Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/5723 E. 2018/9243 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5723
KARAR NO : 2018/9243
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

…..

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 49.609,08 TL rücuan alacaktan 49.455,52 TL nin davalılar … ve …..yönünden 29/05/2004 tarihinden itibaren, davalılar ……. ve …. yönünden 28/02/2013 tarihinden itibaren; 153,56 TL nin davalılar … ve…… yönünden 08/06/2004 tarihinden itibaren, davalılar ……. ve …. yönünden 28/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (……. yönünden 5.940,00 TL bakiye poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere, …. yönünden 30.000,00 TL poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar … ve …. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 30.03.2004 tarihli trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan aylık ve cenaze yardımı nedeniyle uğranılan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanun’un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurum zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63 ve 70. maddeleridir.
1479 sayılı Kanunun 70/2 maddesinde; bu kanuna dayanılarak Kurumca açılacak rücu davalarının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu öngörülmüş olup, zaman aşımına ilişkin bu hüküm, “özel hüküm” niteliğini taşımakla genel hükümlere göre öncelikle uygulanması gerektiğinden, Borçlar Kanunu’nun 60. ve 2918 sayılı Kanunun 109. maddelerinin uygulanma olanağı yoktur.
Eldeki dosyada; davalı … vekili tarafından,ıslah dilekçesine karşı süresinde verilen cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunulmuş diğer temyiz eden davalı …. tarafından da Kurum ve hak sahiplerine ödeme yapıldığı itirazlarında bulunulmuştur.
Mahkemece, davalı … yönünden zamanaşımı itirazı irdelenmeli,diğer davalı … yönünden de ödeme itirazları irdelenerek poliçe limiti kapsamında sorumluluğu belirlenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
O hâlde, temyiz eden davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılar …….’den alınmasına, 12.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…….