Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/5605 E. 2018/10776 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5605
KARAR NO : 2018/10776
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

……

Dava, aksi Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine,…… Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
…….verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava 01.03.2016 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, davacı hakkında yapılan işlemlerin yerinde olduğunu belirterek davacının davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, Yapılan yargılama, incelenen belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; davacının ilk işe girdiği 10/06/1987 tarihinde yaşının, 02/02/1969 olduğu,…… 22/12/1992 tarih, 1992/478 esas, 1992/693 karar sayılı kararı ile davacının yaşının 02/02/1969 olarak düzeltilmesine karar verildiği, davacının yaşlılık aylığı almak için yaptığı başvurunun yaş düzeltilmesi davası sonucundaki yaşı olan 02/02/1969 tarihi esas alınmak üzere reddedildiği, 5510 sayılı Kanunun 38. maddesi, 506 Sayılı Yasanın 120. maddesinin 2. fıkrası, 5510 sayılı Kanunun 57/2-3. fıkraları birlikte değerlendirildiğinde sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihlerinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı, davacının ilk işe girdiği 10/06/1987 tarihinden sonraki yaş düzeltilmesi kararının malullük, yaşlılık, ölüm sigorta kolları yönünden uygulanmasının mümkün olmadığı, 4759 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 23/05/2002 tarihinde 14 yıl, 11 ay, 13 gün sigortalılık süresi bulunan davacının tahsis talep tarihinde yaş, prim ödemesi sigortalılık süresi koşullarını yerine getirdiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI: ….. Dairesi 29.05.2018 günlü ilamı ile somut olayda, 10.06.1987 tarihinde ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayan ve kayden 02.02.1966 doğumlu olan davacının, doğum tarihinin, ilk işe girişten sonra, …… Mahkemesinin 22.12.1992 tarih, 1992/478-693E. K. sayılı kararı ile 02/02/1969 olarak tashih edildiği, davacının 10/06/1987 – 07/05/2014 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunun 4/1- a maddesi kapsamında toplam 3647 gün, 27/11/1990 – 31/08/2004 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında toplam 2659 gün sigortalı çalışmasının olduğu, buna göre davacının prim ödeme gün sayısının toplam 6306 gün olduğu, davacının 17/02/2014 tarihli dilekçesi ile emekliliğe hak kazandığı tarihin tarafına bildirilmesini Kurumdan talep ettiği, Kurumun 12/03/2014 tarihli yazısı ile; “25 yıl sigortalılık süresi, 50 yaş ve 5375 prim ödeme gün sayısını doldurması durumunda yaşlılık aylığına hak kazanacağının” belirtildiği, 25 yıl sigortalılık süresi, 50 yaş ve 5375 prim ödeme gün sayısı şartlarını yerine getiren davacının 02/02/2016 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurumun 01/03/2016 tarihli cevabi yazısı ile; “davacının yaş tashihi yaptığı, 02/02/1969 tarihinin doğum tarihi olarak dikkate alındığı, buna göre de 50 yaşını doldurmadığı” belirtilerek yaşlılık aylığı talebinin reddedildiği, tüm dosya kapsamından sabittir.
Uyuşmazlık, yaşlılık aylığı bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin mi, yoksa çalışmanın başlamasından sonra mahkeme kararı ile düzeltilen tarihin mi esas alınacağı noktasında toplanmaktadır.
Yaş tashihinin olması halinde, yaşlılık aylığı bağlanırken hangi yaşın dikkate alınacağına ilişkin davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 120/2 maddesi, “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.” şeklindedir. 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 66, 5434 sayıl…..sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 57. maddesi “yaşlılık aylığının bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki yaşının esas alınacağı” şeklinde birbirine paralel düzenlemeler içermektedir.
Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenlemeler karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır.
O halde, Mahkemenin yaşlılık aylığı bağlanırken, davacının doğum tarihinin 02.02.1966 olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespitine dair kararı doğru olmuştur.
10.06.1987 sigorta başlangıç tarihine göre davacının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığına ilişkin davanın yasal dayanağı ise 4759 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 506 sayılı Kanunun Geçici 81/B-g maddesidir. Buna göre, davacıya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için 25 yıl sigortalılık süresi ile 50 yaşın tamamlanması ve 5375 gün prim gün sayısının bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, 6306 gün prim gün sayısı bulunan davacının, 02.02.2016 tahsis talep tarihinde 25 yıldan fazla sigortalılık süresinin bulunduğu ve 50 yaşını tamamlamış olduğu anlaşıldığından, davacıya 01.03.2016 tarihinden başlamak üzere yaşlılık aylığı bağlanması ve yaşlılık aylıklarına ödenmesi gereken tarihlerden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinin tespitine şeklindeki Mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde olduğu için, davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b maddesinin 1. alt bendi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
SGK vekili, davacı hakkında Kurum işlemlerinde herhangi bir hatanın olmadığını bu nedenle, eksik araştırma ve irdeleme sonucu kabule dair karar verildiğini belirtmiş, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Eldeki davada, Mahkemece, davacının tahsis talep ettiği tarih itibari ile aylığa hak kazanmış olduğuna dair karar verilmesi isabetli ise de, aylıkların geç ödenmesi nedeniyle işleyen faizler bakımından, 5510 sayılı Yasa’nın 42. maddesinin “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” hükmü uyarınca, Kurum’un, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren faiz alacağı ile sorumlu tutulacağı nazara alındığında, mahkemece bu durumun dikkate alınmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370/2. maddesi gereğince verilen karar, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılması ile Ankara 41. İş Mahkemesinin 21.11.2017 tarihli hükmünün, birinci fıkrasının tamamen silinmesi ile yerine “Davacıya 01.03.2016 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine ve bu tarihten sonra ödenmesi gereken aylıkların, 01.06.2016 tarihi başlangıç kabul edilerek, her bir aylık için aylığa hak kazanılan tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 11.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

….