Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/5590 E. 2018/10772 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5590
KARAR NO : 2018/10772
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : … 1. İş Mahkemesi

Dava, yersiz ödeme yapıldığı iddiasıyla Kurumca başlatılan icra takibine davalının vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum vekili dava dilekçesinde özetle; kurum sigortalısı 163537492 … numaralı …’nın vefatı ardından kızı davalı …’a 1479/2926 sayılı Kanunlar gereği maaş bağlandığını, ancak bu maaşın … Güvenlik Denetmenlerinin araştırma yapması neticesinde tutulan 09.06.2014 tarih ve HS/2014/101 sayılı raporda davacının gelirinin brüt asgari ücretin üzerinde olduğunun tespit edildiğini, 03.07.2014 tarihi itibariyle maaşın iptal edildiği, ilgilinin aldığı ödemelerin yersiz duruma düştüğü ve hakkında borç oluşturulduğunu, davalının kendisine yersiz olarak ödenen aylık miktarı yasal mevzuat gereği faizsiz olarak talep edildiğini, davalının söz konusu borcu ödememesi üzerine … 2.İcra Dairesinin 2016/11262 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği beyanla, itirazının iptali ile 21.317,31TL borç aslı, 8.00TL masraf ve diğer ferileri bakımından takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı, davaya cevap vermemiş ve davayı inkâr etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı …’ın 18.12.1985 tarihinde vefat eden babasından ve 05.05.2001 tarihinde vefat eden eşi Osman Yılmaz’dan bağlanan aylıkların her ikisini birden alıp almayacağı noktasında toplanmaktadır.
2926 sayılı Kanunun “Ölüm sigortasından aylık bağlama şartları başlıklı 23.Maddesinde; “a-Ölüm tarihinden en az üç tam yıl sigorta primi ödemiş olan, b-Malullük veya yaşlılık aylığı almakta iken veya yazılı olarak istekte bulunup malullük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazandıktan sonra ölen, c-Bağlanmış bulunan malullük veya yaşlılık aylıkları kesilmiş iken ölen, d-En az üç tam yıl sigorta primi ödemiş olanlardan 21.maddeye göre toptan ödeme isteğinde bulunmakla beraber toptan ödeme yapılmadan ölen, sigortalının hak sahiplerine yazılı istekleri üzerine aylık bağlanır.” aynı kanunun 27.maddesinin 1/c bendinde “…herhangi bir … güvenlik kuruluşuna tabi bir işte çalışmayan veya buralardan aylık veya gelir almayan yaşları ne olursa olsun evli olmayan kız çocuklarının her birine %25’i… aylık veya toptan ödeme şeklinde verilir” hükümleri yer almaktadır.
… Güvenlik Kurumu Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünce yayımlanan 122.06.2013 tarih ve 2013/26 sayılı genelgenin 8.3. Ölüm Sigortasında 4/1-b Sigortalıların ve Hak Sahiplerine İlişkin Koşullar Başlıklı bölümünde; Ölüm tarihi 01/10/1972-03/10/2000 tarihleri arasında yer alan durumlarda kız çocuğunun geçimini sağlayacak başkaca bir gelirinin olmaması şartı yer almaktadır. Bu kapsamda “geçimini sağlayacak gelir” kavramının belirlenmesinde; kız çocukları veya ana/babanın … güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışıp çalışmadıkları ve buralardan aylık alıp almadığı ile tapu kayıtları da araştırılarak varsa gayrimenkullerinden ve diğer gelirlerinden elde ettiği aylık tutarının İş Kanununa göre 16 yaşından büyük sanayi kesiminde çalışan işçiler için tespit edilen asgari ücret tutarının altında olup olmadığı hususları … güvenlik denetmenlerince tespit edileceği düzenlenmiştir.
1479 sayılı Kanun’un 45. Maddesinin c fıkrasının 02.08.2003 tarihinde yürürlükte bulunan hükmü uyarınca; “Onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer … güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer … güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine % 25’i oranında aylık bağlanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı …’ın babasının vefat ettiği 18.12.1985 tarihinde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanun’un 45.maddesinin “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocukların her birine” hükmü gereğince 09.06.2014 tarih ve H.S./2014-101 sayılı denetmen raporunda ifade edilen, …’ın her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin aylık başlangıç tarihinden itibaren asgari ücretin brüt tutarından fazla olduğunun belirtilmesi üzerinde davacıya bağlanan ölüm aylığı kesilmiş ise de; 02.08.2003 tarih ve 25187 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun’un 23.maddesi ile değiştirilen 45.maddesinin c fıkrasının “yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer … Güvenlik Kanunları kapsamında çalışmayan, bu Kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine” hükmü gereğince davalı …’ın eşi 05.05.2001 tarihinde vefat ettiğinden, 4956 sayılı Kanun’un 23.maddesinin yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihi itibariyle babasından aylık almaya hak kazandığı tespit edilmiş ve davanın reddine ve takibin iptaline, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 05.06.2018 günlü ilamı ile; Davanın reddine karar veren mahkemeler, 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 46/2 maddesine göre hem kocadan hem ana veya babadan aylığı hak kazanılması durumunda fazla ödeneceği gerekçesine dayanmaktadır. Bu değerlendirme, … güvenlik hukukunun genel yapısının gözden kaçırmaktadır. 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, … Kurumu, … ve T.C. Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ayrı ayrı yasalara göre … güvence sağlayan Kurumlardır. Her bir Yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade eder. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamaz. Zira 45/3. maddedeki “1479 sayılı Kanun ve diğer … güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan” kız çocuklarına aylık bağlanacağı ifadesi bu niteliktedir. Bu ifade dahi kız çocuklarının, diğer … güvenlik kurumlarından kendi çalışmaları dışında (kocalarından- çocuklarından) aylık almalarını 1479 sayılı Yasaya tabi ana veya babadan ölüm aylığı bağlanmasına engel olarak kabul etmemektir. Özetle, 1479 sayılı Yasanın 46/2. maddesi hükmü sadece 1479 sayılı Yasaya göre hem kocadan hem ana veya babadan ölüm aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir. 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre, ölüm aylıklarının bağlanmasında vs. yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağından, 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin de somut uyuşmazlıkta uygulama yeri yoktur.
Sigortalılık hakkı veya sigortalılıktan kaynaklanan yaşlılık aylığı hakkı veya ölüm aylığı hakkı, asla tamamen hak düşürücü süreye tabi olmadığı gibi zamanaşımına da uğramaz. 1479 sayılı Yasanın 43. maddesine göre ölüm aylıklarının beş yıl geçtikten sonra talep edilmesi halinde talep tarihinden itibaren ölüm aylığının bağlanması gerekmektedir.
T.C. Anayasasının 10. maddesine göre “Herkes … kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar.” 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 45/c maddesinde yer alan, “yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer … güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25’i,” oranında aylık bağlanır” hükmü yasanın yürürlük tarihinden ölen sigortalıların kız çocukları için de uygulanmalıdır. Çeşitli yasal değişiklikler nedeniyle hak sahipleri açısından ölüm tarihlerine göre dört ayrı dönemin ikisi yönünden aylık bağlanması diğer iki dönem yönünden aylık bağlanmaması gerektiği yönündeki yorum açıkça T.C. Anayasasında yer alan eşitlik kuralına aykırı olduğu gibi genel hukuk ilkelerine de aykırıdır. Kurumun, yukarıda sözü edilen genel yazı ile hak sahiplerine sonraki bir tarihte aylık bağlaması uyuşmazlığı sona erdirmemektedir.
Bu açıklamalar ışığında dava konusu olay değerlendirildiğinde, davacı Kurumun davalının babasından dolayı 1479 sayılı Kanun kapsamında aldığı ölüm aylığını, bağlandığı tarihten itibaren iptal ederek borç çıkarması işleminin hatalı, davanın reddi kararının doğru olduğu anlaşıldığından dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
V-TEMYİZ NEDENLERİ:
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen karar, davacı kurum avukatı tarafından, davacı hakkında yapılan işlemlerin yerinde olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2). Fıkrasında, “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgili olup, hükmü temyiz etmeyen yönünden sonuç doğurması gerekeceği de gözetilerek, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir.
Eldeki davada, Mahkemece, davacının aylığının kesilmesine ve borç tahakkukuna dair yapılan Kurum işleminin hatalı olduğu, bu nedenle takibe itirazın iptali istemi ile açılan eldeki davanın reddine dair karar verilmesi isabetli ise de, İcra iflas Kanunu’nun 71. Maddeleri hükümlerinde belirtilen takibin iptali şartları oluşmamasına karşın ayrıca takibin iptaline dair karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370/2. maddesi gereğince verilen karar, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılması ile … 1.İş Mahkemesinin 22.12.2017 tarihli hükmünde yer alan “… 2. İcra Müdürlüğü 2016/11262 sayılı takibinin iptaline,” ibaresinin hükümden çıkartılması ile hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 18/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.