Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/5806 E. 2018/8375 K. 23.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5806
KARAR NO : 2018/8375
KARAR TARİHİ : 23.10.2018

……

Dava, aksi Kurum işlemlerinin iptali ile ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ………Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
………. Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, 02.02.2002 tarihinde vefat eden babasından dolayı bakıma muhtaç bulunması sebebiyle 02.02.2002 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile birikmiş aylıkların ödenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, Davalı vekili aşamalarda Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’nun 15.10.2014 tarihli raporuyla IQ seviyesinin 56 olup, 2/3 oranında beden çalışma gücünü kaybetmediğini tespit ettiğini, Kurum işlemlerinin mevzuata uygun olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacının dosyadaki 13.11.2007 tarihli …… 21.07.2014 tarihli raporuna göre yine çalışma gücünün 2/3’ünü kaybetmediği ve bir başkasını sürekli bakımına muhtaç olmadığı tespit edilmiştir…….. 14.07.2016 tarihli raporunda ise, davacının doğuştan mevcut hastalığı sebebiyle beden çalışma gücünün en az 2/3’ünü kaybettiği ve bir başkasının sürekli muhtaç olduğu belirlenmiş maluliyetin başlangıcı yeniden sorulmak suretiyle çocukluktan mevcut hastalığının bulunduğu tespit edilmiştir.
Bu doğrultuda mental rederdasyon rahatsızlığı bulunan davacının kurumun ilk müracaatı olan 18.02.2003 tarihini takip eden aybaşı itibariyle vefat eden babasından ölüm aylığı almaya hak kazandığı sabittir. Bu doğrultuda birikmiş aylıkların yasal faiziyle davalı kurumdan tahsili gerekir.
Davacı her ne kadar dava dilekçesinde babasının vefat tarihi olan 02.12.2002 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de, davacının aylık bağlama koşulları yönünden tahsis talebi bulunması gerektiğinden bu tarih esas alındığından 01.03.2003 tarihi esas alınarak, davanın kısmen kabulüne karar dair karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
…….Hukuk Dairesi, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE dair karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı, eksik araştırma yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi ve kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olması ve resen dikkate alınacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-506 sayılı Kanunun, “Zamanaşımı ve hakkın düşmesi” başlıklı 99/1. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıkların, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren 5 yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrayacağı, bu durumda olanların gelir ve aylıklarının, yazılı istek gününü izleyen aybaşından itibaren başlayacağı öngörülmüş, diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Zamanaşımı, hakkın düşmesi ve avans” başlığını taşıyan 97/1. maddesinde ise bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malûllüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı günden itibaren 5 yıl içinde istenmeyen kısmının zamanaşımına uğrayacağı açıklanmıştır.
Şu durumda, 99/1. madde gereğince 5 yıl içinde istenmediğinden tümüyle zamanaşımına uğrayan gelir ve aylığın, ancak yazılı başvuru tarihini izleyen aybaşından itibaren ve geriye dönük olmamak üzere bağlanabilmesine karşın 97/1. maddede, gelir ve aylığın 5 yıl içinde istenmeyen kısmının zamanaşımına uğrayacağı belirtilerek her bir gelir ve aylık için 5 yıllık zamanaşımı süresi benimsenmiş, 99/1. maddede yer alan, gelir ve aylıkların yazılı talep gününü izleyen aybaşından itibaren başlayacağı yönündeki hükümden tamamen farklı düzenleme yapılmış olmakla buna göre hak sahipleri bakımından lehe olan ve 01.10.2008 tarihi itibari ile uygulanması mümkün olan, 5510 sayılı Kanunun 97. madde hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Ayrıca önemle belirtilmelidir ki, hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde, eldeki davada, davacının tahsis talep ve dava açılış tarihleri dikkate alınarak, davacıya bağlanması gereken ölüm aylığının 506 sayılı Yasanın 99’uncu ve 5510 sayılı Yasanın 97’nci maddeleri irdelenmek suretiyle başlangıç tarihinin infazda tereddüt ve kuşkuya yer verilmeksizin belirlenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenleridir.
O hâlde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve……. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10 Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 23.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

……