Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/3055 E. 2021/7892 K. 09.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3055
KARAR NO : 2021/7892
KARAR TARİHİ : 09.06.2021

Mahkemesi : İzmir 14. İş Mahkemesi

Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, müvekkili tarafından … Tekstil A.Ş.’den tahsil edilemeyen 19.12.2017 tarih 15366655 sayılı, 19.12.2017 tarih 15366849 sayılı ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, Kurumda 1115316.35 sicil sayılı işyeri dosyasında işlem gören … Tekstil Tic. A.Ş. aleyhine icra takibine geçilerek şirket malvarlığının olmaması ve borcu karşılamaya yetmemesi sebebiyle 5510 sayılı yasanın 88. maddesi gereğince şirket yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı ve üyeleri aleyhine 2013/88212, 2013/88210 sayılı dosyalardan icra takibi başlatıldığını, ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak davacıya tebliğ edildiğini, şirkete karşı yapılan her türlü icra takibine rağmen alacağın tahsili için sonuç alınamadığını, bu nedenle davacı aleyhinde 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun 35. maddesine istinaden icra takibine geçildiğini, müvekkili Kurum tarafından yapılan işlemlerin yasal mevzuata uygun olduğunu beyanla haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine ve %10 oranındaki haksız çıkma tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonunda “davanın kabulüne,
Davacı … TC kimlik nolu … aleyhine … davalı Kurum Dokuz Eylül SGM tarafından,
2013/88212 sayılı takip dosyasından düzenlenen 19.12.2017 tarih 15366655 sayılı 122.974,03 -TL bedelli
2013/88210 sayılı takip dosyasından düzenlenen 19.12.2017 tarih 15366849 sayılı 1.427.427,84 .-TL bedelli ödeme emirlerinin iptaline” karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, “A-)… vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle; İzmir 14. İş Mahkemesi’nin 27.12.2018 tarihli, 2018/7 E, 2018/400 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına,
1-Davanın kısmen kabulüne,
Davacı … T.C. kimlik nolu … aleyhine … davalı Kurum Dokuz Eylül SGM tarafından,
2013/88210 takip sayılı dosya üzerinden tebliğ edilen 19.12.2017 tarih 15366655 sayılı 122.974,03 TL bedelli ödeme emrinin 2012/9 ila 2013/1. aylarına ilişkin kısmının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2013/88212 takip sayılı dosya üzerinden tebliğ edilen 19.12.2017 tarih 15366849 sayılı 1.427.427,84 TL bedelli ödeme emrinin 2012/9 ila 2013/1. aylarına ilişkin kısmının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; temsilci olarak yönetim kurulunda yer alan gerçek kişilerin temsil ettiği tüzel kişinin iradesinden bağımsız hareket edememekte olduklarını, kendisinin yerine getirdiği iş ve işlemlerde bireysel iradesi ile değil temsil ettiği şirket tüzel kişiliğinin karar ve talimatları doğrultusunda hareket ettiğini, yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğunu, Danıştay tarafından onanarak kesinleşen vergi mahkemesinde tüzel kişinin yönetim kurulu üyesi olduğu temsilcinin yönetim kurulu üyesi olmadığına karar verildiğini belirterek İstinaf mahkemesi kararının, temyize konu bölümünün bozulması talebi ile temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak davacıya tebliğ edildiğini, şirkete karşı yapılan her türlü icra takibine rağmen alacağın tahsili için sonuç alınamadığını, bu nedenle davacı aleyhinde 5510 sayılı Kanunun 88. ve 6183 sayılı Kanunun 35. maddesine istinaden icra takibine geçildiğini, müvekkili Kurum tarafından yapılan işlemlerin yasal mevzuata uygun olduğunu, borç döneminde borçlu şirkette yönetim kurulu üyesi olduğunu belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Davanın yasal dayanaklarından olan; 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesine göre ise, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” şeklinde düzenlenme getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan yönetim kurulu üyelerinin primlerin ödenmesinden işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları açıkça belirtilmiştir.
Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere “üst düzeydeki yönetici” kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkisine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişidir. Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesine göre anonim şirketlerde şirketi yönetmek ve temsil etmek yönetim kuruluna aittir. Anonim şirkette primlerin ödenmesinde müteselsilen sorumlu üst yönetici ve yetkiliden söz edebilmek için primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi ünvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerekir. Bunun dışında kalan ve şirketin idare veya mali işlerinde doğrudan söz sahibi veya yetkili olmayan kişilerin işveren ile birlikte müşterek sorumluluğu düşünülemez.
Müteselsil borçlulukta alacaklı, alacağının tamamını veya bir kısmını karşısındaki borçlulardan dilediği birinden isteyebilmek imkânına sahip bulunduğu gibi, borçlular da alacaklıya karşı borç sona erinceye kadar hep birlikte sorumlu olmakta devam ederler. Borçlulardan birinin borç ödemeden aciz haline düşmesinin veya iflas etmesinin alacaklı için her hangi bir tehlikesi yoktur; zira diğer borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmek yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Müteselsil borçluluk alacaklıya, borçluların içinden ödeme gücü en yüksek olanı seçerek edimin tamamını ondan isteyebilme yetkisini tanır.
Eldeki davada, dava dışı … Teks. San. Tic. A.Ş. unvanlı 1115316.035 sicil nolu işyerinin 2010/7 ila 2013/1 dönemi işsizlik sigortası, prim borçlarına ilişkin, yönetim kurulu üyeliği ile şirket temsilcisi sıfatına dayanılarak davacı adına düzenlenen, 2013/88210, 2013/88212 takip nolu ödeme emirlerinin iptali talep edilmiştir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki bilgiler ışığında; ödeme emirlerine konu borç dönemleri olan 2007/10-2013/1 arası dava dışı … Teks. San. Tic. A.Ş.’nin ortaklık yapısı belirlenmeli, … Plastik Pazarlama Tic. ve San. A.Ş., … Tekstil San. ve Tic. A.Ş. ile … Turistik Tesisler ve Mağazalar işletmeleri Tic. A.Ş.’nin asıl borçlu … Tekstil San. ve Tic. A.Ş.’de, şirket tüzelkişiliği olarak yönetim Kurulu üyeliğinin bulunup bulunmadığı, var ise tarihleri araştırılmalı, davacının da, anılan şirketlerde Yönetim Kurulu üyeliğinin bulunup bulunmadığı hususu araştırılmalı ve bulunması halinde davacının da ödeme emirlerinin dönemi de dikkate alınarak sorumlu olabileceği hususu dikkate alınmalıdır. Davacının yönetim Kurulu üyeliğinin bulunmaması halinde ise, temsil yetkisi irdelenmeli ve temsile yetkili olduğu dönemler dikkate alınarak, yetkisinin kapsamı belirlenmeli, elde edilen sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin, istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 09.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.