Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2020/1345 E. 2020/4781 K. 23.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1345
KARAR NO : 2020/4781
KARAR TARİHİ : 23.09.2020

Mahkemesi : Bakırköy 1. İş Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili, davalılardan … vekili, … ve Yol Hizm.Tic.Ltd.Şti. vekili ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davalı vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, davacı Kurum vekilinin talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum ile davalılardan … vekili ile … ve Yol Hizm.Tic.Ltd.Şti.vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, Davacı Kurum vekili dosyaya sunduğu dava dilekçesinde özetle; sigortalı …’un 01/12/2011 tarihli iş kazasında vefat ettiği, … tarafından yapılan ihalede iş alan şirketin taşeron olarak …’a iş verdiğini, davalı …’ın alkollü olarak kullandığı aracın önündeki araca çarpması ve o aracın savrularak diğer bir araca çarpması ile de aracın ön tarafında bulunan ve kumlama görevi yapan sigortalının vefat ettiği belirtilerek, kurum tarafından sigortalının hak sahiplerine bağlanan fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak üzere 17.414,44 TL alacağın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı … vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; yetki ve zamanaşımı itirazı ile 3. kişiye açılan rücu davasının Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, sigortalı … belediye işçisi olmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ve Yol Hizmetleri İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; şirketin ihale makamından aldığı işi anahtar teslimiyle … Ltd.’ye devrettiğini, kazada kusurlu olmadıklarını, illiyet bağının olmadığını beyan etmişlerdir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda “asıl ve birleşen dava yönünden ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı Kurum vekili istinaf başvurusunda, zararın düşük hesaplandığını, üst limitin 87.072,21 TL olduğunu ayrıca aleyhe kusur oranına da itirazlarının olduğunu,
Davalı … vekili, davalının kusurunun olmadığını, asıl işveren değil, ihale makamı olduğunu, davanın Borçlar Kanunun 41.maddesi gereği 1-10 yıllık zamanaşımına uğradığını, kazalının belediye işçisi olmadığını, davanın reddi gerektiğini belirterek, Davalı … vekili, Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2013/742 Esas nolu dosyası emsal gösterildiği halde dikkate alınmadığını, dava konusu olayda sorumlu olmadıklarını belirterek,
Davalı … ve Yol Hizmetleri İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili işin anahtar teslimi devredildiğini, illiyet bağının kesildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi tarafından, davalılar … vekili, … vekili ile … ve Yol Hizmetleri İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine,
Davacı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; “… Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 08/03/2017 tarihli, 2012/925 Esas-2017/46 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
Davanın ve Bakırköy 20. İş Mahkemesinin 2014/145-333 E-K sayılı birleşen davasının taleple bağlı kalınarak kabulü ile,
43.372,10-TL gelirin (davalılar … ve Yol Hiz. İnş. San. Tic. Ltd. Şti, … ve MNZ İnşaat … için 34.697,68 TL ile sınırlı olmak üzere) 28.06.2012 Onay tarihinden itibaren,
164,00-TL cenaze giderinin (davalılar … ve Yol Hiz. İnş. San. Tic. Ltd. Şti, … ve MNZ İnşaat … için 161,20 TL ile sınırlı olmak üzere) 15.06.2012 tediye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalı … ve birleşen dosya davalılarından,tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum vekili,davalılardan … vekili,… ve Yol Hizm.Tic.Ltd.Şti.vekili istinaf talep içeriklerini tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 01.02.2011 tarihinde meydana gelen trafik- iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalı işverenlerden 5510 sayılı Kanun’un 21/1 fıkrası diğer davalı …’dan ise aynı kanunun 21/4. fıkrası uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir.
Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi, 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi, İşçi sağlığı ve iş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Eldeki davada, Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda işveren konumundaki davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına %10, … ve Yol Hizm.Tic.Ltd.Şti’ne %20, …’a %10 oranında, 3. kişi konumundaki sürücü …’a %60 oranında kusur verilmek suretiyle hüküm kurulmuş, öte yandan Dairemizin 26.03.2018 tarih ve E.2016/1115 K.2018/2561sayılı kararıyla onanarak kesinleşen aynı trafik-iş kazasında vefat eden dava dışı …’in hak sahiplerine yapılan ödemelerin rücuan tazmini için açılan Bakırköy İş Mahkemesinin 12.10.2015 tarih 2013/742 E. 2015/256 K. sayılı kararında hükme esas alınan kusur raporunda davalı …’ın tam kusurlu olduğu,öte yandan diğer davalılar …(MNZ İnşaat), …, … ve Yol Hizmetleri İnşaat San. Tic. Ltd. Şti., … İnşaat Haf. Nak Tur. Gıda ve Tic. Ltd. Şti.’nin kusursuz olduğu tespit edimiştir. Bu nedenle aynı olaya ilişkin iki davada birbiri ile çelişkili raporlar alınarak karar verildiği görülmektedir.
Aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü gözetildiğinde, aynı olayda vefat eden diğer sigortalı …’e ait Dairemiz onamasıyla kesinleşen yukarıda anılan rücu davasında kusur incelemesine ilişkin bilirkişi raporunda, davalılar … (… İnşaat), …, … ve Yol Hizmetleri İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.nin 5510 sayılı Yasanın 21. maddesi anlamında sorumluluklarını gerektirir herhangi bir kusurlu davranışları belirlenmediği halde Mahkemece anılan kusur raporunda adı geçen davalılara kusur izafe edilerek sorumlulukları cihetine gidilmesi suretiyle hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekili ile davalı … vekili, … ve Yol Hizm.Tic.Ltd.Şti. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne ilişkin kararı kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılar … ve … ve Yol Hizmetleri İnşaat San.Tic.Ltd.Şti.’ne iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.