YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1033
KARAR NO : 2019/2065
KARAR TARİHİ : 06.03.2019
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle ve ilamında belirtildiği gerekçelerle 12.057,28 TL alacak için davanın konusuz kalması nedeniyle ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine, şeklinde karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, kasten yaralama suçundan mahkum olan davalıdan, haksız fiili sonucu darp edilen sigortalıya yapılan iş göremezlik ödemesi ile hastane masrafları nedeniyle meydana gelen Kurum zararının 5510 sayılı Kanun gereğince tahsili için istemine ilişkindir.
Sağlık hizmeti giderleri bakımından 5510 sayılı Kanunun 76. maddesinin 4. fıkrasında, iş kazası ile meslek hastalığı, işverenin kastı veya genel sağlık sigortalısının iş sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranışı sonucu olmuşsa, Kurumca yapılan sağlık hizmeti giderlerinin işverene tazmin ettirileceği; son fıkrasında, genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere kastı veya suç sayılır bir davranışı veya ilgili kanunlarla verilmiş bir görevi yapmaması ya da ihmali nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olduğu mahkeme kararıyla belirlenen üçüncü kişilere, Kurum’un yaptığı sağlık hizmeti giderlerinin tazmin ettirileceği açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere 21/1. ve 76/4. maddelerde işverenin, 21/4. ve 76/son maddelerde üçüncü kişinin rücu alacağından sorumlulukları düzenlenmiş olup, somut olayımızda davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 76. maddesinin son fıkrasıdır.
Davaya konu somut olayda, davalının, sigortalıyı haksız tahrik hükümlerine ilişkin TCK.nun 29. maddesinin uygulanması sonucu cezasında 1/4 oranında haksız tahrik indirimi uygulanmak suretiyle kasten yaralama suçundan cezalandırıldığı, verilen hükmün Yargıtay 3. Ceza dairesinin onama ilamı ile kesinleştiği anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza Mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler. “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56. Sayı 2. 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır. Mahkemece; sigortalının haksız davranışı nedeniyle olaya sebebiyet verdiği, olayda sigortalının da kusurlu olduğu, bu hususun Türk Borçlar Kanununun 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini de bağlar nitelikte kesinleşmiş maddi olgu halini aldığı, ceza davasındaki tahrik indirimi oranına göre, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. maddeleri uyarınca, rücu alacağından da indirim yapılması gereği gözetilmekle beraber, ceza davasında davalı hakkında uygulanan haksız tahrik hükümleri gereğince yapılan indirim göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece davalının sorumlu olduğu tazminat tutarında 1/4 haksız tahrik indirim oranının dikkate alınmaksızın, davalının kuruma yaptığı ödeme doğrultusunda davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece yukarıda açıklanan Dairemizin 16.04.2018 tarihli bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş meydana gelen olayda haksız tahrik indirimi ve davalının yapmış olduğu ödeme de dikkate alınarak davalının sorumluluk miktarını ve bu kapsamda kurum alacağını belirlemekten ibaret olup, bu kapsamda olmak üzere, Mahkeme yapılan ödeme miktar ve tarihlerini davacı kurumdan sormak suretiyle belirlemeli, dava tarihinden önce yapılan ödemeler varsa bu miktarlar yönünden reddine karar vermeli, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerde ise konusuz kalma olmayacağı gözetilmek suretiyle dava tarihinden sonra yapılan ödemeleri mahsup etmeli, bu mahsubu da davaya konu asıl alacak ile işlemiş faiz miktarının toplamı üzerinden ve 1/4 oranındaki haksız tahrik indirimini de gözetmek suretiyle belirlemeli ve elde edilecek sonuca göre bir karar vermelidir.
Mahkemenin, açıklanan maddi ve hukuki olguları gözetmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenleridir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.03.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.