YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7031
KARAR NO : 2020/220
KARAR TARİHİ : 15.01.2020
Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, 26.09.1986 tarihinden başlamak üzere 30.04.1988 tarihine kadar davalıya ait işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı … fer’i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı … fer’i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının çıraklık süresi sonunu takip eden ilk gün olan 26.09.1986 tarihinden başlamak üzere 30.04.1988 tarihine kadar davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı ve sigortalı işçi olarak çalışmış olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı BMC San.Tic. A.Ş. vekili, davada 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olduğunu, davacının iddiasını bordrolu tanıklar ile kanıtlaması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Fer’i müdahil Kurum vekili, davalı işverene ait 21158.35 sicil sayılı işyerinin 01.07.1966 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığını ve halen faal göründüğünü, Kurum kayıtlarına göre, davacının 506 sayılı Yasa kapsamında ilk çalışmasının 01.03.1990 tarihinde dava dışı 143393.35 sicil sayılı işyerinden olduğunu, 16.09.1986 – 30.04.1988 tarihleri arasında davalı işveren yanında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığına dair hiçbir yazılı belge, müfettiş raporu ve şikayet dilekçesi vs. yazılı delil bulunmadığını, bu nedenle 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi uyarınca davada 5 yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olduğunu, ayrıca staj süresinin uzun vadeli sigorta kolları bakımından değerlendirilmediğinden, davacının staj süresinin sigortalı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının iddiasını Kurum kayıtlarına eşdeğerde belgelerle kanıtlaması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince; Davanın kısmen kabulüne, davacının 21158.35 sicil nolu işyerinde 18/09/1987-30/04/1988 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak ve asgari ücretle 223 gün çalıştığının, bu çalışmalarının kuruma bildirilmediğinin tespitine,şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı …. San. ve Tic. A.Ş. vekili, bilirkişi raporuna dayanılarak verilen ilk derece mahkemesi kararında zamanaşımı definin dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Fer’i müdahil Kurum vekili, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davacının iddialarını yazılı deliller ile kanıtlaması gerektiğini beyanla usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, “… 14. İş Mahkemesi’nden verilen 03/05/2018 tarih, 2017/212 Esas ve 2018/103 Karar sayılı kararına yönelik davalı şirket vekili ile fer’i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine” şeklinde karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı … fer’i müdahil vekilleri, istinaf gerekçeleri ile aynu hususları belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79/10. maddesidir. Anılan Kanun’un 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan, 506 sayılı Kanun’un 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Yukarıda sayılan belgelerin ve bu kapsamda işe giriş bildirgesinin süresi içerisinde kuruma verilmesinden önceki döneme ilişkin dönemler hak düşürücü süreye tabi olur ise de, sonraki süreler bakımından, hak düşürücü süre söz konusu olmayacaktır.
Öte yandan; 506 sayılı Kanun’un 3/II–B maddesinde, özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu kanunun 35 inci maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Bu kapsamda; davalı işyerinden verilen 17.09.1984 tarihli işe giriş bildirgesinin ve sonradan iptal edilen bildirimlerin kısa vadeli sigorta kollarından, ki iptal edilen bildirimler Kurumca aynı gerekçe ile iptal edilmiştir, olduğunun mahkeme kabulünde bulunmasına ve daha sonra ilk uzun vadeli sigorta koluna tabi bildirimin 01.03.1990 tarihinde dava dışı başka sicilli işyerinden yapılmasına ve dava açılış tarihinin ise 09.05.2017 olmasına göre; çıraklıkta geçen çalışma döneminin uzun vadeli sigorta kollarından sayılmasının mümkün bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı … fer’i müdahil vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.