Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/7335 E. 2019/625 K. 31.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7335
KARAR NO : 2019/625
KARAR TARİHİ : 31.01.2019

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın davalı … hakkında açılmamış sayılmasına, diğer davalılar yönünden diğer davalılar yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ve … Petrol Turizm İnş. Kuy. San. ve Tic. Kollektif Şirketi … ve ortakları ile davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu usul hukuku değil, dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk meselesidir. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme dava konusu hakkın esasına girip karar veremez. Davayı sıfat yokluğundan reddetmesi gerekir. Davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine, davalı sıfatı ise sübjektif hak kendisinden istenebilecek kişiye aittir. Kuşkusuz bu hak sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz iktisaptan veya kanundan doğabilir.
Bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın gerçek borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın gerçek borçlusundan başka bir kişiye karşı açılırsa, dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil, davalının davalı sıfatına sahip olmadığından dolayı reddedilir. (Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, I. Cilt, s. 1159)
HMK. 119. maddesi, dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bildirim esnasında yapılan kimi yanlışlıklar, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir.
Davanın, hasımda değil temsilcide yanılma sonucu hatalı açılması halinde husumetten reddedilmeyip gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerektiği Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 124. maddesi ile, “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir.
Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir.
Somut olayda, SGK Muratpaşa Sosyal Güvenlik Merkezinden gelen 20/07/2012 tarihli kayıtta davalı …’ün davalı … Petrol Turizm İnş. Kuy. San. ve Tic. Kollektif Şirketi … ve ortaklarında 05/03/1986 tarihinde ortak olduğu, ticaret sicil gazetesi ve eklerine görede 03/02/1995 tarihinde de ortaklık kaydının terkin edildiği anlaşılmış ve bu nedenlerle davacının talebi üzerine davanın … açısından davanın kollektif şirkete yöneltilmesi için 25/12/2012 tarihli celsede davacı Kurum vekiline süre verilerek, davanın HMK 124 maddesi uyarınca davalı … Petrol Turizm İnş. Kuy. San. ve Tic. Kollektif Şirketi … ve ortaklarına yöneltilmesi sağlanmıştır.
Bu durumda …, HMK 124 kapsamında taraf sıfatından çıkarılmakla lehine vekalet ücreti verilmeli ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalıdır. Mahkemece eksik değerlendirme ile taraf sıfatından çıkarılan … aleyhine yargılama giderlerine hükmedilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hüküm fıkrasındaki 1.inci maddenin 2. fıkrasındaki “Davanın diğer davalılar yönünden kısmen kabulü ile” cümlesinin silinerek yerine “davalı … hakkında açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulü ile” cümlesinin yazılmasına,
hükmün 6. maddesinin silinerek yerine “ davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT göre 1.500 TL vekalet ücretinin davacı SGK’dan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine,
Hükme 7. inci madde eklenerek “ Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine” yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan …’e iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan … Petrol Turizm İnş. Kuyumculuk San. ve Tic. Kollektif Şti. … ve Ortaklarından alınmasına, 21/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.