Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/4570 E. 2019/460 K. 29.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4570
KARAR NO : 2019/460
KARAR TARİHİ : 29.01.2019

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirin, 506 sayılı Kanunun 26. maddesince tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamında kusura ilişkin olmak üzere “…Davanın, yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesinde; “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22 nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (…)(2) Kurumca işverene ödettirilir. (Ek cümle:29/7/2003-4958/28 md.) İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Meslek hastalığı; işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işyerinde işin yürütüm şartları yüzünden ortaya çıkan ve sigortalıyı geçici veya sürekli şekilde hasta, sakat veya ruhen arızalı bırakan bir olgu olup, 506 sayılı Yasanın 11. maddesinin B bendinde, “sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde, Mahkemece, öncelikle davalı işverene ait olan işyerinden daha önceleri sigortalının nerede hangi işlerde çalıştığı da tespit edilerek, işyerlerinde hangi ortamda çalıştığı, bu işyerindeki çalışmaların sigortalıdaki meslek hastalığı sonucu oluşan sürekli iş göremezlik oranına etkisi olup olmadığı belirlenmeli, gerekirse çalışma yerlerinde keşif de yapılarak bu eksiklikler giderilmeli; meslek hastalığının, işin niteliğine göre tekrarlanan sebepler veya işin yürütüm şartlarına göre ortaya çıkan hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleri olduğu dikkate alınarak, meslek hastalığının engellenmesinde, iş güvenliği mevzuatına göre işverence hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalının uyup uymadığı irdelenerek; işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, sigortalıların tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştıkları takdirde önlem alınması gerekmeyeceği gibi bir düşünceyle önlem almaktan çekinemeyeceği, çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığının da işverenin önlem alma ödevini etkilemeyeceği, işverenin, çalıştırdığı sigortalıların beden ve ruh bütünlüğünü korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlü olduğu gerçeğinden hareketle, meslek hastalığının oluşumunda davalının kusurunun belirlenmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden, bu doğrultuda kusur raporu alınmalı, kusur irdelemesinde, meslek hastalığında, işverenin bu konuda her türlü tedbiri almış olsa bile, işin ve işyerinin niteliği sebebiyle bu hastalığın ortaya çıkması ihtimali nazara alınarak, belli orandaki bir kaçınılmazlıktan söz edilmesi gerekeceği göz önünde bulundurulmalıdır. Kusur irdelemesinde, dava dışı işverenler yanındaki çalışmaların sigortalıdaki sürekli iş göremezlik oranına etkisi de belirlendikten ve davalı işyerindeki çalışmaları ile hastalığın oluşması ve ilerlemesi bakımından illiyet bağı olup olmadığı ile, çalışılan işverenlerin kusurlu olduğu sonucuna varılacak olursa, birlikte kusurları olmayıp ayrı zamanlarda ve ayrı ortamlarda meslek hastalığının oluşmasına birbirleriyle irtibatlı olmaksızın katkılarının bulunması nedeniyle her işverenin sadece kendi kusuru
oranındaki maddi zarar miktarından sorumlu tutulması gerektiği göz önünde bulundurulmak suretiyle yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir.” hususları belirtilmesine rağmen, uyulan bozma ilamı sonrası alınan kusur raporunda söz konusu bozma ilamı gereklerine göre değerlendirme yapılmadığı anlaşılmakla, bozma ilamında değinilen hususlar nazarında kusur raporu alınıp sonuca göre hüküm kurulması gerekmektedir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.