Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/2320 E. 2020/6227 K. 02.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2320
KARAR NO : 2020/6227
KARAR TARİHİ : 02.11.2020

Bölge Adliye
Mahkemesi : …. Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair karara karşı davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, …Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
…Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili; davacının Temmuz/1998 – 2011 yılları arasındaki çalışmalarının tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
“Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, buna göre;
Davacının davalı işyerinde 01/08/1999-31/12/2011 tarihleri arasında 1341 gün asgari ücretle çalıştığının tespitine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle “davacı vekili ve davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davanın yasal 5 yıllık hak düşürücü süreden sonra açılması, davalı işyerinin kurumda kaydının bulunmadığı, müfettiş raporunu da düzenlenmediği, kurumun dava açılmasına sebebiyet vermemesi karşısında yargılama giderlerinden sorumlu olmayacakları gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle, tarafların yargılamadan haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. Anayasanın 36. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. (HUMK’nun 73.) maddelerinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre; mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile, mutlaka dava ve duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi, ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanarak işin esasına girildikten sonra, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle, tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri tamamen şeklidir. Kanunun amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, kanun hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince dava dilekçesinin, “…” isimli muhataba, “… adresin kapalı olması sebebiyle … 1 noludan soruldu işe gittiğini imzadan kaçınan … kişiye haber verildi” şerhiyle 16.09.2014 tarihinde Teb.K. 21/1’e göre tebliğ edildiği, Gerekçeli kararın “…” isimli muhataba, “… adresin kapalı olması sebebiyle … 13 noludan soruldu çarşıya gittiğini sözlü beyan eden … kişiye haber verildi” şerhiyle 24.03.2017 tarihinde Teb.K. 21/1’e göre tebliğ edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf isteminin esastan reddine ilişkin kararın da “…” isimli muhatabın “eşine” Teb.K. 16. md.’ye göre yapıldığı, dairemizin 2 adet geri çevirme kararı üzerine yapılan tebligatların da “1 noludan soruldu çarşıya” ve “8 nolu soruldu çarşıya” şerhleri verilmek suretiyle usulsüz olarak Teb.K.21/1’e göre tebliğ edildikleri anlaşılmıştır.
Tebligat Kanununun 10. ve 21. maddeleriyle Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 29. maddesinde gerçek kişilere yapılacak tebligat usulü belirlenmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında mahkemece; davalı işverenliğe yöntemince dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmalı, davalının savunma ve delilleri de toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece usulüne uygun taraf teşkili sağlanmaksızın yargılama yapılarak karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve …Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm sair yönler incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ : …Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının, HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.