Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/5468 E. 2018/8981 K. 06.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5468
KARAR NO : 2018/8981
KARAR TARİHİ : 06.11.2018

…..

Davacı tarafından, 6111 sayılı Yasa ile 4447 sayılı Yasaya eklenen geçici 10. madde kapsamında yer alan teşvik indiriminden faydalandırılması gerektiğinin tespiti ile aksi Kurum işleminin iptali amacıyla açılan davanın yargılaması sonucu,…… istemin kabulüne dair verilen hükme karşı davalı Kurum vekilince istinaf yoluna başvurulması ve….. Dairesince, 01.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın ek 17. Maddesi kapsamında davalı kurum istinaf başvurusundan kanunen vazgeçmiş sayıldığından istinaf başvurusunun reddine dair verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekilince istenilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, 4447 sayılı Yasanın geçici 10. maddesi şartlarını taşımasına rağmen Kurumca 2015/10 sayılı Genelge gerekçe gösterilerek talebinin reddedildiğini, oysa yasadan faydalanmak için gereken tüm şartlara haiz olduğunu belirterek Kurum genelgesi ile çıkartılan uyuşmazlığın giderilmesi ile 4447 sayılı Yasanın geçici 10. Madde hükümlerinden faydalanılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum, kurum işlemlerinin yasa ve usule uygun olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, Dava konusu olayda, davacı şirketin 2011/3 – 2016/3 dönemleri için 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 02.06.2016 tarih ve 7997494 sayılı başvurusunun, 2015/10 sayılı Genelgeye istinaden davalı kurumun 09.06.2016 tarih ve 8275289 sayılı işlemi ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin aynı anda yürürlükte bulunan birden fazla sigorta primi teşviki kapsamında olup olmadığı uyuşmazlık konusu olmayıp, uyuşmazlığın, davalı kurumun genelge ile sigorta primi teşvikinden yararlanma hakkına sınırlama getirip getiremeyeceği noktasında toplandığı ortadadır. İdare, yasa koyucu tarafından çıkartılan kanunların uygulama usul ve esaslarını belirlemek için düzenleyici işlemler yapabilirse de kanunlar tarafından belirlenen hakların sınırlanması sonucunu doğuracak şekilde düzenleyici işlemler yapamazlar. Bu nedenle, davalı kurumun 2015/10 sayılı genelge ile davacı şirketin sigorta primi teşvikinden yararlanma hakkını sınırlandırmış olduğunun kabulü gerekmektedir. Davalı kurum tarafından, davacı şirketin 2015/10 sayılı genelgenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra değişiklik talebinde bulunduğu gerekçesiyle, yasal olarak yararlanma hakkı olan sigorta primi teşvikinden yararlanmasını engelleyen işlemi yerinde olmadığından, davanın kabulüne dair 23.03.2017 tarihli karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince; 5510 sayılı Yasaya eklenen Ek 17. madde içeriğini dikkate alınması ile; prim teşvik, destek ve indirimlerini konu alan ve 7103 sayılı Kanun’u yürürlüğe girdiği 27/03/2018 tarihinden önce açılmış olan davalarda dava ilk derece mahkemesinde ise davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği hüküm altına alınmışken kanun yoluna başvurulmuş davalarda ise kurumca yapılan kanun yoluna başvurudan vazgeçmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda 27.03.2018 tarihinden önce açılan ve karar verilip davalı kurumca istinafa getirilen bir dava bulunmaktadır. Kanun gereği kurum istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayıldığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. Nitekim Yargıtay’da kurumca yapılan temyiz başvurusunun bu hükme dayanılarak reddine karar vermiştir (Yarg. 21. HD., 2018/2515-4406 E. K sayılı karar) denilerek; hakkında istinaf yoluna başvurulan yukarıda tarih, esas ve karar numarası belirtilen karara karşı davalı kurum istinaf başvurusundan kanunen vazgeçmiş sayıldığından istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili, davacı hakkında yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu ve resen dikkate alınacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
27.03.2018 tarihli ve 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 70. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ve 01.04.2018 tarihi itibari ile yürürlüğe giren Ek 17. madde ile:
“Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.
Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında……. kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar…. görüşleri alınarak Kurumca belirlenir.” hükümleri mevcuttur.
Değinilen madde ile yasa koyucu, sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde, işverenler hakkında, kayıtlı istihdamı arttırmak/özendirmek amacıyla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerine ilişkin doğan uyuşmazlıkların, dava açılmadan veya açılmış ise, kanun yoluna başvurulmadan, başvurulmuş ise de kanun yolu isteminden vazgeçilmiş sayılması ile bir an önce giderilmesini amaçlamış ise de, maddenin düzenleniş biçimi dikkate alındığında ek 17. maddenin uygulanması ve özellikle maddenin 4. fıkrası kapsamında davalı kurumun istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına dair karar verilebilmesi için de öncelikle ilk üç fıkra kapsamındaki şartların gerçekleşmesi ve Mahkemelerce (İlk derece mahkemesince/ Bölge Adliye Mahkemesince/ Yargıtay’ca) davanın konusuz kaldığına dair karar verilmiş olmasına ilişkin şartların belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda, eldeki davada, yasanın yürürlük tarihinden önce, ilk derece mahkemesince “Davacının 4447 sayılı Yasanın geçici 10. maddesinden faydalanma hakkının tespiti ile aksi kurum işleminin iptaline dair karar verildiği dikkate alındığında, yasa hükümlerini karşılayan bir kararın varlığından bahsedilmesi imkânı bulunmadığından, istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince işin esasına girilmek ve istinaf aşamasında yürürlüğe giren Ek 17. madde kapsamına uygun şekilde, öncelikle davanın konusuz kalıp kalmadığı hususunda irdeleme yapmak ve buna göre bir karar vermek yerine, yalnızca maddenin 4. Fıkrasının son cümlesi dikkate alınarak, davalı kurumun temyizden vazgeçmiş sayılmasına dair karar vermekle yetinmesi, usul ve yasaya aykırı olup, kesinleşmesi halinde, kararın infazı bakımından da tereddüde yol açacak ve olumsuz sonuçlara neden olabilecek niteliktedir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ….. kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.11.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.

…..