Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2019/4022 E. 2020/7791 K. 28.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4022
KARAR NO : 2020/7791
KARAR TARİHİ : 28.12.2020

Mahkemesi :İş Mahkemesi
No
Asıl dava davacının yaşlılık aylığının iptaline yönelik Kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylıkların faizi ile tahsili, birleşen dava ise; yersiz ödenen aylıkların tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı (birleşen dava davalısı) ve davalı Kurum (birleşen dava davacısı) avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Öte yandan, alacağın likit ve belli olması gerekir. Başka bir ifade ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Davalıya yapılan yersiz ödemelerin yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın %40’ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. (02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 11. maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmiştir.) İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, birleşen dava dosyası yönünden, asıl alacak niteliğindeki yersiz ödenen ve icra takibine konu yapılan aylığın, takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli olması dolayısıyla likit nitelikte olduğu belirgin bulunması karşısında, takibe haksız itiraz eden davalının, davacı alacaklı Kurum yararına takip tarihinde yukarıda belirtilen yasal mevzuat hükmü gereğince, kabule konu asıl alacak tutarının %40’ı oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, anılan istemin reddi yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki, bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hükmün, (2) nolu bendinin icra inkar tazminatına ilişkin olan 3. Paragrafında yer alan “Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” ifadesinin silinerek yerine, “Hükmolunan meblağın % 40’ı oranında icra-inkâr tazminatının, birleşen dava davalısından alınarak davacı Kuruma verilmesine” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacı-birleşen davanın davalısı …’ten alınmasına, Üye …’in muhalefetine karşı, Başkan … ile Üyeler …, … ve …’ün oyları ve oy çokluğuyla, 28/12/2020 gününde karar verildi.
KARŞI OY
Davaya konu alacak mahiyeti itibariyle yargılamaya konu olup, likit olmadığı için mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmemesi yönündeki kararı yerinde olduğundan kararın bu yöndeki kısmının kaldırılarak icra inkar tazminatına hükmedilmesi şeklindeki düzeltilerek onama kararı verilmesi yerinde olmadığından, düzeltilerek onama yönündeki çoğunluk kararına bu yönden katılmamaktayım.