Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2019/6815 E. 2020/4833 K. 23.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/6815
KARAR NO : 2020/4833
KARAR TARİHİ : 23.09.2020

Mahkemesi : … 1. İş Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilli tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince; istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; davacı kuruma bağlı 1.4221.01.01. 00261118.59.01- 47 sayılı dosyasında işlem gören davalı işverenin işyeri işçilerinden … ın işyerinde 20.12.2011 tarihinde geçirmiş olduğu kaza nedeniyle yaralandığını, sigortalının yaralanması ve neticesinde çalışmaması nedeniyle müvekkili kurum tarafından sigortalıya 214.081,04 TL ilk peşin değerli 20.12.2011- 28.02.2013 tarihleri arasında 5.541,02 TL geçici iş göremezlik bedeli ödendiğini, ayrıca tedavi olduğu hastaneye tedavi bedeli olarak 63.112,35 TL ödeme yapıldığını, işverenin kazanın meydana gelmesinden 5510 sayılı kanuna göre sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile Kurum zararının karşılığı olarak zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şimdilik 30.000,00 TL ilk peşin değerli gelirin onama tarihi olan 12.01.2016 tarihinden itibaren, geçici iş göremezlik ödeneğinin şimdilik 1.000,00TL sinin tedavi masrafının ise şimdilik 8.000,00 TL sinin ödeme veya sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile;171.264,83 TL ilk peşin sermaye değerli gelirin onay tarihinden,50.519,64 TL tedavi giderinin sarf tarihinden,28432,82 TL geçici işgöremezlik ödeneğinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili; davalı şirketin kanunen üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, sigortalının 01.10.1987 tarihinde amele ünvanı ile çalışmaya başladığını, 2001 yılında kadrolu işçi olarak aynı pozisyonda çalışmasını sürdürdüğünü, 2007 yılında ünvan değişikliği sınavında başarı göstererek bakımcı yağcı pozisyonunda DSİ 11Şube Müdürlüğü /113. Şube müdürlüğünde kadrolu olarak çalışmaya devam ettiğini, pozisyonun ağır iş statüsünde olması dolayısı ile belirli periyodlarla çalışılabilirlik raporları alındığını, sigortalının 20.12.2011 tarihli görevlendirme oluru ile kırklarelinde çalışmak üzere 15 gün süre ile görevlendirildiğini, aynı gün iş kazasının meydana geldiğini iş kazasında davalı idareye isnat edilebilecek kusurun bulunmadığını, iş kazası ile ilgili … İş Mahkemesinin 2012/350 esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını, davalı işverenin herhangi bir kusurunun bulunmaması nedeni ile davanın reddini savunduğu görülmüştür.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi,
Davanın kabülü ile 171.264,83 TL peşin sermaye değerinin tahsis onay tarihi olan 12.01.2016 tarihinden itibaren, 28.432,82 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeme tarihlerinden itibaren, 50.519,64 TL tedavi giderinin sarf tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Bölge adliye mahkemesince, “Davalının istinaf isteminin reddine” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, iş kazasında davalıya atfedilecek kusur bulunmadığını, … İş Mahkemesi’nin 2012/350 esas sayılı davasının derdest olduğunu, kazanın sigortalının kusuru ile meydana geldiğini, idarece işlemleri denetleyecek formen görevlendirildiğini, üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getiren davalının Kurum alacaklarından sorumlu olmadığını, belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davacı Kurum, 20.12.2011 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ödenen geçici iş göremezlik ve tedavi ödeneklerinden oluşan kurum zararının davalıdan tahsilini talep etmiş olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 21/1 maddesi olup mahkemece, davalının %80, kazalının %20 kusurlu bulunduğu rapor esas alınarak yazılı şekilde karar verilmiştir.
İncelemeye konu dosyadaki tüm bilgi, belge ve delillere göre;uzun yıllar boyunca işyerinde çalışan kazalının tecrübeli olmasına rağmen gerekli tedbirleri almaksızın kendi hayatının riske atacak şekilde tehlikeli ve dikkatsiz davranışlarda bulunması karşısında mahkemece, kesinleşen tazminat dosyasında esas alınan kusur raporu ile yargılama aşamasında alınan müfettiş raporu ile uyumlu 14.04.2017 tarihli kusur raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi üzere alınan 21.07.2017 tarihli kusur raporunun, oluşa uygun nitelikte olmadığı; davaya konu zararlandırıcı sigorta olayına göre 14.04.2017 tarihli kusur raporunun oluşa uygun denetime elverişli nitelikte olduğu, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği belirterek kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya koyduğu, bu nedenle somut olaya göre anılan raporun hükme esas alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca, davacı tarafın farklı olduğu tazminat dosyasının kesin hüküm teşkil etmediği, yukarıda gerekçelerinin belirtildiği 14.04.2017 tarihli kusur raporunun hükme esas alınması gerektiği, buna göre davalı bakımından kusur ve sorumluluğa göre hüküm kurulması gerektiği gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının, HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/09/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.