Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/4129 E. 2018/8499 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4129
KARAR NO : 2018/8499
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Davacı Kurum, iş kazası sonucu ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 506 sayılı Yasanın 10 ve 26. maddeleri uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda yazılı biçimde önceki kararda direnilmesine ve davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu davada; 05.08.2002 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda vefat eden sigortalının hak sahiplerine ödenen gelir, geçici iş göremezlik, tedavi ve cenaze giderinin talep edildiği, 08.03.2013 tarihinde davalılar hakkında ek dava açılarak iş bu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, davanın kabulü yönünde kurulan hükmün Dairemizin 11.03.2014 tarihli ilamı ile işverenlik sıfatının davalılara mı yoksa sigortalının bildirimlerinin yapıldığı dava dışı limited şirkete mi ait olduğunun tespit edilmesi gerektiği, asıl ve birleşen davada 506 sayılı yasanın 26. Ve 10. Madde talepleri olduğundan 10. Maddenin asıl davada mı yoksa ek dava yönünden mi değerlendirildiği açıklanmadan …’nın işveren sıfatıyla 10. Maddeden sorumlu tutulması ve birleşen dava hakkında bir hüküm tesis edilmemesinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle bozulduğu, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece işverenin kim olduğu hususunda araştırma yapılarak hüküm kurulduğundan bahisle önceki kararda direnilmesine, ek dava hakkında hüküm kurulmadığı yönünden yapılan bozmaya ise uyulmasına karar verilerek asıl ve birleşen davanın kabulü şeklinde hüküm kurulduğu, söz konusu kararın davacı Kurum ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine mahkemece direnme kararı verilmiş olduğundan dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderildiği ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/10-531 Esas, 2018/1114 Karar sayılı, 11.03.2014 tarihli ilamı ile “direnme” olarak verilen kararın,usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, mahkemenin daha önce üzerinde durmadığı birleşen dava hakkında karar vererek yeni bir hüküm kurduğu, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Dairemize ait olduğu belirtilerek dosyanın incelenmek üzere Dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Somut davada; zararlandırıcı sigorta olayının 04.08.2002 tarihinde davalı …’nın oturduğu eve doğalgaz tesisatının yapılması sırasında meydana geldiği, sigortalı…tarafından camdan sarkıtılan kabloya, diğer davalı … tarafından bağlanan 5,5 metre uzunluğundaki metal borunun … tarafından yukarıya çekilmesi sırasında söz konusu borunun yakından geçen elektrik hattına temas etmesi sonucu …’nın yaralanıp daha sonra da vefat etmesi biçiminde gerçekleştiği, gerek ölen sigortalının gerekse davalı …’nın doğalgaz tesisatçısı olup dava dışı işveren … Isı Bakım Onarım Tes.İnş.Nak.Tic.Lti.Şti. sigortalısı oldukları yönünde sigorta müfettiş raporunda tespit yapılmış ise de aynı raporda kazaya konu işin alınmasından anılan işverenin haberinin olmadığı yönünde değerlendirmede bulunulduğu, diğer taraftan 22.11.2002 tarihli sigorta müfettişi raporunda kazaya konu işin özel iş niteliğinde olup işveren limitet şirketin bilgisi dışında gerçekleştiği belirtilerek ev sahibi davalı …’nın işveren olarak kabul edilip hakkında 506 Sayılı Yasanın 26/1. maddesinin, İsa hakkında ise anılan yasanın 26/2. maddesinin uygulanması gerektiği belirtilerek, kazaya konu doğalgaz tesisat yapım işinin 04.08.2002 tarihi itibariyle davalı … adına kapsama alınmasının önerildiği, mahkemece alınan ve hükme dayanak kılınan 15.08.2009 tarihli kusur raporunda ise sigorta müfettişi tarafından yapılan değerlendirmenin aksine olarak, davalı …’ya işveren sıfatıyla %50, davalı …’ya %30, ölen sigortalıya %20 kusur izafe edildiği, anılan raporda; kazaya konu işin, … tarafından …’dan götürü olarak alındığı, dolayısıyla, davalı …’nın, işveren davalı …’nın ise, tesisat inşaatından sorumlu kişi durumunda olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bekletici sorun (mesele-i müstehire), görülmekte olan bir davayı doğrudan ilgilendiren bir konunun derdest başka bir davada görülmesi halinde, davanın karara bağlanması için o dava sonucunun beklenmesi zorunluluğu veya gereğini ifade eder. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Bekletici sorun başlıklı 165. maddesine göre, “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; Bu durumda öncelikle, olayın iş kazası olup olmadığının çözümlenmesi gerekmekte olup, mahkemece, kararı temyiz aden davalı …’ya, olayın hizmet akdine dayalı iş kazası olmadığının tespiti yönünde, mirasçılar ve Kurum davalı gösterilerek dava açmak üzere süre verilmeli, açıldığı takdirde bu durum eldeki davada bekletici mesele yapılıp sonucuna göre değerlendirme yapmak suretiyle karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum avukatı ile davalı …’nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan …’ya iadesine, 24.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.