Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2019/1263 E. 2020/5085 K. 29.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1263
KARAR NO : 2020/5085
KARAR TARİHİ : 29.09.2020

Mahkemesi : Bakırköy 17. İş (Sosyal Güvenlik) Mahkemesi

Davacılar, 28.01.2009 tarihinde bekâr ve çocuksuz ölen sigortalı erkek çocuğu üzerinden ölüm geliri bağlanmasını istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine dair karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk dairesince verilen kararın davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacılar, sigortalı Harun Köseoğlu’nun 07.01.2009 tarihinde işyerinde çalıştığı sırada meydana gelen iş kazası sonucu vefat ettiğini, davacı …’nun sigortalının annesi, …’nun sigortalının babası olduğunu, davacının ölüm geliri bağlanması için Kuruma başvurduklarını, Kurum tarafından taleplerinin reddedildiğini, Kurum işleminin iptali ile davacının ölüm geliri-maaşı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı Kuruma usulüne davaya karşı herhangi bir cevap verilmemiş, aşamalarda kurumca yapılan işlemlerin yerinde olduğu belirtilmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Huzurdaki davanın hem ölüm geliri hem de ölüm aylığı yönünden ikame edildiği anlaşılmakla iki talep yönünden de şartların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmiş;
Ölüm aylığı yönünden müteveffa Harun Köseoğlu’na ait hizmet döküm cetvelinden ölüm tarihi olan 07.01.2009 tarihi itibariyle toplam 252 prim gün sayısının bulunduğu, 5510 sayılı Yasa’nın 32. maddesi’nde belirtilen her türlü borçlanma süreleri hariç 5 yıldan beri sigortalılık süresi ve 900 gün prim ödeme gün koşulunu yerine getirmediği, bu haliyle talebi reddeden kurum işleminde herhangi bir hata bulunmadığı anlaşılmakla davacının ölüm aylığı bağlanması yönündeki taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
Ölüm geliri yönünden gelir bağlanması için hak sahipleri olan ana ve baba yönünden gerekli olan şartlar yukarıda irdelenmiş olup, davacı baba …’nun 4/a yaşlılık aylığı aldığı, ölüm geliri bağlanması için aylık bağlanmamış olması şartına yerine getirmediği ve ölüm gelirine hak kazanamadığı, davacı ananın ise gelirinin asgari ücretin net tutarı üzerinde olması sebebiyle talebi reddedilmişse de bu davacıya bağlanmış bir aylığın bulunmadığı, kazanç ve gelir tutarları belirlenirken ana ve baba yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılmasının gerektiği, sigortalının babasının almakta olduğu gelir ve aylığın birlikte yaşadığı hak sahibi annenin durumunu etkileyemeyeceği, davacı ananının asgari ücretin net tutarı üzerinde gelir elde ettiğine ilişkin başka bir belgenin bulunmadığı, eşinin yaşlılık aylığından dolayı kendisine ölüm geliri bağlanmadığı, kurum işleminin yerinde olmadığı, hak sahibi ananın 65 yaşın üzerinde olduğu ve kurum işleminin yerinde olmadığı, hak sahibi ana olarak ölüm geliri bağlanması gerektiği anlaşılmış ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hükmü kurmak gerekmiştir.
Davanın kısmen kabulüne, davacıların ölüm aylığı bağlanması yönündeki taleplerinin 5510 sayılı Yasa 32. maddesinde öngörülen yasal koşullar oluşmadığından reddine, davacı …’nun ölüm geliri bağlanması yönündeki talebinin 5510 sayılı Yasa’nın 34. maddesi’nin 1. fıkrası d bendinde öngörülen yasal koşulların oluşmaması nedeniyle reddine, davacı …’nun ölüm geliri bağlanması yönündeki talebinin kabulüne, aksi yöndeki kurum işleminin iptali ile 01.05.2010 tarihi itibariyle ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden;Kurum sigortalısı Harun Köseoğlu’nun 07.01.2009 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat ettiği, davacı …’nun 01.03.2011 tarihli dilekçesi ile sigortalı müteveffa oğulları Harun Köseoğlu’ndan ölüm aylığı-ölüm geliri almak için Kuruma başvurduğu, Kurum tarafından düzenlenen 24.05.2011 tarih 2011/84 sayılı raporda davacı …’nun eşinin maaş aldığı, oğlunun asgari ücretle çalıştığı, eşi üzerine kayıtlı evi olduğunun tespit edilmesi üzerine talebinin reddedildiği,davacıların 18.12.2014 tarihli dilekçeleri ile ölüm aylığı-geliri bağlanması için Kuruma başvurdukları, Kurumun 30.12.2014 tarihli yazısı ile taleplerin reddine karar verdiği anlaşılmıştır. Sigortalının 5510 sayılı Yasanın 32.maddesinde belirlenen 1800 gün sigortalılık veya 5 yıldan beri sigortalı olup 900 gün prim şartını tamamlamadığı, hizmet cetveline göre 252 gün sigortalılığının bulunduğu, davacılara ölüm aylığı bağlanması için gereken koşulların oluşmadığı, Kurum işleminin bu yönüyle yerinde olduğu, 5510 sayılı Yasanın 16.maddesi ve 34.maddesi göz önüne alındığında davacı …’nun geliri bulunması nedeniyle ölüm geliri alamayacağı, davacı …’nun herhangi bir gelirinin bulunmaması nedeniyle ölüm geliri almaya hak kazandığı, kazanç ve gelir tutarları belirlenirken anne ve baba yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiği, ilk derece mahkemesi kararının bu sebeplerle usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 353-(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davacı …’na ölüm geliri bağlanabilmesi için gelirinin asgari ücretin altında olması gerektiğini, Kurumun 24.05.2011 tarih ve 2011/84 sayılı denetim raporunda davacının gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunun tespit edildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasa’nın 34. ve 20. maddeleri olup, anılan maddede; “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam %25’i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam %25’i oranında aylık bağlanır” hükmü yer almaktadır.
Eldeki davada ise, maddede yer alan “her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelir” ibaresinin hak sahibi anne ve baba yönünden ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğine yönelen mahkeme yaklaşımı yerinde ise de; davalı kurumca yapılan denetimde, davacılara ait Kooperatif hissesinin varlığından bahsedilmiş olmakla, bu hissenin davacılardan anneye mi yoksa babaya mı ait olduğu hususunun, ilgili kooperatiften sorularak belirlenmesi ile davacıların hak sahipliği sıfatlarının ve ölüm geliri bağlanma şartlarının varlığı yeniden belirlenmeli ve davacıların talepleri hakkında yeniden bir değerlendirme yapılarak sonucuna gore bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.