Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2019/5957 E. 2020/5243 K. 30.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5957
KARAR NO : 2020/5243
KARAR TARİHİ : 30.09.2020

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve … vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesi benimsenmiştir. Bu kapsamda yargılamanın açık olarak yapılması ve yargılamanın sonunda verilen kararın da açıkça belirtilmesi esastır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 28. maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesinde hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi; “(1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. (2) Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur. (3) Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. (4) Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. (5) Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler. (6) Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.” şeklinde açıklanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği “(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar. a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini. b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini. c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri. ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini. d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını. e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi. (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde açıklanmıştır.
Yukarıda anılan yasa hükümleri gereğince mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi, verilen kararla, ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddenin 4. fıkrası gereğince, zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belirli bir süre içinde yazılması mümkündür.
Kısa karar, bir davayı sona erdiren (niha-i) temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararın da buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir. (10/04/1992 gün ve 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı) Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 2011/21-23 E. – 268 K., 2012/6-97 E. – 203 K., 2012/10-149 E. – 291 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Eldeki davada, Mahkemece 26.03.2019 tarihli celsede tefhim edilen kısa kararda davalı … Turizm Tic. A.Ş. hakkında herhangi bir hüküm kurulmamış iken; gerekçeli kararda tashih şerhi ile “Dahili davalı … Turizm Tic. A.Ş. yönünden davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine” şeklinde kısa karara ek bir fıkra eklenerek hüküm kurulması suretiyle, usul ve yasaya uygun şekilde kısa karar oluşturulmaksızın gerekçeli karar yazıldığı, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, çelişkili şekilde hüküm kurulmuş olması ve usule uygun hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve … vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 30/09/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.