Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/3213 E. 2022/2773 K. 01.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3213
KARAR NO : 2022/2773
KARAR TARİHİ : 01.03.2022

Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi

Asıl ve birleşen davalar rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, hükümde belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı kurum ve davalılardan TKİ … ile … ve …Asfalt Taahhüt İnşaat Sanayi ve Ticaret Aş vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 17.06.2014 tarihli karar, dairemizin Bozma ilamı ile; “…Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, davalı şirket ile TKİ Çan linyit işletmeleri arasındaki sözleşme hükümleri de irdelenerek olayın bütününü ve tarafların kusur oranlarını kesinleşen ceza ve tazminat davaları da gözetilerek belirleyen iş güvenliğinde uzman bilirkişilerden rapor aldırılmaksızın, diğer davalı … hakkında ise usulünce ileri sürüldüğü anlaşılan zamanaşımı defi konusunda karar verilmesi…” gereğine işaret edilerek araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Ayrıntıları Hukuk Genel Kurulunun 10.12.2019 günlü ve 2015/10-3241 Esas, 2019/1325 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere; mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 7.10.1990 gün 439-562; 19.2.1992 gün 635-82; 23.2.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. 2008/632 K ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. 2010/87 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Eldeki davada ise, mahkemece, bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı ile oluşan usuli kazanılmış hak çerçevesinde, davalı … hakkında ceza davasının 23.03.2006 tarihi itibari ile düşmeye dair karar verilmesinden sonra 01.10.2013 tarihine göre 506 sayılı Yasanın 26. Maddesinin ikinci fıkrası kapsamında 1 yıllık zamanaşımı süresinden sonra davacı kurumun davasını açtığı buna göre …hakkında zamanaşımından sonra açılan davanın reddine dair karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, diğer davalı TKİ … hakkında tazminat davasında asıl işveren olduğu kabul edilerek verilen kararın kesinleşmesi karşısında davalı TKİ … ile diğer davalı …Asfalt Taahhüt İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığının uyulan bozma ilamı ve taraflar arasındaki sözleşme ve diğer belgelerin incelenmesi ile yeniden irdelenmesi gereğinin de gözetilmemesi, bozma nedenidir.
O halde, davacı kurum ve davalılardan TKİ … ile … ve …Asfalt Taahhüt İnşaat Sanayi ve Ticaret Aş vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine,
01.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.