Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2019/5869 E. 2019/9101 K. 26.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5869
KARAR NO : 2019/9101
KARAR TARİHİ : 26.11.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Dava, davalıya yapılan yersiz aylık ödemelerinin tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne, itirazın iptaline, icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar Tetkik Hakimi … tarafından okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu davada; Davalıya 09.02.2011 tarihinde vefat eden Tarım Bağ-Kur sigortalısı eşinden 01.05.2012 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, 24.03.2006 tarihinde vefat eden 4/a sigortalısı oğlundan 15.04.2006 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, kendisinin Tarım Bağ-Kur kapsamındaki çalışmalarından dolayı da 01.04.1997 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı aldığı anlaşılmaktadır. Kurum tarafından davalının kendi çalışmalarından ve eşinden dolayı aylık aldığının belirlenmesi üzerine, oğlu Ramazan İpek’ten aldığı ölüm aylığı iptal edilerek 18.04.2011-17.04.2012 tarihleri arasında yersiz ödeme çıkartıldığı, kurum alacağının tahsiline yönelik olarak davacının kendi çalışmalarından dolayı aldığı yaşlılık aylığından 2012/6-2016//3 ayları arasında kesinti yapıldığı görülmektedir.
Dava konusu uyuşmazlık, 2926 sayılı Yasa’ya tabi olarak yaşlılık aylığı almakta olan sigortalının, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı iken vefat eden eşinden de aylık alması halinde, 4/1-a kapsamında sigortalı oğlundan da ölüm aylığı alıp alamayacağı ve oğlundan dolayı ödenen yersiz aylıkların tahsil edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanakları 506 sayılı Yasa’nın 69. ve 5510 sayılı Yasa’nın 34. maddeleridir.
506 sayılı Yasa’nın 69. maddesinde “Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken aylıkların toplamı, sigortalıya ait aylıktan aşağı olursa, artanı, eşit hisseler halinde sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanun’a göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına aylık olarak verilir.Ancak bunların her birinin hissesi sigortalıya ait aylığın %25’ini geçemez.
Sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek aylıkların toplamı sigortalıya ait aylıktan aşağı değilse ana ve babanın aylık bağlanma hakları düşer.” hükmü düzenlenmiştir.
5510 sayılı Yasa’nın 34/d maddesinde “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam %25’i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam %25’i oranında aylık bağlanır” hükmü yer almaktadır.
1-Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki açıklamalar çercevesinde; 506 sayılı Yasa’nın 69. ve 5510 sayılı Yasa’nın 34/d maddesi uyarınca davacıya oğlundan aylık bağlanabilmesi için gelir ve/veya aylık almama koşulunun gerçekleşmesi gerekmekte olup, vefat etmiş eşinden ve kendi çalışmalarından dolayı aylık alan davacıya vefat eden oğlundan bağlanan ölüm aylığının kesilmesi ve yersiz ödeme çıkartılmasına yönelik kurum işlemi yerindedir. Ancak dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davalının aylığından kurum alacağının tahsili amacıyla kesinti yapıldığı anlaşıldığından, kurum alacağı ile davacının aylığından yapılan kesinti miktarları tespit edilerek ve kesinti suretiyle yapılan tahsilatlar dikkate alınarak bakiye kurum alacağı belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
2-2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; … diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, … hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkûm edilir” hükmü öngörülmüştür. Buna göre, itirazın iptali davalarında tarafların talebi halinde icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekmekte olup, dava konusu alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı yönünden red kararı verilmesi yerinde değildir.
Yukarıda yapılan maddi ve hukuki açıklamalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.