Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2019/1109 E. 2020/5483 K. 06.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1109
KARAR NO : 2020/5483
KARAR TARİHİ : 06.10.2020

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, 1479 sayılı Kanun hükümleri gereğince babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığına hak kazanıldığının ve aylıkların kesilmesine dair kurum işleminin iptali ile Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, Mahkemece verilen 09.05.2017 günlü karar Dairemizin 12.09.2017 günlü ilamı ile özetle; davacı hakkında hakkı doğuran olay tarihi itibarıyla yürürlükteki yasal mevzuat gereğince babası üzerinden ölüm aylığı tahsis edilemeyeceği gibi süreç içerisindeki yasal değişiklikler karşısında da çift aylığa hak kazanamadığı” hususu belirtilmiş, mahkeme kabulündeki iyi niyetli zenginleşen hükümlerince iade ile yükümlü olmadığına dair yaklaşımın isabetsiz olup, davacının belirttiği kuruma karşı borçlu olmadığının veyahut başka bir deyişle Kurum alacağının ne miktarda olması gerektiğinin tespiti isteminin, yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 96’ncı maddesi olup, Türk Borçlar Kanununa göre özel kanun olan ve uygulama önceliği bulunan 5510 sayılı Yasa kapsamında davalı kurumun alacağının kapsamının belirlenmesi gerektiği ve 96’ncı maddenin “b” fıkrası kapsamında uygulama yapılması ile davalı Kurum alacağının belirlenmesi gereklerine işaret edilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) …’e…, … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Eldeki davada, dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün olmayıp, Yargıtay dairelerinin zaman içerisinde içtihat değişikliklerine gitmesi olgusunun usuli kazanılmış hakkın istisnalarından olmadığı dikkate alınmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.