Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/2045 E. 2021/5877 K. 26.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2045
KARAR NO : 2021/5877
KARAR TARİHİ : 26.04.2021

Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2019/1329-2019/1889
İlk Derece
Mahkemesi : … 1. İş Mahkemesi

Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın ve istinaf isteminin reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin reddine dair kararı kaldırılarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya davalı kurum tarafından muhtelif tarihlerde tebliğ edilen ödeme emirlerinin zamanaşımı nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı, alacakların zamanaşımına uğramadığı, zamanaşımının yapılandırma başvurusuyla da kesildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince, davacının ortağı ve yetkili müdürü olduğu …..Eğitim Öğretim Yayıncılık Hiz. Turz. İnş. Nak. Tic.Ltd. Şti.’nin borçları nedeniyle, davacı aleyhine düzenlenen ödeme emirlerinin davacıya muhtelif tarihlerde tebliğ edilmek suretiyle ve 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde dava açılmaması nedeniyle kesinleştiği, davacının yapılandırma hükümlerinden faydalanmak için 11/05/2006 tarihinde müracaat ettiği, 27/06/2006 tarihinde yapılandırma dilekçesinin iptalini istediği, kesinleşen ödeme emirlerinin 2005/22426 Esas sayılı takip dosyasında tevhit edildiği, toplam 626.405,46 TL borç için davacının (ve diğer şirket ortağı olan davacının eşinin) emekli aylığı üzerine kesinleşen ödeme emirleri nedeniyle 1/3 oranında haciz konulduğu, halen davacının emekli aylığından haciz kesintilerinin devam ettiği, dolayısıyla 6183 sayılı Yasanın 103.maddesine göre zamanaşımının kesilmesi sonrası, 6183 sayılı Yasanın 102 ve 506 sayılı Yasanın 80.maddesi uyarınca tahsil zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği gerekçeleriyle;
“Davanın reddine” Ek Kararla da istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk derece mahkemesi karar gerekçesindeki değerlendirme dikkate alındığında; usul, yasa ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun bulunan karara yönelik itirazlar yerinde görülmediği gibi, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle;
“ … 1.İş Mahkemesinin 11.06.2019 Tarih ve 2018/219 Esas 2019/143 Karar sayılı ek kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ek kararın kaldırılmasına,
… 1. İş Mahkemesi’nden verilen 19.04.2019 tarih, 2018/219 Esas ve 2019/143 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili, ödeme emri tebligatlarının usulüne uygun olmadığı, davacının aylığından yapılan ilk kesintiye kadar zamanaşımı süresinin dolduğu, yapılandırma başvurusunun bulunmadığı, her borç dönemi bakımından ayrı değerlendirme yapılması gerektiğigerekçeleriyle kararının bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
1- 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda zamanaşımı süresi bakımından, 3917 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 08/12/1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Kurumun alacak hakkı, Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanun’un 128. maddesi hükmü gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ile durmasına ilişkin 132. ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemeler de burada uygulama alanı bulmaktadır. 08/12/1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı borcu yönünden ise, 6183 sayılı Kanun’un “Tahsil zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddeleri uygulanacaktır. Anılan madde hükmüne göre, zamanaşımı süresi beş yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı da, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir. 06/07/2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanun ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak 506 sayılı Kanunun 80. maddesinin beşinci fıkrasında değişiklik yapılıp, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesiyle birlikte 102. maddesinin de uygulanmayacağı hükme bağlanarak 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüştür.
6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Eldeki davada ise; ödeme emirlerine konu kurum alacaklarının 2003/7 – 2005/5 dönemleri arasında olduğu, şirket adına 11.05.2006 tarihli yapılandırma başvurusunda bulunulduğu, davacı yönünden zamanaşımını kesen bir işlemin bulunmadığı, ilk olarak davacının yaşlılık aylığına 10.04.2012 tarihinde haciz konulduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda anılan yasal düzenlemeler karşısında 06.07.2004 tarihinden önce muaccel hale gelen alacaklar için uygulanacak zamanaşımı süresi 5 yıl olup, davaya konu kurum alacaklarının bir kısmının bu tarih öncesi olduğu anlaşıldığından, muaccel hale gelen her borç için zamanaşımı süresi yukarıda yazılı yasal düzenlemeler kapsamında irdelenerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.