini yaptırmamış olma” ifadesinden anlaşılması gereken, zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescil edilmemiş olmasıdır. Mahkemece, isteğe bağlı sigortalılık başvurusu ve prim ödemesinin 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılık talebi olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek, davacının 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihinden itibaren kanunca tanınan başvuru süresi içinde Kuruma zorunlu sigortalılık iradesini taşıyan tescil, ödeme başvurusu, prim ödemesi bulunup bulunmadığı araştırılarak, bulunmaması halinde davanın reddi gerektiği gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.